HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, halkı sesini çıkartmaya çağırdığını ifade ederek, "Özellikle akşamları balkonda, penceresinde bulunduğu araçlarda ses çıkartmaya, savaşa, zulme karşı ses verme eylemlerine davet ediyoruz. Her akşam saat 19.00'da bulunduğunuz her yerde zulme karşı barış sesini çıkarınız. Büyük bir barış sesi çıkarsa Ankara bu sese kulak tıkamayacaktır." dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı Meclis toplantı salonunda basın toplantısı düzenledi. Demirtaş, BDP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek ve Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Davutoğlu ve hükumete sert sözlerle yüklendi.
Basın toplantısında, Cizre'de yaşanan olaylara değinen HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, halkın bulunduğu her yerde sadece Cizre'de değil, sadece Sur için değil, bütün kirli savaş politikalarına karşı ayağa kalkmaya davet ettiğini söyledi. Halkın sesini çıkarabileceği, yükseltebileceği her yerde ama her yerde sesini çıkartmaya çağırdığını ifade eden Demirtaş, "Özellikle akşamları balkonda penceresinde, bulunduğu araçlarda ses çıkartmaya, savaşa, zulme karşı ses verme eylemlerine davet ediyoruz. Her akşam saat 19.00'da bulunduğunuz her yerde zulme karşı barış sesini çıkarınız. Büyük bir barış sesi çıkarsa Ankara bu sese kulak tıkamayacaktır. Her akşam giderek büyümeli, güçlenmeli bu ses, her yerde barış sesinin ne kadar güçlü olduğunu özellikle savaş politikasını bize dayatanlar duyacağı şekilde görkemli olmalı herkes katılmalı her ev katılmalı her araba katılmalı. Her akşam saat 19'da İstanbul'dan Avrupa'ya kadar Hakkâri'den Karsa kadar nerede halkımız ben de barış istiyorum ben de bu savaşın durmasını istiyorum ve ben de bu zulme karşı sessiz kalmıyorum diyorsa ses çıkarmalıdır. Artık zulme karşı ses vermenin yoğun bir şekilde toplumsal bir barış tepkisine dönülmenin zamanı geldi geçti. Biz bütün kurumlarımızı, sivil toplum örgütlerini, bu, 'Barışa güç ver, ses ver ve zulme karşı ses ver' eylemine karşı en güçlü şekilde katılmaya davet ediyoruz. Halkımız bu çağrılarımızı dikkate almalı, önemsemelidir, bunu bir basit çağrı olarak görmemelidir." dedi.
"KÜRT SORUNU CİZRE'DEKİ BARİKAT, HENDEK SORUNU DEĞİLDİR"
Hükümet politikasının başarı getirmediğini başından beri söylediklerini belirten Demirtaş, "Hükumet bir yenilgi siyaseti üretmiştir. AKP bunu adım adım sahneye götürüyor. Artık şu saatten sonra yapacakları her şey sadece bu AKP siyasetinin yenilgisini, hezimetini büyütecektir. Atacakları bu yönde her adım daha büyük, daha ağır faturalar ortaya çıkmasına yol açacaktır. Kürt sorunu Cizre'deki barikat, hendek sorunu değildir. Bu Kürt sorunu Sur'daki barikat, hendek sorunu değildir. Bu barikatları, hendekleri kapatınca Kürtler özgürleşmiş mi olacak, ana dillerini rahatlıkla kullanacak yönetime katılmış mı olacaklar. Kürtlerin kültürel sorunlarını Kürt halkının tarihsel sorunlarını ekonomik sorunlarını bitirmiş mi olacaksınız. Neyi çözmüş olacaksınız. Bütün bunları bir kenara bırakılmış bir güvenlik konsepti anlayışıyla tam bir halkın tamamını hedef alan, bir halkın tümünü düşman gören kirli ve çirkin bir propaganda anlayışı ile kirli bir savaş yürütülüyor. Ve Başbakan, Genelkurmay'a vermiş olduğu sözün gereği olarak, hiç bir sivil katliamı kabul etmiyor. Üstünü örtün, çünkü Genelkurmay Başkanı'na bu söz verildi. Siz vurun, ölecek sivillerle ilgili biz üstünü örteriz. Sorumluluğunu biz üstleniriz. Cizre'de, Sur'da her yerde bunun gereği yapılıyor. AKP hükümeti bizi politikalarını desteklememekle suçluyor. Başbakan'a hatırlatırım; şu savaş konseptiyle ilgili AKP ile aramızda bir anlaşma mı vardı, biz buna aykırı davranıyoruz. Ne zaman biz sizin savaş politikanıza destek verdik de bugünkü muhalefetimiz de eleştirilerimiz sizi şaşırtıyor. Biz sadece çözüm surecinde destek verdik. Müzakere masasına destek verdik. Bunun dışında sizin yürüttüğünüz şu anki hiç bir kirli operasyonu, hiç bir askeri ve polis operasyonunu hiç desteklemedik." şeklinde konuştu.
