Geçtiğimiz günlerde "En son tercihim seçime CHP listelerinden girmekti" diyen Davutoğlu, akabinde şunları anlatmıştı:
"Ondan önce her şeyi denedim. 'Üç parti gelin birlikte girelim' dedim. İYİ Parti'ye teklif götürdüm, 'Bu sağ seçmen CHP'ye oy vermez beraber olalım' dedim. Sayın Akşener'e de söyledim. Partilerimiz arasında görüşmeler oldu. Üçlü DEVA-Gelecek-Saadet olmayınca İYİ Parti'yle de konuştum. Sonra Saadet'le tekrar konuştuk DEVA'yı ikna edebilmek için. Bütün yolları denedim. Kimse bizim oportünist bir tavır sergilediğimizi söyleyemez."
"Raporda şu tespit vardı: 'Kampanya, ittifakı bir çıkar ittifakına dönüştürüp, tüm ittifak bileşenlerini adaylık karşılığında ödüllendirme, itirazları da aşağılamayla, sosyal medya linçleriyle etkisizleştirme yoluna gitti.'
İttifak bileşenlerinin 'adaylık' karşısında ödüllendirilmesi ve o ödüllendirilen isimlerin de süreçte 'sessiz kalması' gibi bir gerçeklikle karşı karşıya kalmamız.
Raporda bir başka tespit daha vardı: 'CHP, milliyetçi İYİ Parti'nin ve dindar kesim temsilcileri Gelecek Partisi ve Saadet Partisi'nin esas müttefiki olduğu türünden bir imge oluştur(a)madı. Seçim bir Erdoğan referandumuna dönüştürülemedi.'
İYİ Parti ve Gelecek/Saadet ekseninde 'müttefiklik'in oluşmamasının altını çizelim. Özellikle AKP'den oy alması beklenen Saadet/Gelecek ikilisinin kitlesine 'Birlikteyiz' mesajının veril(e)mediği de raporun önemli bir parçası.
Sonuç: Ahmet Davutoğlu'nun ardından ya İYİ Parti lideri Meral Akşener de konuşursa."
NE OLMUŞTU?
Çoğu siyaset bilimci, yüzde 25.41'lik oy oranının çok büyük bir kısmının zaten CHP'nin olduğu görüşünde birleşiyor.