Esra Combak
Yoğun bir iş gününün ardından toplu taşıma aracına bindiğinizde, etrafınızda hissettiğiniz ter kokusu oldukça rahatsız edicidir. Sıcak bir yaz gününde ya da heyecan verici bir spor aktivitesinin ardından, terlemenin doğal ama bazen rahatsız edici bir sonucu olan bu kokuyla hepimiz başa çıkmak zorunda kalabiliyoruz. Bu yüzden sıkıntıya girip söyleniyoruz. Hatta çok önemli bir nimet olduğunu unutabiliyoruz. Biz uyurken bile çalışmaya devam eden terleme mekanizması ömür boyu süren biyolojik bir durumdur.
Terlemenin Önemi
Vücudumuzdaki fonksiyonların sağlıklı bir şekilde gerçekleşebilmesi ve hayatın devamlılığı için vücudumuzun sıcaklığının belli bir derecede sabit tutulması gerekir. Bedenimizin doğal kliması olarak yaratılmış ter bezleri sayesinde vücut ısısı 37 derecede sabit tutularak hararet önlenir.
Terlemedeki bir diğer hikmet vücudumuzun su, tuz ve mineral dengesinin sağlanmasıdır. Deri yüzeyinden buharlaşarak sağlanan bu denge ile cildimizin aşırı kuruması önlenir, karaciğerle birlikte böbreklerimizin yükü hafifler. Üre, ürik asit, tuz ve diğer zararlı maddelerin atılmasını sağlayarak bu organları desteklemiş olur. Terlemenin başka bir faydası da, bakteri önleyici olan antibakteriyel dermisidin denilen bir protein zinciri içermesidir. Antibiyotik özelliği olan bu zincir, deride bakterilerin hakimiyetine engel olma ve enfeksiyonlarla mücadele için yaratılmıştır. Ter içeriğindeki 373 uçucu bileşik, kişiye özgü oranlardadır ve parmak izi gibi benzersizdir. Yani sağlığımız, duygularımız, temizlik alışkanlıklarımız ve beslenme şeklimizle değişen terimiz kişiye özeldir.
Ter ve Koku
Koltuk altları, vücudun diğer bölgelerine göre daha fazla ter bezi bulundurur. Bu nedenle, insanlar genellikle koltuk altı terinin giysilerinin görünüşünü etkilemesinden endişe ederler ve terlemeyi azaltmak isterler. Terin kendisi kötü kokmaz; ancak beden temizliği yeterli değilse vücut kokusunu olumsuz etkileyebilir. Koltuk altındaki nem ve sıcaklık, bakteriler için ideal bir ortam oluşturur. Özellikle koltuk altı bezlerinden gelen ter, bakterilerin parçalanması için gerekli olan proteini yüksek oranda içerir. Bakteriler bu proteini parçalamaya başladığında ise kötü koku yayılmaya başlar.
Deodorantlar ve ter önleyiciler genellikle bu yüzden tercih edilir. Ancak bazen içerdikleri paraben, alüminyum veya triklosan gibi kimyasalların yan etkileri olabilir. Kanserojen, Alzheimer, hormonal ve alerjik etkilerin bazıları kanıtlanmıştır ve devam eden çalışmalar vardır.
Ter Kokusu ve Önleyiciler
Ter, kokusu veya görüntüsünden dolayı zaman zaman bizi zor durumda bırakabiliyor. Bu durumlar için geliştirilmiş ürünlerden ter önleyiciler (antiperspirant; roll on veya krem) ve deodorantlar vücut kokusunu azaltmak için farklı şekillerde çalışırlar. Ter önleyiciler, teri azaltarak, deodorantlar ise cildin asitliğini artırarak etki ederler.
Deodorantlar, terlemeyi önlemezler; ancak koltuk altındaki kötü kokuyu ortadan kaldırmak için kullanılırlar. Genellikle alkol bazlı olan deodorantlar, uygulandıklarında cildi asidik hale getirirler ve bu, bakteriler için daha az çekici bir ortam oluşturur. Ayrıca, deodorantlar sıkça kokuyu maskelemek için parfüm içerirler.
Antiperspirantlar,genellikle alüminyum bazlı olarak ter kanallarını bloke ederek çalışır ve bu sayede cildin yüzeyine ulaşan ter miktarını azaltır. Cilde uygulandıklarında ve ter ile temas ettiklerinde, alüminyum tuzları çökelir ve ter bezlerinin üzerinde bir tıkaç oluşturur. Böylece, ter bezi ter üretmeye devam etse de ter cildin yüzeyine ulaşamaz.
İçerdikleri Bazı Kimyasallar ve Etkileri
Parabenler, kozmetik ürünlerde yaygın olarak kullanılan koruyuculardır ve deodorantlarda da sıklıkla bulunurlar. Parabenler, ciltte tahrişe ve alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Ayrıca, hormonları taklit edebilen kimyasal yapıları nedeniyle, vücutta östrojen benzeri etkiler gösterebilirler. Bu durum, meme kanseri gibi hormonla ilgili bazı sağlık sorunlarına katkıda bulunma potansiyeline sahiptir. Bu nedenle, paraben içermeyen ürünleri tercih etmek gerekir.
Alüminyum; terlemeyi önlemede etkili olsalar da, sağlık üzerindeki potansiyel etkileri nedeniyle tartışmalı bir elementtir. Alüminyum, ter bezlerini geçici olarak tıkayarak terlemeyi azaltır, ancak bu işlemin uzun vadeli sonuçları hakkında belirsizlikler bulunur.
İlginç bir şekilde, yapılan bazı araştırmalar, alüminyumun cilt tarafından emilerek vücuda girebileceğini ve bu durumun beyin dokusunda alüminyum birikintilerine yol açabileceğini öne sürer. Bu bulgu, özellikle Alzheimer hastalığı olan bireylerin beyinlerinde alüminyum birikintilerinin tespit edilmesiyle dikkat çekmiştir. Ancak, bu birikintilerin hastalığın nedeni mi yoksa sonucu mu olduğu konusu net değildir.
Triklosan; Deodorantlar ve ter önleyiciler, bakteri artışını önlemek veya azaltmak için yapışkanlığa yardımcı bileşen, triklosanı içerebilir. Hormon sisteminin bozulmasına neden olabilen bu maddeden dolayı, üreme, sinir, gelişim ve bağışıklık sistemi etkilenebilir.
Kontrollü alacağınız ürünlerin yanı sıra kendiniz de doğal parfüm içerikli koltuk altı karışımı yapabilirsiniz. Bir öneri olarak; teri ve kokuyu emen karbonatla, anti bakteriyel özelliği olan Hindistan cevizi yağını küçük cam kavanozda, birkaç damla esansiyel yağla birlikte hazırlayabilirsiniz. Ölçüler önemli değil, önemli olan karbonatın yağa iyice doymasıdır. Bunun için biraz nişasta da ekleyebilirsiniz. Evde hazırlanabilir alternatif çözümleri araştırarak uygulamak, hem daha sağlıklı hem de daha ekonomik olacaktır.
Yazıyı dinlemek isterseniz:
https://youtu.be/IFZ8pdGbR1g
https://spotifyanchor-web.app.link/e/IYPQbTYiWKb
[email protected] X:@esrabc