"AKP BATAKLIĞA SAPLANDI"
AK Parti'yi, başından beri, yanlış yaptıkları konusunda uyardıklarına dikkat çeken Demirtaş, şöyle konuştu: "Hayır, başından beri yanlış yaptığınızı söylüyoruz. Bir bataklığın ortasına adım adım ilerliyorsunuz. Öyle bir noktaya gelmiş durumdasınız ki artık geri dönüşü de yok. Artık bataklığa saplandınız, sizin açınızdan da çıkışı yok. Tek çıkış yolu, çıkıp, 'Biz hata yaptık, bu kadar büyük bir güvenlik konsepti, savaş konseptisiyle tankla topla bu şehirlere girmeyecektik, biz yanlış yaptık, şimdi düzeltmek istiyoruz ve yeni bir barış süreci, sağlıklı bir müzakere süreci, birbirine güvenen, medeni cesaretle birbirine destek olan yeni bir barış süreci başlatmak istiyoruz' derseniz, bu bataklıktan çıkabilirsiniz. Aksi takdirde yarın öbür gün başka ilçelerde benzer durumlar çıkar ise yarın bir gün bu tür çatışmalar daha da yaygınlaşırsa Başbakan bunun hesabını nasıl verecek. Her yeri temizledik, büyük bir zafer elde ettik diyen Davutoğlu, bu böyle değilse istifa edecek misiniz? Bütün bu savaş konseptini başlatan sizsiniz. Yarın bir gün durumun sizin anlattığınız gibi olmadığı ortaya çıkınca halka hesap verecek misiniz? Biz yanlış yaptık, halkı yanlış bilgilendirdik, medyamız aracılığıyla halka gaz verdik. Yalan bilgi verdik, yanlış bilgi verdik ve sizi aldattık. Ey Türkiye toplumu, biz yanlış yaptık, bu nedenle siyasi faturası neyse biz ödemeye hazırız diye bilecek misiniz? Bakın bir aylardır uyarıyoruz, yanlış yapıyorsunuz ve bu yanlış İstanbul'a da Edirne'ye de Hakkari'ye de büyük fatura olarak geri döner. İnsani vicdani ahlaki hukuki ekonomi topluma büyük bir fatura çıkacaktır. "
"HÜKÜMET BU OYUNUN BİR PARÇASIDIR"
Günlerdir Cizre'de yaşanan insani dramın, yanlış politika sonucundan kaynaklandığını kaydeden Demirtaş, şöyle devam etti: "Biz halen o binada ne olduğunu bilmiyoruz bilemiyoruz. Öğrenme şansımız olmadı. 5 gündür 6 gündür iletişimimiz kopuk, ondan önceki durum neydi, arkadaşlarımız oradan telefonla bilgi alabiliyordu, siviller vardı. Sesleri ise kayıtlı ve şimdi Cizre'yi temizledik yüzde 99 operasyon bitti. Bir iki gün içinde de yasak kalkacak diyen İçişleri bakanına rağmen ambulans halen tank top atışıyla maalesef binaya ulaşılamıyor. Ve bunun geneldeki güçler bir mizan sel olarak sokağa çıkma yasağı kalkmasın diye o binada ne olup bittiği öğrenilmesin diye özellikle yapıyorlar. Hükumette bunun bir parçasıdır. O nedenle herkes bilmelidir ki bütün bu girişimlerimiz bütün çabalarımız samimiyetle bütün insani dramları çözme gayretlerimiz, bu mizansen senaryolarını her zaman boşa çıkartıyor. Ve halkımız her yerde dün de belirtmiştim, artık duyarlılığını en üst seviyeye çıkarmalıdır. Hiç kimse sessiz kalmamalıdır. Bütün olup bitenler hükumetin yaptığı hataların Türkiye'ye çok ağır faturalar ağır bedeller ödeteceğini gösteriyor. "
