ANTALYA (CİHAN)- CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Kabataş'ta yaşandığı iddia edilen olayın gerçek olmadığının ortaya çıkmasına rağmen iktidarın ve yandaşlarının hala sahip çıkmasını, suç üstü yakalanan birinin yaptığını sonuna kadar inkar etmesine benzeterek, "Bitmiş artık, ortada. Bunun savunulur bir yanı mı kalmış." dedi.
Deniz Baykal, memleketi Antalya'da gazetecilerle bir araya geldi. Kent merkezindeki Atatürk Parkı içinde yer alan bir işletmede gazetecilerle kahvaltı yapan Deniz Baykal, ülke ve kent gündemine ilişkin konuştu. Kahvaltının ardından yapılan sohbet sırasında bir gazetecinin sorusu üzerine, Kabataş olayının yalan olduğunun ortada olmasına rağmen iktidarın hala sahip çıkmasını, yandaş kalemlerin ortak başlıkla köşe yazmasını 'suç üstü yakalanan birinin yaptığını sonuna kadar inkar etmesine' benzeten Baykal, "Kıpırdayacak hali yok, 'Bir sor bakalım niye oldu?' bilmem ne, vardır ya. Burada da o. Bitmiş artık, ortada. Bunun savunulur bir yanı mı kalmış." dedi. Baykal olayın vardığı vahim noktayı şu sözlerle değerlendirdi: Buna bel bağlamış siyasetin böyle etkin noktada olması vahim olan bu. Bunu yöntem diye seçen, bu yalana, iftiraya, doğru olmadığı kanıtlandığı halde onu takip etmekten yarar uman, medet uman bir siyaset anlayışının, (marjinal, amatör, vardır böyle fraksiyonlarda bir sürü laflar) ülke yönetiyorsunuz orada bu anlayış. Bu vahim bir olay. Şaka yapacağımız bir şey değil."
ERDOĞAN'LA GİZLİ GÖRÜŞMESİNİ ANLATTI: 1 MART TEZKERESİNİ GÖRÜŞTÜK
Deniz Baykal, sohbet sırasında 2003 Şubat'ın son haftası o dönem siyasi yasaklı olan Tayyip Erdoğan'la baş başa yaptıkları gizli görüşmeye de değindi. Boğaz'da buluştuklarını ve lüfer yediklerini anlatan Baykal, ancak orada Erdoğan'ın milletvekilliği ve başbakanlığının önünü açması karşılığında cumhurbaşkanı olma vaadi aldığı yönündeki iddiayı yalanlayarak, "Bu da bir başka şehir efsanesidir." dedi. Zülfü Livaneli'nin yazmasıyla birlikte gündeme gelen görüşmenin Tayyip Erdoğan'ın talebi üzerine gerçekleştiğini ifade eden Baykal, görüşmenin içeriğinin 1 Mart tezkeresiyle ilgili olduğunu açıkladı. Görüşmede, Tayyip Erdoğan'ın hukuku, milletvekilliği, başkanlığı konusunda tek bir kelimenin bile konuşulmadığını dile getiren Baykal, görüşmenin içeriğiyle ilgili şunları söyledi: "Orada gelmekte olan 1 Mart tezkeresi konuşuldu. 1 Mart'ta bir hafta var. Kampanyayı açmışım, büyük bir mücadele veriyoruz. Onu anlatıyoruz. Bu da, 'Bu 1 Mart işi ne olur? Bu kararı alırsak ABD ne ölçüde rahatsız olur? Bu rahatsızlık bize ne gibi olumsuzluklar yaşatır? Ne yapabiliriz? Bir dayanışma içine girebilir miyiz?' 1 Mart dışında hiçbir şey konuşulmadı. Kıbrıs konuşuldu bir miktar. Benimle ilgili bir pazarlık baştan aşağı yalan, dolandır. O konuda ben hiçbir doğrudan, dolaylı Tayyip beyle, AKP'yle ya da onlar adına birisiyle temas dahi kurmadım. Bırakın müzakereyi, temas dahi kurmadım. Tamamen kendi analizim, değerlendirmem sonucu o konuda o kararı aldım. Partim de çok mutlu olmadı. Böyle bir karar aldığım için ama kararlılıkla ben bunu götürdüm. Pazarlık, işbirliği söz konusu değildir."
