Çok bilinmeyenli bir denklem olarak Zarrab muamması!

Aydoğan Vatandaş Reza Zarrab ile ilgili ayrıntılı bir yazı ele aldı. İşte o yazı:

Çok bilinmeyenli bir denklem olarak Zarrab muamması!

İşte Aydoğan Vatandaş'ın o yazısı:

Geçenlerde, Twitter fenomeni Fuat Avni, 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasının merkezindeki isim İran asıllı işadamı Reza Zarrab'ın Saray’a yakın çevrelerce MİT tarafından CIA’ye teslim edilmiş olduğunun konuşulduğunu yazdı.

Zarrab soruşturmasını sürdüren Amerikalı savcı Preet Bharara’nın şu ana dek yaptığı açıklamalar ve Zarrab’ın tutuklanmasının ardından yazılan haberler açısından bakıldığında bu iddiayı destekleyebilecek çok fazla veri yok.

Zarrab’ın ailesiyle tatile geldiği sırada tutuklanmış olması Zarrab’ın tutuklanacağından habersiz olduğu şeklinde yorumlanmıştı.

ABD’nin İran’a yönelik ekonomik yaptırım uyguladığı dönemde, gaz karşılığında altın ticareti sırasında oluşan rüşvet ve komisyon çarkının hem İran’da hem Türkiye’de soruşturma konusu olduğu sır değil.

Nitekim, Zarrab’ın patronu Zencani, İran’da bu yüzden yargılandı ve 4 Mart 2016 tarihinde ölüme mahkum edildi. 

Aynı suçun Türkiye’de nasıl sonlandığını ve sürmekte olduğunu 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasından biliyoruz. 

Konunun ABD boyutunda ise durum şuydu.

ABD Hazine Bakanlığı, 11 Nisan 2013 tarihinde Babek Zencani’yi kara listeye aldığını ilan ederken, aynı uygulamayı Reza Zarrab için uygulamadı.

Bunun nedenini bilmiyoruz.

Ama FBI açısından bakıldığında Zarrab 14-15 milyar doları sadece rüşvet ve komisyona gitmiş olan çok büyük bir suçun küçük ortağı bir başka deyişle taşeronuydu. FBI, bu suçu Türkiye gibi bir ülkede kimin işlediğini ve işlemeye cüret edebileceğini, suçun arkasındaki asıl gücü biliyordu.  

Bu soruyu 2014 Mayıs ayında FBI’a sorduğumu ve yanıt alamadığımı ama tahminimin büyük balıkları yakalamak için Zarrab’ı ürkütmemiş olabileceğini bir önceki yazımda yazmıştım. Zarrab’ın Amerikalarla her zaman teması olabileceği ihtimalini de bir kenarda tutarak. 

Zarrab’ı Amerikalılar açısından önemli bir figür haline getiren ise 2011 tarihli önlenmiş bir suikast olayı. Hürriyet Gazetesi, 25 Ocak 2014 tarihli haberinde bir MİT belgesini kaynak göstererek, Suudi Arabistan’ın ABD Büyükelçisini öldürmeyi planlayan Mansour Arbabsiar’a gönderilen 1.5 milyon doların peşine düşen FBI’ın, söz konusu paranın Reza Zarrab’ın adamları adına açılan şirketler tarafından gönderildiği bilgisine ulaştığını iddia etmişti. 
 
Zarrab ‘kişilik haklarının zedelendiğini’ savunup Hürriyet Gazetesine dava açmış, MİT de belgeyi doğrulayan yazıyı mahkemeye gönderince dava düşmüştü. Ne zaman? 17 Mart 2016 tarihinde.


Zarrab, ABD’ye gelmeden 1 hafta kadar önce. 

FBI bu konuyla ilgili hiç bir zaman açıklama yapmadı.  

