Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Kat edilen yol ve halkın seçtiği cumhurbaşkanı gerçeği, başkanlığa doğru evirilmeyi daha mümkün daha gerekli kılıyor. Başkanlık ya da parlamenter sistemi kutsamayalım" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, bir haber kanalında açıklamalarda bulundu. Başbakan Davutoğlu, 1915 olaylarıyla ilgili, gerek 2009 yılında protokoller imzalandığında gerekse daha sonra Türkiye'de ciddi bir yüzleşme, bu anlamda da bir söylem değişikliğine gidildiğini söyledi. Başbakan Davutoğlu, "Bunun ilk işareti 2005 yılında bütün partilerin katılımıyla yapılan ortak tarih komisyonu çağrısıydı. Bu önemli bir adımdı. Çünkü daha önce Türkiye'de resmi söylem 'böyle bir olay yaşanmadı' şeklindeydi. Halbuki yaşanmış olan şey yaşanmıştır. Onu yok saymak onu ortadan kaldırmaz. Daha rahat konuşur olduk. Hep vurguladığımız husus şu oldu, adil hafıza. Acıları tek taraflı ve bir perspektiften yorumlayan bir yaklaşım değil, bütün acıları paylaşabilmek. Bu konuda karşılıklı olarak taziyeleri, acıları paylaşmak üzerinden birbirimizi anlamaya geleceği inşa etmeye dayalı bir yaklaşım sergiliyoruz. Tarihi doğru anlayalım. Geleceği birlikte inşa edelim. Tek tek bizim yaklaşımlarımızın amacı da bu" ifadelerini kullandı.
"DİASPORAYI TATMİN ETMEK MÜMKÜN DEĞİL"
Karşı tarafta onlarca yıldır sürdürülen ve nesilden nesile aktarılarak bir şekilde tarihin tek boyutlu anlatımıyla bir öfke dili oluşturulduğunu söyleyen Davutoğlu, "Öfke dilinin bir sektörü oluşmuş durumda. Yani diasporanın belli bir kesimi buradan neredeyse hayatını idame ediyor. Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sini işgal ettiği unutuluyor, 'Hocalı katliamı' unutuluyor. Ya da bu meselenin unutularak Türkiye - Ermeni ilişkilerinin düzeltilmesi bekleniyor. Bizim perspektifimiz bugüne yansırken 'gelin tarihe ortak olarak konuşalım, anlayalım, ortak bir komisyon kuralım, Kafkasya'da birlikte yeni bir barış düzeni kuralım, aramızdaki sınırları kaldıralım' bizim perspektifimiz bu. Dünkü taziye açıklaması da bu perspektifle yapılan bir açıklama. Diasporayı tatmin etmek mümkün değil. Ben her gittiğimde Amerika'ya bazen açık, bazen gizli diasporayla görüştüm. Bir seferinde diaspora yetkileriyle uzun bir görüşmede bir araya geldim. Basına yansımamış bir görüşmeydi o, onların talebi. Biz çok rahat konuşabiliyoruz, karşı tarafa bu rahatlık yok. Benimle görüşenler genellikle, 'aman basın duymasın' diyorlar" diye konuştu.
"KİMSENİN KİBİR YAPMASINA İZİN VERMEYİZ"
Başbakan Davutoğlu, bazı belgelerin Türkiye tarafından gizlendiği iddialarıyla ilgili arşivlerin tümüyle açık olduğunu kaydetti. Davutoğlu, "Aksine Ermeni tarafının arşivleri tam açık değil. Bu bağlamda Sayın Merkel ile de görüşme gerçekleştirdim. Almanya'da İngiltere de savaşın içindeydi. Herkes arşivlerini açabilir. Benimle göz mesafesinden konuşan herkesle her konuyu konuşurum. Ama birisi bir milim yukarı çıkıp kibir yapmaya başladı mı, kimsenin kibir yapmasına izin vermeyiz. Batı insanı maalesef, avro merkezli Batı insanında kendi dünyasına dönük hiçbir özeleştiri ama görüşte çok öz eleştiri var gibi görünür. Ama diğer dünyadaki insanların doğuştan ya da bazı kültürel özelliklerle her an yanlış içinde olduğu hakim. Ben tehcir insanlık suçu da dedim. Nerede olursa olsun ama. Avrupa Parlamentosu Başkanına söyledim. Açacaksak, Afrika'da hangi kabilelerin, hangi kavimlerin sömürge idareleri altında nasıl yok edildiklerini konuşalım. Eğer bunlar konuşulacaksa dünyada yüz yüze bakacak kimse kalmaz. Ermeniler bizimle birlikte bir tarih inşa ettiler. Ermenilerle Türkler birbirlerine 10 asır boyu hiç savaşmadılar. Türk, Ermeni ilişkileri bir kanlı tarih ilişkisi değildir. Acıları unutturmak için söylediğim bir şey değil. İlk Türkçe roman Ermeni harfleriyle yazılmıştır. Etyen Mahçupyan, yaşı dolduğu için emekli ama her zaman görüşür, konuşuruz. Ermeniler bu toprakların asli çocuklarıdır. Şu veya bu suçla birileri Türkiye'yi kollektif bir suçla ilzam etmeye kalkarsa buna tepki de gösteririz, yok da sayarız bu kararları ve kendi kararlarıyla baş başa kalırlar" şeklinde konuştu.
