Araştırmacılar, bunların hepsinin sindirim sisteminde yaşayan bakteri, mantar ve virüs gibi mikroorganizmalar topluluğu olan bağırsak mikrobiyomu ile nasıl bağlantılı olabileceğini ortaya koydu.
Nature Communications dergisinde yayınlanan çalışmanın bulgularının, çocuk alerjilerinin gelişmesini önleme yollarının bulunmasına katkı sağlayabileceği belirtiliyor.
Kanada'daki British Columbia Üniversitesi ve BC Çocuk Hastanesi'nden bilim insanları, bağırsak mikrobiyomu özelliklerinin ve erken yaşam etkilerinin bu dört yaygın alerjinin gelişimiyle ilişkili olduğunu buldu.
Alerjilerin kendilerine özgü semptomları olsa da, araştırmacılar bebeklerin bağırsak mikrobiyomuyla bağlantılı ortak bir kökene sahip olup olmadıklarını görmek istedi.
Çalışmanın eş kıdemli yazarlarından Dr. Charisse Petersen, alerjilerin teknik olarak farklı tanılar olsa da, hücresel düzeyde "aslında pek çok ortak noktaya sahip olduklarını" kaydetti.
Araştırmada verileri doğumdan beş yaşına kadar takip edilen bin 115 çocuğun klinik değerlendirmelerini incelendi. Bu çocukların yaklaşık yarısında herhangi bir alerji bulgusuna rastlanmadı; ancak 592'sine bir doktor tarafından bir ya da daha fazla alerjik rahatsızlık teşhisi konuldu.
Bağırsak florası dengesizliği
Üç aylık ve daha sonra bir yaşındaki klinik ziyaretlerde toplanan dışkı örneklerini inceleyen araştırmacılar, beş yaşına geldiklerinde alerjilerden herhangi birini geliştiren çocuklarla ilişkili bir bakteri izi buldu.
Bakteriyel iz, bağırsak florası dengesizliğinin ayırt edici özelliği olarak biliniyor. Bu da bağırsak astarının tehlikeye girmesine ve bağırsakta yüksek bir enflamatuar tepkiye neden oluyor.
Makalenin bas yazarı Courtney Hoskinson, "Genellikle vücudumuz bağırsaklarımızda yaşayan milyonlarca bakteriyi tolere eder çünkü sağlığımız için pek çok iyi şey yaparlar. Onları tolere etmemizin yollarından bazıları, onlarla bağışıklık hücrelerimiz arasında güçlü bir bariyer oluşturmak ve bu bağışıklık hücrelerini harekete geçirecek enflamatuar sinyalleri sınırlamaktır." diyor.
Hoskinson, bebeklerde alerji gelişmeden önce bu mekanizmalarda yaygın bir bozulma bulduklarını belirtiyor.
Bu dengesizliğe neden olan şey, beslenme şekli, bebeğin nasıl doğduğu, nerede yaşadığı ve antibiyotik gibi ilaçlara maruz kalması gibi bir dizi faktöre bağlanabilir. Antibiyotikler hassas bakterileri yok edebilirken, emzirmenin bebeğin bağırsağındaki bakterileri yenilediği ve gerekli besini sağladığı biliniyor.
UBC'de pediatri bölümünde profesör ve çalışmanın eş kıdemli yazarı olan Dr. Stuart Turvey, "Bu sağlam analizden elde edilen pek çok potansiyel bilgi var" dedi.
Turvey, yazısında "Bu verilerden, yaşamın ilk yılında antibiyotik kullanımı gibi faktörlerin daha sonra alerjik bozukluklara yol açma olasılığının daha yüksek olduğunu, ilk altı ay boyunca emzirmenin ise koruyucu olduğunu görebiliyoruz. Bu durum incelediğimiz tüm alerjik rahatsızlıklar için geçerliydi" ifadelerine yer veriyor.
Araştırmacılar bulguları, bağırsak florası dengesizliğini düzelten tedaviler bulmak için kullanmayı umuyor.
Dünya çapında yüz milyonlarca çocuk, sağlık ve psikolojik açıdan önemli etkileri olabilen alerjilerden muzdarip.
Allergy UK adlı yardım kuruluşu, alerjilerin sağlık risklerinin yanı sıra, potansiyel bir alerjik reaksiyon korkusu, adrenalin oto-enjektörleri kullanma endişesi, yiyeceklerden kaçınma ve uyku yoksunluğu gibi bir dizi başka yolla da çocukların sağlığını etkileyebileceğini belirtiyor.