Badische Zeitung'daki yorumda Deniz Yücel hakkında verilen kararın, muhalefet için karanlık bir geleceğin habercisi olduğu savunuluyor.
"Erdoğan, yıllarca gazetecileri 'ajan terörist' olarak olarak karaladı. Mahkemenin bağımsız ve adil hüküm verebilmesi de pek olası değildi. Hakimler, (aksi takdirde) Cumhurbaşkanını utandırmış olurdu ve bu da onların iyiliği açısından pek yararlı olmazdı. (…) Bu dayanaksız mahkumiyet hükmü, Türkiye’de demokratik muhalefet için acı bir uyarı niteliğinde: Ülkede baskı giderek artıyor."
Geçen yıl, Deniz Yücel'in başvurusunu değerlendiren Anayasa Mahkemesi (AYM), Yücel’in tutukluluğuyla Anayasa’nın üç ayrı maddesinin ihlal edildiğine karar vermişti. Reutlinger General-Anzeiger’daki yorumda, İstanbul’dan gelen hapis kararının, AYM’nin bu hükmüyle çeliştiğine dikkat çekiliyor:
"İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi, esasında Anayasa Mahkemesi’ne karşı bir karar almış oldu ve Die Welt muhabiri Deniz Yücel’i PKK propagandasından mahkum etti. Anayasa Mahkemesi, bir yıl önce tutukluluğunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının yanı sıra, ifade ve basın özgürlüğünü de ihlal ettiğine karar vermişti. Tutukluluğu hukuka aykırıydı. Bütün bunların kafkaesk sonuçları var. Yücel bu davada İstanbul’da değildi, zira -burada iş daha da tuhaflaşıyor- Türkiye’yi bir yıl önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla derhal terk etmek zorunda kalmıştı."
Gazeteci Deniz Yücel'in bir dönem İstanbul muhabirliğini yaptığı Die Welt gazetesi ise mahkeme kararını "skandal" olarak nitelendiriyor:
"İstanbul'da verilen karar bir skandal ama bu bekleniyordu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetimindeki hükümet geçtiğimiz yıllarda basın özgürlüğünü adım adım yok etti. Özgür basının sindirilmesinin ardından kentsel medeniyet alanlarının liberal ruhu da giderek soluklaştı. Türkiye'de bugün onlarca meslektaşımız uydurma bahanelerle cezaevlerinde tutuluyor. Deniz Yücel'in demir parmaklıklar ardına gönderildiği dönemde son birkaç cesur yabancı muhabir ya ülkeden çıkarılmış ya da korku içinde otosansür yönelmek zorunda bırakılmıştı."
Allgemeine Zeitung ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı gelebilen Türkiye'deki kesimlerin yurt dışından desteklenmesi gerektiğini ifade ediyor:
"Erdoğan ile boy ölçüşmeye kalkanların sadece Deniz Yücel, onun ailesi, işvereni ve destekçileri olduğu düşünülmemeli. Cumhurbaşkanı'nın yavaş yavaş yolun sonuna geliyor olmasında, haksızlığa haksızlık diyebilen herkesin payı var. Bunların çoğu, ister gazeteci, ister avukat, ister siyasetçi ya da halktan birileri olsun; bunu büyük bir risk alarak Türkiye içinden yapıyor. Dışarıdan bu insanları desteklemek bu açıdan çok önemli. Deniz Yücel bunu yapıyor. Kaleme aldığı metinler, tutukluluğu ve hakkında görülen dava fikir ve basın özgürlüğü adına yol gösterici bir ışıktır."