"BAKAN DÜZEYİNDE OLABİLİR"
Davutoğlu, meselenin Türklerle Ermeniler arasında kalması halinde çok daha kolay çözüleceğini kaydetti. Davutoğlu, "Bu 3. taraflar meseleyi sürekli kaşıyorlar. Ermeni Diasporasının bütün meselesi de bir intikam almak. Birileri bu yaranın kapanmasını istemiyor. Sürekli bu yaranın deşilmesini istiyor. Birileri bize dönüp içkin bir suç izafe etmek istiyorlar. Bu üçüncü taraflara çağrımız, gölge etmesinler başka ihsan istemezük. Birlikte kendi dünyamızı keşfederiz. Bu sebeple bu sene devrim mahiyetinde bir adım atılıyor. İstanbul'da Ermeni Patrikhanesi'nin düzenlemesiyle bir anma töreni yapılacak. Buna da biz bir arkadaşımızın temsilini düşünüyoruz. Bakan düzeyinde olabilir, o gün değerlendireceğiz" dedi.
"NEFRETLE BİZE YAKLAŞIRSA ONA MUKABELE EDECEK DE GÜCÜMÜZ VAR"
Parlamento kararları alınırken bir not düşüldüğünü söyleyen Davutoğlu, şunları söyledi: "Avrupa Parlamentosu kararının bir pratik sonucu doğmayacaktır diye. Niye bunu söylüyorlar? Çünkü Türkiye güçlü. Ama biz güçsüz olursak şimdi böyle davrananlar başka türlü davranmaya başlar. Burada önemli olan hakkı hukuku ve tarihi gerçeklik üzerinden insani olanı savunmak. Bunu savunurken bunu savunacak kadar güçlü olabilmek. O bakımdan bizde şu anda özgüven var. Hem insani ola bir tavır sergiliyoruz. Hem de birisi bu tavra karşı nefretle bize yaklaşırsa ona mukabele edecek de gücümüz var" şeklinde konuştu.
"SURİYE'DE BUGÜN TEHCİR YAŞANIYOR"
"En kolay katlanılan acılar başkalarının acıları" diyen Davutoğlu, "Suriye'de bugün tehcir yaşanıyor. İnsanlar hava bombardımanlarıyla yerlerinden sürüldüler. Toplamda 2 milyona yakın insan sadece Türkiye'ye geldi. Etnik kıyım yaşanıyor Suriye'de. Soykırıma benzer olaylar şu anlamda yaşanıyor; kitle imha silahlarla 2013'ün Eylülünde yüzlerce insanın nasıl bir anda katledildiği rejim tarafından görüyoruz" diye konuştu.
"8 HAZİRAN SABAHI KİMSE MEŞRUİYET TARTIŞMASI YAPMASIN"
7 Haziran seçimlerini değerlendiren Davutoğlu, HDP'nin barajı geçip geçmemesinin kendilerini ilgilendirmediğini söyleyerek şöyle devam etti: "Geçerse, mecliste yan yana otururuz. Geçmezse bir şey ilgilendirir. Geçmezse gürültü çıkarmamaları lazım. Sonuca razı olacaklar. Şimdiden bunu söylüyoruz ki, 8 Haziran sabahı kimse meşruiyet tartışması yapmasın. Bize gelen şeylerde bunun epeyi gerisinde olduğu kanaati bizde var ama hiç önemli değil. MHP'nin zaten 2001'de nasıl bir Türkiye bırakıp gittiği belli. MHP'ye niye reaksiyon gösterelim biz. Siyaseti biz belirleriz, söylemi biz belirleriz. Gerek 'yeni Türkiye' sözleşmesini yazarken ki beyannameyi bir grup arkadaşımızla hazırladık. Bu sözleşme herkese yaptığımız bir çağrı. Bu metindeki her bir cümle ve virgül itinayla yazılmıştır. Biz geldiğimizde ortalama eğitim 5.5 idi. Türkiye'nin ortalaması ilkokuldu. Şimdi bizim dönemde 7.7 'ye çıktı. Yani orta okul mezunu haline getirdik. Bizim hedefimiz 2019'da 14.7'ye çıkmak yani üniversite mezunu haline getirmek. Türkiye bizden önce orta alt gelir grubu ülke idi. Yani 2 bin 500 dolarlı. Şimdi biz orta üst gelir grubu ülke olduk. 11 bin dolar. 15 bin dolara çıktığımızda yüksek gelir grubu ülkelere gireceğiz."
