Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Basın özgürlüğü karşısında herhangi bir engellemenin olmaması gerektiğini savunmaktayım. Şayet bir sınırlama söz konusuysa gerekli adımları atabiliriz. Şayet herhangi bir şekilde ifade özgürlüğü ile ilgili olarak ihlaller söz konusuysa bana ulaşılsın, ben kişisel olarak bunun takipçisi olacağım." dedi.
Davutoğlu, Dünya Ekonomik Forumu kapsamında bulunduğu İsviçre'nin Davos kasabasında, Türk Hava Yolları ve Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı'nın katkılarıyla Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Kıdemli Danışmanı Cüneyd Zapsu tarafından verilen akşam yemeğinde konuştu.
GÜNEYDOĞU'DAKİ OLAYLAR
Başbakan Davutoğlu, Güneydoğu Anadolu'da çok büyük sorunlar varmış ve hayatın çok katı bir şekilde engellendiği şeklinde ilgili bir propagandanın ortaya konulduğunu söyledi. Cizre'de bir hastanenin PKK'nın attığı roketlerle vurulduğunu aktaran Davutoğlu, "Şimdi biz demokratik toplumlarda yaşıyoruz ve hukukun üstünlüğü, kamu düzeni ön koşuldur. Herhangi bir özgürlük için ve hiçbir demokratik ülke, herhangi bir grubun silahlı bir şekilde bu eylemleri ortaya koymasını tolere edemez" şeklinde konuştu.
Davutoğlu, Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde çocukların da hayatını kaybettiği saldırıyı PKK terör örgütünün gerçekleştirdiğini dile getirdi. "Örneğin Fransa, İngiltere, Almanya olsun yasal bir şekilde göreve gelmiş hükümetler size göre bir gruba, ya da herhangi başka bir grubun bir kasabayı, bölgeyi kontrol etmesine, kendi yaklaşımlarını empoze etmesine izin verir mi?" diye soran Davutoğlu, "Hayat hakkı en birinci önceliktir ve bu öncelik içerisinde en önemli haktır. Bu çerçevede biz her kasabada, her noktamızda, her şehirde, her sokakta kamu düzeninin olacağını ifade ediyoruz. Kürt vatandaşlarımıza da, bu terör örgütü tarafından baskı altına alınmış vatandaşlarımıza da verdiğimiz söz bu şekilde ve onlar tarafından zarara uğratılan vatandaşlarımıza olan sözümüz, ülkemizde kim olursa olsun onlara vermiş olduğumuz söz." ifadelerini kullandı.
Ayrıca toplantıya katılanları Türkiye'ye davet eden Davutoğlu, davetlilerin, bütün şehirleri ziyaret edebileceklerini söyledi.
'BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ KARŞISINDA BİR ENGELLEME OLMAMALI'
Basın ve ifade özgürlüğü konusuna da değinen Davutoğlu, şunları söyledi: "Eski bir akademisyen olarak ve akademik hayatın içerisinde bir gazetede köşe yazarı olarak basın özgürlüğü karşısında herhangi bir engellemenin olmaması gerektiğini savunmaktayım. Şayet bir sınırlama söz konusuysa gerekli adımları atabiliriz. Bazen yanlış anlamalar söz konusu olabiliyor. Bazı fazla ihlallerin olduğu gibi… Şayet herhangi bir şekilde ifade özgürlüğü ile ilgili olarak ihlaller söz konusuysa bana ulaşılsın, ben kişisel olarak bunun takipçisi olacağım. Bu konudaki hassasiyetimi ifade etmek istiyorum."
Bazı tutuklamalarla ilgili olarak bu durumları yakından izlediklerini ifade eden Davutoğlu, tutuklu bulunan gazetecilerin büyük çoğunluğunun gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklanmadıklarını iddia etti. "Şu aşamada 17 kişinin hiçbiri gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklu değil." diyen Davutoğlu, "Bazı PKK ve DHKP-C'lilerle ilgili olarak bazı durumlar söz konusuydu. Süreci demokratikleşme anlamında yakından takip etmekteyiz." şeklinde konuştu.
Haklar, özgürlükler ve sorumluluklar çerçevesinde Türkiye istikrarlı bir bölge olmaya devam etmekte olduğunu belirten Davutoğlu, şunları söyledi: "Yeni bir saydamlık paketi göndermekteyiz Meclis'e. Bütün mekanizmalar üzerindeki sivil kontrolün güçlendirilmesi konusunda bununla birlikte yolsuzluklarla mücadele konusunda yeni reformlar ortaya koyma aşamasındayız. İnanıyorum ki Türkiye'deki sistem daha fazla özgürlükler temelli olmaya dönüşecektir."
'DAEŞ TÜRKİYE'YE KARŞI BÜYÜK BİR TAHDİT'
IŞİD (DAEŞ) terör örgütünün insanlığa karşı en büyük tehdit olduğunu dile getiren Başbakan Davutoğlu, "Bölgemiz için en büyük tehdit ancak İslam'a yönelik en büyük tehdit. Çünkü bu ideolojik bir tehdit ve İslam'a yönelik negatif bir imaj ortaya koymakta. Biz, DAEŞ'in karşısındayız. 'Türkiye, doğrudan ya da dolaylı bir şekilde tolere ediyor' şeklinde yaklaşımlar söz konusu. Bu bize hakarettir, bu şekilde algılarız. Biz, bütün terör gruplarına karşıyız. DAEŞ gibi -ki bu örgüt İslam'ın yanlış anlaşılmasına sebebiyet vermekte- onlara tamamen karşıyız. Biz hükümet olarak DAEŞ'in terörist örgüt olduğunu, bu ismin uluslararası toplum tarafından daha bilinmediği zaman da ilk olarak terör örgütü olduğunu ifade eden ülkeyiz 2013 yılında. Suriye tarafında ve Irak'ta yayıldığı görülmekte. Biz o süreçten beri mücadele etmekteyiz.
Ankara, İstanbul'da, Suruç'ta saldırıları söz konusu oldu. Onlara karşı birçok operasyon söz konusu oldu ve Türkiye'nin bombardımanıyla Suriye'de birçok noktaları vuruldu. Türkiye'nin tutumu bu konuda çok açık ve bizim Musul'un çevresinde askeri varlığımız söz konusu ve DAEŞ'e karşı mücadele için oradalar. DAEŞ'e karşı varlığımızı sorgulayıp eleştiriyorlar. Burada anlaşılmayan bir yaklaşım da söz konusu. İslam'a, Müslümanlara yönelik en büyük tehdit DAEŞ ve Türkiye'ye karşı büyük bir tehdit. Bir de hepimize karşı bir tehdit ve zorluk." açıklamasında bulundu. CİHAN