Söz konusu suikast girişiminden ötürü 29 Eylül 2011 tarihinde New York JFK havaalanında tutuklanan İran asıllı Amerikan vatandaşı Mansour Arbabsiar, FBI görevlileri ve ardından savcılıkla anlaşıp suçunu kabul etmesinin ardından 30 Mayıs 2013’te 25 yıl hapis cezasına çarptırılıyor ve İran Devleti, Suudi Arabistan Washington Büyükelçisi’ne üstelik ABD toprakları içerisinde suikast düzenlemekle suçlanıyor ve resmen ABD, İngiltere, İsrail, Suudi Arabistan ve Türkiye tarafından kınanıyor.

İran ise iddiayı saçmalık olarak nitelendiriyor!

Bu iddianamede, Reza Zarrab adı hiçbir şekilde geçmiyor. Dahası iddianamede bir buçuk milyon doların Arbabsiar’a gönderildiğine ilişkin bir bilgi de yok. İddianamede, Arbabsiar’ın suikastin gerçekleşmesi için bir buçuk milyon doları bulmaya çalıştığı anlaşılıyor. Ancak bu paranın gönderildiğine ilişkin bir bilgi yok. 
  
Ancak suikast için para transferi yaptığı iddia edilen  Azra İthalat İhracat Ticaret Limited Şirketi, suikast girişiminden ötürü mahkum edilen İran asıllı Amerikalı Arbabsair’in tutuklandığı 20 Eylül 2011 tarihinden tam 7 gün önce, 13 Eylül 2011 tarihinde kapatılmış.
 
Zarrab’la bağlantılı diğer şirket Hacer Mücevherat ve Kuyumculuk Turizm Otomotiv Şirketi ise, kurucusu Abdulkadir Happani’den Tolga Ş. ve Ferhat Ç.’ye devredilmiş ve 15.04.2013 tarihinde, Babek Zencani ve bağlantılı şirketlerinin Amerikan Hazine Bakanlığı tarafından kara listeye alındığı tarihten tam 14 gün sonra kapatılmış. Arbabsiar’ın suikast girişiminden mahkum olduğu tarih ise 30 Mayıs 2013.  

Reza Zarrab’la ilgili hazırlanmış olan iddianamede de bilebildiğimiz kadarıyla, bu olayla ilgili herhangi bir bilgi ya da iddia yok.

Her iki davanın da kesişim noktası ise davanın savcısı: Preet Bharara. 

   
FBI Direktörü Robert Mueller söz konusu suikastin gerçekleşmesi durumunda, bir çok insanın hayatını kaybetmiş olabileceği açıklamasını yaparken, Savcı Preet Bharara, bilgi kaynaklarının otoritelerle işbirliği sayesinde hiç bir patlayıcının yerleştirilmediğini ve kimsenin hayatının tehlikeye düşmediği açıklamasını yapıyor.  

Olay sonrasında, ABD Başkanı Obama’dan, dönemin Dış İşleri Bakanı Clinton ve Adalet Bakanı Eric Holder’a kadar tüm yetkililer İran’ı söz konusu saldırı planından ötürü İran’ı kınıyor ve İran’a yönelik yaptırımların öneminden bahsediyorlar. 

Bugün bu olay İran kaynaklı terör olayı olarak ABD Devlet arşivine girmiş durumda. 

  
Bharara, suikast dosyasında Zarrab ile ilgili birşey olsaydı-eğer kendisinden saklanmadıysa- kanımca bunun üzerine de mutlaka gidebilecek bir kişilik.  

Zarrab’ın tüm bu süreç boyunca herhangi bir ABD kurumuyla bağlantısı olmuş olabilir mi?

Bilmiyoruz. 

Bildiğimiz tek şey ABD’nin elinde olduğu. Gelişmelere bakılırsa, Zarrab’ın ABD makamlarıyla işbirliği yaptığı yüksek ihtimal. 

Türkiye’de bugün, siyasi iktidarın güdümünde hukuksuz işlere imza atanlar, bence yarın uluslararası yargının sanıkları olabileceklerini düşünerek hareket etmeli. 
 
Bugün’ün yarını da var
<< Önceki Haber Çok bilinmeyenli bir denklem olarak Zarrab muamması! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER