Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 798'incisini gerçekleştirdi. Bu haftaki eylem de koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle sosyal medya hesapları üzerinden canlı yayınla yapıldı. Bu hafta, 16 Temmuz 1980 yılında Diyarbakır’da sivil giyimli kişilerce gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Recep İkincisoy’un akıbeti soruldu.
İkincisoy’un ablası Ayşan İkincisoy, Recep’in kendi halinde biri olduğunu ifade ederek, “Recep nişanlıydı. 1980 darbesi öncesi kayboldu. Birçok yere başvurduk ama kendisinden haber alamadık. Hala da gözümüz yollarda. Babam da çok aradı Recep’i. Babam şimdi yatalaktır. İçimize dert oldu. Ne yaparsak kendisinden bir haber alamıyoruz. Bir haber alabilseydik güzel olurdu. Hala arıyoruz ve gözümüz yollarda” dedi.
İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Cumartesi Anneleri’yle birlikte adalet aramaya devam ettiklerini dile getirdi. Recep İkincisoy’un 1980 darbe süreci içerisinde kaybedilen insanlardan sadece biri olduğunu belirterek, şöyle dedi:
“Hala akıbeti ortaya çıkarılamamıştır. Siyasi iktidara sesleniyorum. Bir aileye bu acıyı yaşatamazsınız. Recep’in nerede gömülü olduğunu mutlaka ve mutlaka açıklamalısınız. Arşivlerinizi açmalısınız. Bu vesileyle şunu ifade etmek istiyorum. 12 Eylül askeri darbeyi gerçekleştiren darbecilere karşı açılan dava hala devam ediyor. Davamız 3’üncü kere Yargıtay’da. Bizler mağdur edilenlerin haklarının verilmesini istiyoruz. Bu nedenle bir kes daha ailelerin yanından olduğumuzu vurgulamak istiyorum."
Bu haftanın açıklamasını ise Cumartesi İnsanlarından Mukaddes Şamiloğlu okudu. Büyük travmalar yaşamış toplumlarda bu travmaların atlatılması, tekrar travma yaşama olasılığını ortadan kaldıracak güvenceli bir ortam yaratılması ile mümkün olduğunu belirten Şamiloğlu, “Bu ortamı yaratmak için yaşananlarla yüzleşilmesi ve hesaplaşılması şarttır. Türkiye; bu yüzleşme ve hesaplaşmayı gerçekleştirmediği için, geçmiştekine benzer travmaları bugün de yaşamaya devam ediyor. Herkesin kendini hukukun güvencesinde hissedeceği bir ülkeye dönüşemiyor. Türkiye’nin özgürlükçü, adil ve eşitlikçi bir demokratikleşme sürecini başlatabilmesi için bu toprakların hakikatleriyle yüzleşmeye ve hesaplaşmaya ihtiyacı var” dedi.
Recep İkincisoy hakkında da bilgi veren Şamiloğlu, şöyle devam etti:
“18 yaşındaki Recep İkincisoy, Diyarbakır’da ailesi ile birlikte yaşıyordu. Nişanlıydı, evlilik hazırlığı içindeydi. Diyarbakır’daki ağır baskı ortamında Recep İkincisoy, sık sık polisler ve sivil giyimli kişiler tarafından izleniyor ve tehdit ediliyordu. Kaybedilmeden kısa bir süre önce sivil polisler tarafından kaçırılmak istenmiş, olay yerine yakın olan bir akrabasının evine sığınarak kurtulmuştu. 16 Temmuz 1980 akşamı Recep, iftar için evine geldi. İftardan sonra tekrar sahibi olduğu perdeci dükkanına gitti. Saat 23.00 civarı evine dönerken tanık beyanlarına göre 3 sivil polis tarafından evine yakın bir yerde zorla otomobile bindirilerek götürüldü. Olaya şahit olan komşuları durumu hemen aileye bildirdi. Baba Salih İkincisoy emniyet ve savcılık başta olmak üzere ilgili tüm kurumlara başvurdu. Ancak başvuruları sonuçsuz bırakıldı. Gözaltına alındığı inkâr edilen Recep’ten bir daha haber alınamadı.”
Diğer gözaltında kaybetme dosyalarında olduğu gibi İkincisoy dosyasında da ailenin başvurularına rağmen hakikatin açığa çıkarılmasını sağlayacak etkin bir soruşturmanın yürütülmediğini vurgulayan Şamiloğlu, “Anne Bedia İkincisoy, ölünceye kadar oğlunu bekledi. 104 yaşındaki baba Salih İkincisoy ‘Oğlumun ne ölüsü var ortada ne de dirisi… Bir mezarımız oluncaya dek onun öldüğüne inanmak istemiyorum’ diyerek, hala oğlunu bekliyor. 798’inci haftamızda bir kez daha siyasi ve adli makamları göreve çağırıyoruz. İkincisoy dosyasındaki 40 yıllık inkara ve cezasızlığa son verin. Maddi gerçeği açığa çıkarmayı ve adaleti sağlamayı mümkün kılacak etkin bir soruşturma yürütme görevinizi yerine getirin” diye kaydetti.