CUMA KARAMAN
Kürt ve Zaza aydınlarını ve bu milletlerin meşhur şahsiyetlerini konu edindiğim bu serinin son bölümünde bazı diğer isimleri sadece zikretmekle, bazılarına da kısaca değinmekle iktifa edeceğim. Çünkü, tüm diğer milletler gibi Kürt ve Zaza milletlerinin de saymakla bitiremeyeceğimiz sayıda tarihe mal olmuş değerli şahsiyetleri ve ilim-bilim adamları bulunmaktadır. Tarihin derinliklerinden bugüne kadar gelmiş geçmiş bu meşhur şahsiyetler arasında kimler yok ki? Sahabeler, düşünürler, edebiyatçılar, şairler, alimler, devlet adamları vesaire vesaire…
Mesela kaçımız Nefertiti’nin Kürt soylu bir Mısır prensesi olduğunu bilmekteyiz? Düriye Awni’nin “Araplar ve Kürtler” isimli kitabına göre, antik devirlerde Anadolu-Suriye bölgesinde yaşayan Mittaniler Kürtlerin atasıydı. Mısır Firavunlarının kitabelerinde yer alan bilgiler, Milattan Önce1390’dan itibaren Mittaniler ile Firavunlar arasında ilişkiler olduğunu ve hatta Nefertiti’nin Kürt soylu bir prenses olduğunu belgelemiştir.
Öte yandan, Müslüman olan ilk Kürtlerin Caban el-Kurdi oğlu Meymun ve Zozan adlı bir Kürt kadını olduğunu biliyormuyuz? Sahabelikle müşerref olan bu isimlerin açtığı yoldan daha sonra, yani Hz. Ömer döneminde (637-642), Kürtler kitleler halinde Müslüman olmuşlardır. Müslümanlaşan Kürtler arasından ise tarihe geçmiş pek çok ilim ve bilim insanı çıkmıştır. Bu büyük kametler İslam medeniyetine büyük katkılarda bulunmuştur. Bu yazıda İslam’ın altın çağında yetişmiş olan Kürtlerden sadece bazılarına değineceğim.
Bir Müslüman Kürt komutan ve devlet adamı olan Salahaddini Eyyubi el Kurdi, 1138 yılında Tikrit’te doğmuş,1193 yılında Şam’da vefat etmiştir. 55 yıllık uzun sayılmayacak bir hayata ise Eyyubi Devleti’nin kuruluşu dahil pek çok tarihi başarıyı sığdırmıştır. Bunlar arasında 1187 yılında bizzat komutanlık ettiği ordusuyla giriştiği Hıttin Muharebesi’nde elde ettiği zafer neticesinde Kudüs’te 88 yıl süren Haçlı işgaline son vermek de vardır. Ahlaki, insani ve ilkeli duruşu düşmanları tarafından dahi takdir edilen tarihi bir şahsiyet olan Salahaddini Eyyubi, bu zaferiyle III. Haçlı Seferlerinin sonuçlarını boşa çıkarmış bir Kürt İslam lideri ve alim bir şahsiyettir.
Salahaddini Eyyubi kadar bilinmeyen Muhammed bin Şedadise Şeddadiler Hanedanlığı’nın kurucusu olan bir Kürt lideridir. Kendi ismiyle anılan hanedanlık “Şeddadiler” veya “Şadiler” olarak bilinmektedir. Muhammed bin Şedad, bugün Ermenistan sınırları içerisinde kalan Divin’i 951 yılında ele geçirmiş ve hanedanlığını bu kentte kurarak 951-971 yılları arasında emirliğini üstlenmiştir.
Siyaset arenasında ve devletler düzeninde bu gelişmeler yaşanırken Abdussamed Babek, Ebu Abdullah el-Mukri, Bassami Kurdi, Ali Hariri, Macid el-Kurdi, İbnü’l Ezrak,Fahru’l-Nisa, Amidî, Şemseddin Şehrezuri, Ebu’l Fida, İbn-i Salah el-Kurdî, Mübarek el-Mustevfi, Siraceddin Urmevi, Ahmed Eşnehi, Musa Kemaleddin, Ali İbnü’l-Esîr, Tacuddin Kurdi ve Fahreddin Ahlatî gibi çok sayıda Kürt-İslam alimi, Kürt edebiyatçısı ve alimi insanlık tarihine ve İslam medeniyetine büyük katkılar sunmuşlardır.
Öte yandan, Kürtlerin tarihi ve antropolojisi üzerine ilk bilimsel çalışmaları yapan Dinaveri, bu çalışmaları neticesinde eriştiği bilgileri “Ensab el-Ekrad (Kürtler’in Kökeni)” adlı eserinde toplamıştır. Bassami Kurdi (9. yüzyıl), Abdussamad Babek (972-1019) ve Ali Hariri (1009-1080) ise Kürtçe dilinde yazan ilk şair ve edebiyatçılardır. Şemseddin Şehrezuri ise 13. Yüzyılda tıp alanında en önde gelen bir bilim insanı ve İslam filozofudur. Fahru’l-Nisa (1091-1179)de hadis bilgini bir Kürt kadınıdır, aynı zamanda bir hattat ve yazardır. Ayrıca, Cizreli İbnü’l-Esîr ailesinin en meşhur üyesi olan Ali İbnü’l-Esîr, 1160 ile 1233 yılları arasında yaşamış bir Kürt tarihçidir ve “El-Kâmil fi’t-Tarih” adlı eseriyle tanınmaktadır. Ebu’l Fida (1320-1331) döneminde Eyyubiler’in Hama Emirliği görevini yapmış ünlü bir İslam tarihçisi ve coğrafyacısıdır. Ay üzerindeki bir kratere Abulfeda adının verilmesi bu bilime yaptığı tarihi katkılardan dolayıdır.
Son dönemin bir şahidi olarak hiç şüphesiz ki Müslüman Kürtlerin tarihinde medreselerin ve medreselerde ders okutan ulemanın ayrı bir yeri vardır. Tefsir, hadis, fıkıh, mantık, kanun, miras hukuku, adet ilmi, astronomi, matematik, felsefe ve tıp ilimlerinin okutulduğu Kürt medreselerinde, dersler Kürtçe yazılmış ya da Arapçadan Kürtçeye çevrilmiş kitaplarla öğretilmekteydi. Bu yöntem Kürt dilinin gelişmesini, zenginleşmesini ve güçlenmesini de beraberinde getirmiştir. Kürtler arasında her haneden en az bir ya da iki çocuğun medresede okutulması bir gelenek ve gereklilik haline gelmişti. Kürt medreselerinde okuyan talebelerin yüzde 80’i erkeklerden ve yüzde 20’si kızlardanoluşturmaktaydı. Bu medreseler ilim eğitiminin yanısıra Kürt ulusal kimliğinin, geleneklerinin korunarak sürdürüldüğü ve bazen de mahkeme görevinin icra edildiği kurumlardı. Önde gelen medreseler arasında 16. yüzyılın başlarında Cizreli Mir Şerefhan tarafından Cizre’de kurulan Sor Medresesi’ni, Kızıl Medrese’yi, Diyarbakır Sitrabas ve Aktepe medreselerini, Medresa Findika Botan’ı, Medreseya Bêdarê’yi, Norşin Medresesi’ni, Mir Hesenê Weli Medresesi’ni, Van’daki Şikal, Bitlis Hizan’daki Xeyda medreselerini, Doğubeyazıt’taki Ahmed-i Hani Medresesi’ni, Van’daki Horhor Medresesi’ni, Muş, Silvan, Tillo, Musul ve Zaho medreselerini sayabiliriz.
Bu arada tarihsel olarak Kürtlerin yaşadıkları coğrafya yaygın olarak bilinen coğrafyadan hayli geniştir ve Mısır’a kadar uzanmaktadır. “Tarih-ül Ekrad fi Mısır (Mısır’da Kürtler)” adlı kitapta yer alan bilgilere göre, bu ülkede 4 milyon civarında Kürt yaşamaktadır. Yine Lübnan, Suriye, Irak, İran ve daha birçok ccoğrafyada yaşayan milyonlarca Kürt olduğu bilinmektedir.
“Araplar ve Kürtler: Husumet mi Sevgi mi?” “Çağlar Boyunca Mısır’daki Kürtler,” “Kürt Asıllı Kavalalı Mehmet Ali Paşa” isimli kitaplara da imza atmış olan Düriye Awni’ninkitaplarında Mısır’da yaşamış olan Muhammed Abduh, Şeyh Abdülbusat Abdülsamet, araştırmacı Hasan Zaza, aktris Suad Hüsni, edebiyatçı Mahmud el Aqqad ve şairlerin piri sayılan Ahmed Şevqi gibi bazı meşhur Kürt şahsiyetlerin izini sürmek mümkündür. Burada adlarını bile zikredemediğim yüzlerce, binlerce şahsiyet hakkında bilgi edinmek için okuyuculara bu kitaplara bir göz atmalarını salık veriyor ve Kürt ve Zaza aydınlarına dair bu seriyi noktalıyorum.
Bir yazı dizisi biterken...
Değerli ve kıymetli Kürt ve Türk kardeşlerim serinin bu son yazısında şunu ifade ederek noktalamak istiyorum. Yeryüzü coğrafyasının en mağdur ve mazlum halkları olarak başta kardeşlik birlik beraberlik içinde tarihimize dilimize kültürümüze ve inanç değerlerimize sahip çıkmak suretiyle Kürtlerin ve Türklerin bütün renklerini ve desenlerini ancak temsil edebiliriz. Kendilerini her zaman kendime rehber edindiğim tarihteki Kürt ve Türk şahsiyetlerin hak hukuk ahlak ve adalet yolunda verdikleri kutsal mücadeleyi her zaman ve zeminde alkışlamak dileklerimle yazılarımı okuyan ve dinleyen siz değerli karilere cani gönülden hürmet ve muhabbetlerimi arz ederim. Sürçü lisan ve kalem ettiysek af ola.