Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Serkan Özcan, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemdeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
AK Parti iktidarının 2002 yılından bu yana ülkeyi iflasa sürüklediğini ifade eden Özcan, “Bu iktidar liyakatsizliği, beceriksizliği ve sorumsuzluğu ile ülkeyi iflasa sürüklüyor. Sonunda ülkeyi aldıkları 2002’ye bile değil, daha da gerisine getirip anahtarı bırakıp kaçıp gidecekler” dedi.
'MİLLİ GELİRDE 300 MİLYAR DOLARLIK KAYIP VAR'
İstifa eden Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın muvafakatiyle (oluruyla) ülkeyi iflasa sürükleyip ardından kaçtığını savunan Özcan, “Bu Erdoğan affıyla kaçıp giden bakanın bu ülkeye beş yılda faturası, her bir vatandaşın cebinden 6 bin doların buharlaşması olmuştur. 1 trilyon doları rahatlıkla geçmesi gereken milli gelirimizin 300 milyar dolar kayıpla 700 milyar doların altına inmesi olmuştur. Bir diğer faturası, faizlerin yüzde 20’lere, geniş tanımlı işsizliğin yüzde 30’a, enflasyonun en az yüzde 15’e çıkması olmuştur. Erdoğan’ın muvafakatiyle ülkeyi iflasa sürükledi ardından da kaçıp gitti. Devleti aile şirketine, Türkiye’yi kimsenin ağzını açamadığı bir askeri garnizona çevirmenin faturasıdır bu. Şeffaflığa savaş açmanın, hukuka savaş açmanın, demokrasiye savaş açmanın faturasıdır bu" değerlendirmesinde bulundu.
'HAYALLER AVRUPA GERÇEKLER YİNE YENİDEN KATAR'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Katar Emiri Şeyh Temim’le imzaladığı anlaşmayla Borsa İstanbul’un yüzde 10’luk payının Katar Yatırım Otoritesi’ne devredilmesini değerlendiren Özcan, şöyle konuştu:
“Ekonomi bakanı şeffaf kararlar alacağız diyor ama daha üç dört gün önce Katar’a satılan Borsa İstanbul hisselerinin değerini bile öğrenemiyoruz. Zaten Bakan Lütfi Elvan, eski bakanın affedildiği Varlık Fonu'na alınmaya layık görülmediği için Borsa İstanbul’un hangi fiyattan satıldığını muhtemelen bilmiyor. Kamu malını satanlar, ne fiyatla hangi şartlarda satıldığına dair hiçbir bilgi vermediler. Çünkü onların gözünde onları oraya oturtup maaşlarını ve harcamalarını ödeyen vatandaş buna layık değil, bunu hak etmiyor. Aile şirketine döndürdükleri Varlık Fonu'ndan istedikleri kamu varlığını, istedikleri fiyata, istedikleri taraflara satabileceğini düşünen bir anlayış var ülkede. Bu satışın karşılığında para mı gelecek, yoksa aylar önce 'hatır swapı' dilenerek aldıkları paradan mı mahsup edecekler? Bu arada Sayın Erdoğan 'Geleceğimizi Avrupa ile birlikte kurmayı tasavvur ediyoruz' diyor ama Borsa İstanbul’un satışından da görüldüğü üzere hayaller Avrupa gerçekler yine yeniden Katar! Borsa İstanbul’un 2019’a dek Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’na ait olan yüzde 10’luk payı yine her Türk varlığının 'son alıcısı!' haline gelen Katar’a gidiyor.”
'KAYYIM DÜZENİNE SON VERİLMELİ'
AK Parti iktidarının HDP’ye yönelik kayyım düzenine de son verilmesi gerektiğini belirten Özcan, “Milyonlarca Kürt vatandaşımızın fiilen seçme ve seçilme hakkını elinden alan kayyım düzeni varken, ders kitaplarından bile artık 1990’ların, 1980’lerin uygulamalarıyla Kürtler ayıklanırken, dağa taşa yeniden ayrıştırıcı, bölücü ve ötekileştirici sloganlar yazılırken, Kürtçe tiyatro yasaklanırken Sayın Erdoğan siz istediğiniz kadar Kürt Sorunu yok deyin. Bütün kayyım düzenine acilen son verilmeden de ne reformdan bahsedilebilir, ne insan haklarından ne de zerrece demokratikleşmeden!” diye konuştu.