"HAVUZ MEDYASI YALAN HABRLERİ İLE TOPLUMU ZEHİRLİYOR"
Hükümet yanlısı olarak bilinen 'Hauz' medyasının kirli ve yalan haberlerine tepki gösteren Demirtaş, "Okuduğunuz gazeteler, dinlediğiniz havuz medyasının televizyonları yalan yazıyor, yalan konuşuyor. Bütün bu yalanlar toplumu adeta kamplaşma ve kutuplaşma zehiriyle teslim alıyor. Yarın bir gün barış süreci başlatmak isteyenler, zehirledikleri bu Türkiye toplumunu yeniden nasıl barışa inandıracaklar. Çünkü her gün televizyonlarda, gazetelerde muazzam bir dezenformasyon, kirli bilgi, yalan bilgi var. Şurda Sırp nişancı var, burada bilmem Amerikalılar var İsrailliler savaşıyorlarmış, bu bir haçlı savaşıymış, kusura bakmasınlar, bu düpedüz AKP devletinin Kürt halkına açtığı bir savaştır. Bu bilgi dışında her şey yalandır. Şimdi bu Türkiye toplumunu o yalanlara inandırdıktan sonra yarın öbür gün nasıl barış olacak. kimi kiminle nasıl barıştıracaksınız. Nasıl barış süreci müzakere sürecinden söz edeceksiniz. Hükumet kendi eliyle bu günlerde zehirlediği toplumu yarın öbür gün yeniden barış arayışı başladığında efendim toplumun hassasiyetleri var. Efendim Türk toplumunun kaygıları var. Bu defa kendi yarattığı kirlilik üzerinden kendi yarattığı sahte bir hassasiyet üzerinden yeniden süreci teslim almaya dönük bir toplumsal bir algıya dönüşülüyor. İşte bu günlerde olup bitenleri iyi takip etmemiz gerekir. Bu günlerdeki havuz medyasının hükumet medyasının kirli bilgileri toplumu zehirliyor ve en çok da bu nedenle barış süreci başarılı olamıyor ve başlayamıyor. Biz bir kez daha buradan çağrımızı tekrarlıyoruz, yasaklar, ablukalar derhal kaldırılmalıdır. Cizre'de, Sur'da hiç bir gerekçesi yoktur. Bu zulmün artık kabul edilebilir bir tarafı yoktur. Bir ambulansı bir sokağa sokamadığınız sürece hükumet, hükumet olmaktan çıkmıştır. Orayı kontrol edemiyorsa, oraya hüküm edemiyorsa, oradaki kendi birimlerine emir vermekte, talimat vermekte zorlanan bir hükmetse, hükumet olmaktan çıkmışsın artık. Bakan olarak oradaki birimi kontrol edemiyorsan, bakanlık koltuğuna oturman son derece gereksizdir. Başbakan olarak çıkıp meydanlarda nutuk atmak son derece acizliktir. Demek ki sizin isminiz hükumet falan değildir, muhalefetten daha yetkisiz etkisiz bir kurumda, saray politikalarına teslim olmuş, sarayın kendi özel Gladyosuna teslim olmuş, çaresiz bir şekilde çırpınan bir siyaset takımısınız. Öyle görünüyor. Bu saatten sonra o binaya girilir mi girilmez mi? Sağlık birimlerinin girilmesine izin verilir mi bilemiyoruz. Fakat bu tam bir utanç tablosudur. Halen 2016 yılında Türkiye'de hala 200 metre uzaklıkta bir binaya, üstelik 60 gündür sokağa çıkma yasağının olduğu bir binaya ambulans girecek mi girmeyecek mi tartışmaları, mücadelesi yapılıyor. Bu utanç AKP'ye aittir, Başbakan'a aittir, bu utanç tablosunu topluma mal etmeye izin vermeyeceğiz." diye konuştu.
CİHAN