Türkeş, 27 Mayıs darbesinden sonra Milli Birlik Komitesi içerisinde yaşanan tartışmalardan sonra görüş ayrılığına düştü. ‘14’ler’ olarak adlandırılan ve Türkeş’inde içinde bulunduğu subaylar, TSK’dan emekli edilerek çeşitli görevlerle yurt dışına sürgüne gönderilmişti. Türkeş, Yeni Delhi büyükelçilik müşaviri olarak Hindistan’da görevliyken Cemal Gürsel’e şu mektubu yazmıştı;
SİYASİ SUÇLARDAN CEZA VERİLMESİ İNSANLIK DUYGUSUNA SIĞMAZ
“Orgeneralim, Size asla yazmak niyetinde değildim. Fakat bugün memleketin yüksek menfaatleri bakımından bazı hususların dikkatinize sunulması zarurî oldu.
Şöyle ki: Yüksek Adalet Divanı birkaç güne kadar eski iktidar mensupları hakkında hüküm verecektir. Adaletin hükmüne müdahale etmemek ve daima hürmetkâr bulunmak şarttır. Ancak hükümlerin infazı, yurtta mevcut durumun göz önüne getirilince ayrıca incelenmeye değer görülmüştür.
a) İdam cezalarının infazı, 13 Kasım’dan beri atılan çok hatalı adımlar dolayısıyla memlekette meydana gelmiş olan huzursuzluğu daha çok arttıracaktır.
b) Ölüm cezalarının infazı, yurtdışında ve milletimiz ve devletimiz aleyhinde tepkilere yol açacaktır.
c) Ölüm cezalarının infazı hâlinde, milletimizi bölen kin ve garez duyguları şiddetlenecek ve 27 Mayıs’ın amacı olan millî birlik ruhunun geliştirilmesi güçleşecektir.
ç) Yukarıda sıralanan mahzurlarına karşılık, cezaların infazı ile memlekete sağlanacak hiçbir fayda yoktur. Esasen siyasî suçlardan dolayı ölüm cezaları verilmesi, bugünün insanlık duygularına uymamaktadır.
İşte o mektup:
MEYDAN GAZETESİ