"YAPAMAYACAĞINI BİLDİĞİN HALDE VAAT ETMEK YALAN SÖYLEMENİN BİR BAŞKA TÜRÜDÜR"
Asgari ücret tartışmalarına da değinen Davutoğlu, "Onlar biliyorlar 8 Haziran'da bu ülkeyi onlar idare etmeyecek. Ama biz biliyoruz, biz idare edeceğiz. Biz yalan söylemeyiz. Hayatımda bilerek yalan söylemedim. Vaat edip de yapmama, onu yapamayacağını bildiğin halde vaat ediyorsan yalan söylemenin bir başka türüdür. Bu vaatler çıkınca ilgili arkadaşları aradım. Toplam maliyetler takriben 150 milyar. Açık artırmaya çıktı zaten. 1500'dü Kılıçdaroğlu'nun. HDP 1800'e çıktı. Bakalım. Diğerleri nereye? Asgari ücretin ne olduğunu bilmedikleri için. Bunun halka yansıyan olumlu bir şey olacağını düşünüyorlar kendilerince" dedi.
"AĞRI'DAKİ OLAY BİR DAHA TEKERRÜR EDERSE AYNI TEDBİRİ YİNE ALIRIZ"
Ağrı'da yaşanan çatışmayı değerlendiren Başbakan Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'nin belli yerlerini dolaşacaksınız, barış güvercini gibi konuşacaksınız. Ama dönüp PKK'ya 'hala niye silahı bırakmıyorsun ben burada siyaset yapıyorum' demeyeceksin. Bu iki yüzlülükle Türkiye'de siyaset yapılamaz. Her yerde eşit şartlarda mücadeleye hazırız. Nereye istiyorsanız gelin. Konya'da mı siyaset yapacaksınız. Kimse size karışmaz veya başka bir yerde. Peki aynı durum acaba Ağrı'da Hakkari'de, Şırnak'da geçerli mi? Ağrı'daki olay bir daha tekerrür ederse aynı tedbiri yine alırız. Ağaç dikme şenliği yapıyoruz deyip bu görüntü altında şenlik yapıyor. O sırada dağdan herhalde oyuncak silahlarla değil, birileri iniyor o şenliğe geliyor. Bu barışçıl oluyor. Orada o şenliğin güvenliğini sağlamakla görevli askerimizin oraya gitmesi bir provokasyon oluyor, öyle mi? Bu ülkenin santimetrekaresinde bizim askerimiz güvenliği sağlar. Onun için de kimseden emir almaz. Kimseye hesap vermez. Hesap verecekleri makam biziz."
"BAŞKANLIK YA DA PARLAMENTER SİSTEMİ KUTSAMAYALIM"
Başkanlık sistemi hakkında konuşan Davutoğlu, "Başkanlıktan hareketle anayasa yazılmaz. Anayasa oluşur ve başkanlık sistemi onun içinde doğru yere oturur. Türkye'de zaten hiçbir zaman parlamenter sistem olmadı. Bu yetki çatışmaları keşmekeş haline gelmiş idari yapının düzelmesi için sistem değişikliğine gitmek lazım. Kat edilen yol ve halkın seçtiği cumhurbaşkanı gerçeği başkanlığa doğru evirilmeyi daha mümkün daha gerekli kılıyor. Başkanlık ya da parlamenter sistemi kutsamayalım. Başkanlık sistemini de bütün bu keşmekeşliği ortadan kaldırmak üzere önce meclisin gücümüz referandumda olacaksa ancak halkın huzurunda sorarız. Halk da nihai kararını verir. Kimsenin de bundan gocunmaması lazım. Nihayet başkanlık sistemiyle de herhangi bir başkan o yetkiyi iki dönem sürdürecektir. Hayatımda hiçbir zaman attığım hiçbir adımda kendimle ilgili hesap yapmadım. Doğru olanın yapılması suretiyle eğer başbakanlık nihayete ererse eyvallah deriz" dedi. CİHAN