Denizde yasak tartışması


Denizlerde 15 Nisan 2015 tarihinde başlayan genel av yasağı sonrası balıkçılar ile akademisyenler görüş farklıları ile karşı karşıya geldi. İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'nden Prof. Dr. Saadet Karakulak balıkçılıkta yasakların, türleri korumak için gerekli olduğunu ve çok sayıda ülkenin bu yasakları uyguladığını belirtti. Balıkçılar ise yasaklar yüzünden deniz balıkçılarının önünün kesildiğini, avlanılmadığı halde nesli tükenen türlerin bile sorumlusu olarak balıkçıların gösterildiğini söyledi.

İstanbul Deniz Ticaret Odası'nda bir araya gelen balıkçılar ile denizcilik konusunda uzman akademisyenler sektörün sorunlarını, balıkçılığın geleceğini masaya yatırdı. Sektör temsilcileri av yasağının başlamasıyla yaşadıkları sorunları dile getirirken, yasakların belirlenmesinde akademisyenlerin etkili olduğunu, deniz balığı avlayanlar ile çiftlik balıkçılığı yapanların rekabet edemez hale geldiğini savundu. Yasaklarla deniz balıkçısının önünün kesildiğini belirten balıkçılar, azalan balık stokları ve türleri konusunda balıkçıların suçlanmaması gerektiğini belirterek "Kıyılarda yaşayan ve halkın yemediği, tüketimi olmayan balıklar hiç tutulmadığı halde yok oldu, bunlarla ilgili yine balıkçılar sorumlu tutuldu. Sürekli balıkçıların avladığı miktar gözüyle bakıldı, hiç çevre gözüyle de konuya yaklaşıldı mı?" diye sordu.

Balıkçılık konusundaki çalışmaları ile tanınan İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'nden Prof. Dr. Saadet Karakulak balıkçıların sorularına cevap vererek alınması gereken önlemleri anlattı. Ekosistemin bozulduğunu, balık türlerinin ciddi şekilde azaldığını belirterek "Siz de farkındasınız aslın, eskisi gibi bir balıkçılık yapamadığınızın farkındasınız. Özellikle Karadeniz'de ekosistem çok bozuldu. Bunu nerden anlıyoruz? Yaşayan büyük boy türler artık kayboluyor. Orkinos kayboldu, deniz fokları yaşıyordu. Karadeniz'de bunlar kayboldu. Hamsinin de bozulduğunu görüyorsunuz." dedi.

Av yasaklarını AB ülkelerinin de uyguladığını, ancak kota uygularken ülkelerin balıkçı filoları ile toplam av miktarlarına bakmak gerektiğini anlatan Karakulak, "Denizdeki derinlik anlamında av yasağında AB 50 metre, Yunanistan 30 metre olarak uyguluyor. Diğer ülkeler de aynı şekilde uyguluyor. Ancak diğer ülkelerinin balıkçı filolarına bakmak gerekiyor. Mesela Yunanistan'ın gırgır balıkçılığı bizim gibi gelişmiş değil. Daha çok trol avcılığı yapıyor. Bulgaristan'ın, Romanya'nın ne kadar gırgır balıkçılığı var? Siz onları onları gözardı ediyorsunuz. Çinekop için evet biz yasak getireceğiz çünkü Akdeniz havzasında en fazla biz tutuyoruz. Diğer ülkelerin avcılık miktarları bin tonu, 2 bin tonu geçmiyor. Onun için kota konulmuyor. " şeklinde konuştu.

'KENDİNİZ YAPIYORSUNUZ'

Balıkçıların av sırasında küçük balığı büyük balıktan ayırmak için teknik cihazları bulunduğunu ve bu konuda mazeret imkanı olmadığını anlatan Karakulak, "Hepinizde simrad cihazları var. Balıkların boy frekanslarını görüyorsunuz. Az çok tahmin ediyorsunuz. Yasalara uymak için son zamanlarda yaptığınız elek sistemleri var, ama bu sistem de doğru değil. Aslında çinekop için sorun yoktu. 90'lı yıllarda. O dönem boy olarak 18 santim uygulanıyordu. Hep hatalar yüzünden bu duruma düşüyorsunuz. Daha sonra 16 santim diyerek teklif ettiniz, o da kurtarmadı 14 santim istediniz. Ondan sonra stoklar da ciddi şekilde azaldığı için 20 santim geldi. Yasakları kendi kazancınız için değiştirdiğiniz için şu an sıkıntıyı siz yaşıyorsunuz. Bizi eleştiriyorsunuz ama kuyuyu kazan sizlersiniz." ifadesini kullandı.

Karakulak dikkat çeken bir tespiti de Yunanistan'ın karasularındaki Türk balıkçısının hakları ile ilgili oldu. Türkiye'nin Yunanistan karasularında balıkçılık hakkı bulunduğunu belirten Karakulak, "Biz hakkımızı maalesef savunmamışız. Ekonomik zonun belirlenmesinde Dışişleri Bakanlığı, balıkçılara sormadan ekonomik zonu belirlemişler. 200 milin dışına biz çıkamıyoruz. Ama balıkçılık hakkımız var, bu hakkı kaybettik. Ama biliyorsunuz orkinos avcılığında Kore'nin, Japonya'nın Akdeniz'de orkinos kotası vardı. Neden? Çünkü geçmişe yönelik avcılık yaptıkları için kotaları vardı. Bunları iyi değerlendirmeniz gerekiyor. " dedi.

Deniz Ticaret Odası kurucularından Tuncay Şeker ise balıkçıların sorunlarının endirekt etkileri ile bütün Türkiye'yi ilgilendirdiğini belirterek sorunun çözümü için Türkiye Cumhuriyeti Denizcilik ve Balıkçılık Bakanlığı'nın kurulması gerektiğini savundu.

CİHAN
<< Önceki Haber Denizde yasak tartışması Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER