Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Barışı hemen şimdi istiyoruz, evlatlarımızı yerde bulmadık. Türküyle, Kürtüyle annelerimizi yerde bulmadık, kimsenin iktidarına kurban edecek kardeşlerimiz de yoktur. Kusura bakmasınlar. Bedellilerle çürük raporlarıyla torpilli askerliklerle kendi çocuklarına askerlik yaptırırken karın tokluğuna polislik sınavlarına girip polislik yapan mecbur kaldığı için askerlik yapan gençleri bu saatten sonra savaşa süremezler." dedi.
'GÖZYAŞLARININ RENGİ AYNI'
Demokratik Toplum Kongresi tarafından düzenlenen ve Güneydoğu illerinden çok sayıda sivil toplum kuruluşu başkanlarının katıldığı Diyarbakır'da ki bölge toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, halka verdikleri sözlerin arkasında olduklarını söyledi. "Dağdaki gençlerin anne ve babaları da güvenlik güçlerin anne ve babaları da aynı şekilde yürek yangınına sahiptir" diyen Demirtaş, gözyaşlarının rengi aynı olduğunu kaydetti. Demirtaş, "Biz giydiği üniformaya göre cenazeleri ayıramayız. Dünyanın en ağır yüküdür genç bir bedenin konulduğu tabut. O tabutu artık daha fazla bize taşıtamazlar Türkiye olarak bunu hak etmiyoruz." diye konuştu.
'BUGÜN O ÇOCUKLAR ÖLMEYEBİLİRDİ'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çözüm sürecine emek harcamasına rağmen neden geçtiğini soran Demirtaş, "Kendisi dahi niye bu kadar emek harcanmışken vazgeçti. Sadece Dolmabahçe'den bir hafta sonra gözlemci heyet, devlet heyeti, HDP heyeti İmralı'ya gidecek müzakere başlayacaktı. Ve başladığı gün sayın Öcalan'ın PKK'ya silah bırakma kongre çağrısı yapacaktı. İmralı'ya neden heyetler gitmedi. İzleme heyeti isim isim belirlendi. Bunu neden açıklamıyorlar. Sayın Davutoğlu neden çıkıp yanlıştır dediniz. Gayri meşru ve ahlak dışı olan nedir, birlikte yaptık. Son derece namuslu bir iş yaptık, Dolmabahçe mutabakatının arkasında durduk. Burası hırsızlık yapılan bir yer miydi, soygun talan ve hırsızlık yapılar yer miydi? O bakanlar kendi yaptıklarını neden sahip çıkmıyor? O çocuklar ölmeyecekti içte. Her akşam televizyon kanallarında insan olarak hepimizi içinin parçalanarak izlediği o görüntüler olmayacaktı. Biz şimdi PKK'nın dağdan inişini konuşuyor olacaktık. Siz hükümet olarak İmralı'ya koster heyeti bildirdiniz de biz mi engelledik. Neyine engel olduk." ifadelerini kullandı.
'BİZE 'PARALELDEN TALİMAT ALDILAR' DEDİLER, KENDİ YALANLARINA İNANDILAR'
HDP olarak tek suçlarının parti olarak seçime girme kararı alma ve barajı geçme olduğunu anlatan Demirtaş, "Bize dayatılan şey seçime girmeyindi. Bize köle muamelesi yapıldı. Parti olarak seçime girdik diye bize vatan haini dediler hatırlayın. 'Bunlar paralelden, okyanus ötesinden talimat aldılar' dediler. 'Bu yüzden parti olarak seçime giriyorlar' dediler. Bu yalanlarına inandılar. Bir partiyi düşünün kendi gücüyle seçime giriyor, süreci bozmakla itham ediliyor. Bu yüzden saldırıya uğradık. Bütün bu oyunlar dönerken sayın Cumhurbaşkanı meydanlardaydı, bir parti başkanı olarak. Biz siyasi partileriz aramızda rekabet olur, normaldir. Ama bir cumhurbaşkanına düşen ayrışmayı önleyecek bir şemsiye görevi görmekti. Bunu seçim sonrası toparlayabilirdi, maalesef bugün yaptığı açıklamaları dinleyin seçim kampanyasının startını muhtarlarla birlikte verdi zaten. Anlaşıldı ki bir kez daha AKP'yi kendisi seçime sokacak." şeklinde konuştu.
'TÜRKİYE TOPLUMU ŞUNDAN EMİN OLSUN HDP NE SİLAHA NE ŞİDDETE DAYANIR'
Türkiye toplumuna seslenmek istediğini belirten Demirtaş, "Türkiye toplumunun şundan emin olsun; HDP hakiki bir halk partisidir, gücünü halktan alır. Ne silaha dayanır ne şiddete dayanır." dedi.
Demirtaş'ın açıklamalarının devamı şöyle: "Şiddet ve silahla aramıza koyduğumuz net mesafenin göstergesidir HDP'de olmamız. HDP siyaset yapmamız, zaten şiddetle, silahla aramıza koyduğumuz mesafeden dolayıdır. Demokratik siyaset yoluyla sorunlarımızı çözelim diyoruz. Bütün tehditlere rağmen bıkmadan usanmadan halka verdiğimiz sözü yerine getirmeye çalışıyoruz HDP budur. HDP'nin amacı bütün kimliklerin bir arada yaşamasını sağlamaktır bunun da yolu Dolmabahçe sürecine dönmektir. Sayın Cumhurbaşkanı bu konuda eğer inisiyatif alacaksa Türkiye'yi bütün bu kırılma sürecinden döndürebilir.
EN ACİL ŞEY BARIŞ İHTİYACIDIR VE DERHAL ELLERİN TETİKTEN ÇEKİLMESİDİR
Ortadoğu'nun kan deryasına döndüğü bu günlerde bir Cumhurbaşkanını düşen şey niye seni başkan yaptırmayacağız dediğiniz için ve niye böyle yaptığınıza takılmak yerine siyaseti doğru okumak, süreci başlatmaktır. Sayın Cumhurbaşkanı bunu yaparsa her şeye rağmen bizler barış sürecinin tüm gücümüzle arkasında olacağız. Kendisi bu konuda artık savaş politikalarının tutmadığını ve Türkiye'yi felakete sürüklendiğini görür ve şu saatte kaldığımız yerden daha ileride bu işe devam edelim derse hep birlikte sürecin arkasında olacağız. En acil şey barış ihtiyacıdır ve derhal ellerin tetikten çekilmesidir. Ölümleri durdurmamız lazım. Bu ölüm kan deryası içinde sivil siyasetin sivillerin sesi her dakika daha da kısılacaktır." CİHAN