Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğuyla ilgili dava dün Strasbourg'daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Daire'de görüldü.
Büyük Daire, duruşmada hem Türkiye hükümetini hem de Demirtaş'ı temsil eden avukatları dinledi.
Duruşmaya katılan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Avukat Sezgin Tanrıkulu, duruşmayı T24'ten Gözde Yel'e değerlendirdi.
Duruşmada ilk olarak Demirtaş'ın avukatlarına söz verildiğini söyleyen Tanrıkulu, "4 avukat yarım saat süre kullandılar. Daha sonra da hükümetin avukatları aynı sürede savunma yaptılar. Hükümet tarafından 6 temsilci vardı; bu dava için tutulan Alman avukat Stefan Talmon ağırlıklı olarak konuşma yaptı, soruların çoğunu o cevapladı." dedi.
AVRUPA KONSEYİ DE MÜDAHİL OLARAK KATILDI
Tanrıkulu, davaya 3'üncü müdahil olarak katılan Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri'nin de söz aldığını ve davaya katılma gerekçelerini açıkladığını söyledi.
Konsey adına katılan Komiser'in konuşmasına aktaran Tanrıkulu, "Türkiye'deki insan hakları konusunda yargının durumuyla ilgili görüşler paylaştılar. Özellikle gazetecilerin, siyasetçilerin, akademisyenlerin davalarıyla ilgili taraflı davranıldığını gözlemlediklerini söyledi.Türkiye'de adil ve dürüst bir yargılama ortamının bulunmadığını ifade ettiler." diye konuştu.
Tanrıkulu, yargıçların dava dosyasıyla ilgili taraflara soru yönelttiğini ve bu soruların özellikle 'dokunulmazlığın kaldırılması ve ifade özgürlüğü arasındaki ilişkiyi, terörün tanımı ve bununla ilgili düzenlemeleri' kapsadığını söyledi.
Tanrıkulu hükümeti temsilen avukatların savunma çerçevesiyle ilgili şunları söyledi:
"Demirtaş'ın tutuklandığı zaman, ortada makul şüphelerin olduğunu, dokunulmazlığın anayasaya uygun bir şekilde kaldırıldığını, mahkemelerin adil ve dürüst yargıladığını söylediler. Ayrıca, mahkeme tarafından Demirtaş için verilen ihlâl tespitinin de yerinde olmadığını savundular.
Mahkeme bir ihlal kararı vermişti. Ancak dokunulmazlık ve ifade özgürlüğü konusunda bir şey söylenmemişti. İhlâl kararını veren mahkeme, Demirtaş'ın tutuklandığı zaman, 'Demirtaş için makul nedenlerle tutuklanabileceğine' dair bir görüş ortaya koymuştu. Sonrasında ise 'Demirtaş makul gerekçelerle tutuklandı ama tutukluluk devamının hâli konusundaki gerekçeleriniz yetersiz" denilerek ihlâl kararı verildi.
'TUTUKLAMA İÇİM HİÇBİR MAKUL GEREKÇE YOK DEDİLER'
Tanrıkulu, Demirtaş'ı temsilen avukatların savunma çerçevesiyle ilgili de şunları aktardı: Demirtaş'ın tutuklanmasıyla ilgili hiçbir makul gerekçe olmadığını söylediler. Mahkemenin bu konuda bir ihlâl tespiti yapmasını istediler. Bu hem Demirtaş'ın devam eden yargılamaları bakımından hem de tahliye olduğu dava bakımından önemli bir ayrım.
Parlamenterlerin, parlamentoda ve parlamento dışında söyledikleri sözlerden dolayı soruşturulamayacakları Anayasa'da yazılı. Eğer dokunulmazlık kaldırılırsa, bu, parlamenterlere savunma hakkı verilerek yapılmalı. Oysa, 2016 yılında Dokunulmazlıklar Kanunu kaldırıldı. Anayasa'da parlamenterlere verilen güvence yok edilerek, hiçbir prosedüre uyulmadan bir kanun maddesiyle kaldırıldı ve milletvekilleri kendisini parlamentoda savunma imkanlarından yoksun kaldı."
Tarafların soruları cevaplamasının ardından mahkeme başkanının oturumu kapattığını belirten Sezgin Tanrıkulu, Heyetin kararla ilgili müzakere yürüteceğini, bugünkü sorular ışığında alınacak kararın da daha sonra paylaşılacağını söyledi.
Sevgin Tanrıkulu, Büyük Daire'nin önceki kararlarını açıklamalarından hareketle, "Kararın en az 2 ay sonra açıklanacağını düşünüyorum" yorumunu yaptı.