Siyasi yasağına rağmen YSK'nın genel başkan olabileceğini söylediği, mitingler düzenleyen, partisinin milletvekili listesini hazırlayan ve partisi seçimlerde en yüksek oyu alan Tayyip Erdoğan'ın içinde bulunduğu durumu sürdürülebilir bulmadığı için bu tavrı sergilediğini kaydeden Baykal, "Öcalan Meclis'e girecek mi girmeyecek mi onu tartışıyorsunuz şimdi, orada burada. Yanlış mı yapmışız arkadaşlar? O gün hiçbir pazarlık yapmadan, hiçbir temas kurmadan, tamamen kendi siyasi analizim sonucunda bu işi halledeceğiz diye yola çıkmakla hata mı etmişim?" diye sordu.
"MİT, PARTİ SİYASETİNİN BİR İSTİHBARAT ÖRGÜTÜNE DÖNÜŞTÜRÜLMEMELİ"
Bir başka soru üzerine milletvekili adaylığı için istifa eden Hakan Fidan'ın talebinden vazgeçip yeniden MİT'in başına geçmesini 1935 yılında yaşanan bir olayla izaha çalışılmasını ve o dönemin MİT Müsteşarı'nın milletvekili olmasıyla tevil edilmesini eleştiren Deniz Baykal, savunulan örneğin valilerin bile parti başkanı kabul edildiği tek parti döneminde yaşandığına işaret ederek, "Bu bizim örnek alacağımız bir olay mı? 1940'ları konuşuyoruz. 21. yüzyıla geçtik. Olacak iş değil." dedi.
MİT mensuplarının cumhurbaşkanlarının ya da başbakanların değil devletin kara kutusu olması gerektiğini vurgulayan Baykal, "Orada bulunan insanlar çok özel insanlar. Günlük sıcak siyasetin bir parçası kesin olmazlar." diye konuştu. Baykal, adında milli ifadesi yer alan teşkilatı parti siyasetinin bir istihbarat teşkilatı haline dönüştürmenin yanlış olduğunun da altını çizdi. Bu yönde kaygılar ve şikayetler olduğuna değinen Baykal, Hakan Fidan'ın milletvekili olmak için bir irade sergilemesine karşın geri adım atmasının Cumhurbaşkanı-Başbakan ilişkisi açısından görmezden gelinemeyecek boyutları olduğunu da ifade etti.
"SİYASET YALAN HABERLERLE ŞEKİLLENDİ"
CHP'nin kapatılacağı iddiaları hakkında da konuşan Baykal şunları söyledi: "Bizim siyasetimiz ne yazık ki bir takım yalan dolan haberler etrafında şekillendi. Yalnız bu insanların kişisel meraklarından ya da yanlışlarından kaynaklanan bir iş değil. Bu fabrika ediliyor, imal ediliyor, üretiliyor bilinçli olarak. Bu çok sağlıksız bir şey. Türkiye siyasetinde uzunca bir süreden beri belli senaryolar, kurgular, gerçeklikten kopuk iddialar sistematik bir şekilde, kolektif olarak, kampanya halinde sürülüyor. Sonra oradan şeyler çıkıyor."
CHP'nin kapatılmak istenmesini, İş Bankası'yla ilgili iddiaları, Bank Asya'nın maruz kaldığı hukuksuz baskının gündem değiştirmeye yönelik olduğunu savunan Baykal, "Belli bir düşman tarif ediyor. O düşman bazen darbeciler diye nitelenen birileri oluyor, arkasından şimdi paralel. Daha önce komünistlerdi, falan filan. Artık Türk siyaseti olgunlaşmalı, erginleşmeli ve bunlara gerekli hak ettikleri tepkiyi göstermeli." şeklinde konuştu.
"KENDİ GERÇEĞİMLE YÜZLEŞMEK İSTİYORUM"
"Önseçime girerek kendi gerçeğimle yüzleşmek istiyorum." diyen Deniz Baykal, ön seçimin yeni bir deneyim olduğunu ve partisinin bu önseçimle daha başarılı olacağına inandığını söyledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisine Antalya 1. sıradan kontenjan adaylığı teklif ettiğini belirten Baykal, bunu reddederek ön seçime girmek istediğini belirterek özetle şunları söyledi: "İçeme sindiremiyorum: Başka şartlarda alacağımız oylardan daha farklı oy alacağımızı düşünüyorum. Ön seçim oy oranın artırır. Ön seçimin parti için yararlı olduğu kanaatindeyim. Taban ağırlığını hissettirdi. Herkes haddini bilmeye başladı. Adaylar da partiye öncelik veren çalışmalar yapıyor." Baykal, ayrıca "Antalya'da bir liste yapacak mısınız?" sorusuna "Hayır. Öyle bir şey yok." cevabını verdi.
CİHAN