Merkez üssü Gölcük olan deprem, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde meydana geldi. Aynı fay hattının devamı ise batıda İstanbul'dan geçiyor. 1999 depreminde, resmi verilere göre 17 bin 480 kişi yaşamını yitirirken 21 bin 781 kişi yaralandı. 7.4 büyüklüğündeki deprem, 505 kişiyi engelli, 285 bin 211 kişiyi de evsiz bıraktı.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Nusret Suna, geçen 20 yılda depreme önlem almak bir yana alınan tedbirlerde geriye gidildiği görüşünde. DW Türkçe’ye konuşan Suna, deprem sonrası oluşturulan Ulusal Deprem Konseyi'nin lağvedildiğini, konseyin aldığı Deprem Şurası kararlarının da yok sayıldığını hatırlatıyor.
1999'da alarm verildi
1999 depreminden sonra İstanbul'da 30 sene içinde her an deprem olabileceği açıklandı. Beklenen Marmara Depremi'nin olma olasılığı yüzde 62 olarak ilan edildi.
DW Türkçe'ye konuşan Yer Bilimleri Profesörü, Bilim Akademisi Üyesi Naci Görür'e göre olası depremin büyüklüğü 7.4’ün üzerinde olabilir. Görür, ilk başta kırılacağı öngörülen hattın Silivri açıklarından Adalar'a kadar olan kesim olduğunu söylüyor.
Eğer bu hat kırılırsa en az 7.2 büyüklüğünde deprem olacak. Fay hattının Adalar'ın güneyinde olan bölümü kırıldığı takdirde de 7 büyüklüğünde bir deprem bekleniyor. Ancak Naci Görür, bu ihtimali zayıf buluyor. İki hattın bir arada kırılması ise 7.4 veya üzeri bir depreme yol açacak.
Depremin şiddeti ise yeryüzündeki yapıların ve insanların depremi ne kadar hissettikleri şeklinde ifade ediliyor. Görür'e göre fay hattının kuzey ve güneyindeki 10-15 kilometrelik alan olası depremden çok şiddetli etkilenecek. Silivri açıklarından Adalar'a kadar olan kesimi kapsayan bu bölgede şiddet 10 veya üzerinde hissedilebilir.
Denetimsiz binalar
Mühendislik hizmeti almamış, denetim ve gözetimden uzak yapılmış binalar İstanbul için en büyük tehlike olarak görülüyor. Nusret Suna, kentsel dönüşümün en riskli ilçelerden başlamadığı, imar barışının ise denetimsizliği artırdığı görüşünde. Bunun en önemli örneklerinden biri Kartal’da imar barışından yararlanan bir binanın çökmesi. Şubat 2019'da çöken binada 21 kişi can vermişti.
Suna, imar barışı çıktığı sırada dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki'nin sözlerini hatırlatıyor. Özhaseki, Türkiye'de 20 milyon konut olduğunu, bunun yaklaşık yüzde 60'ının ruhsatsız olduğunu söylemişti. Bu binaların deprem güvenlikleri olmadığına işaret eden Suna, imar barışının mal sahibi beyanına göre yapılmasının da problemli olduğu görüşünde. İmar barışına göre mal sahibi 'benim binam depreme güvenlidir' dediğinde yapı kayıt belgesini alabiliyor.
250 bin can kaybı olabilir
İstanbul'da 1 milyon 600 bin civarında bina bulunuyor. Bu binaların sadece yüzde 1'i ağır hasar görse dahi can kaybı ciddi boyutlara çıkıyor. Profesör Naci Görür, tehlikenin boyutlarını şu sözlerle anlatıyor: "Yüzde 1'i 16 bin bina. Her bir bina 4 katlı olsa, bu her katta da diyelim siz 2 tane daire koyun. Her daireye de 4 insan yerleştirin. 500 binlere gelirsiniz. Diyelim ki, insanların hepsi ölmedi. Kalan yüzde 0.5 bile 200-250 bin can kaybına götürür."
Riskli konutların yanı sıra deprem sonrası için alınan önlemler de yeterli değil. TMMOB'a göre 2000'lerin başında 496 olan deprem toplanma alanı sayısı 77'ye indi. İl Afet Acil Durum Müdürlüğü AFAD ise rakamın 2 bin 850 olduğunu açıkladı.
Ancak AFAD'ın toplanma alanı olarak belirttiği alanlar TMMOB'a göre bu niteliği taşımıyor. Sadece ayakta durulabilecek bu alanlar altyapıdan yoksun. Daha önce belirlenen toplanma alanlarının çoğu da yapılaşmaya açılmış.
Suna'nın verdiği bilgiye göre bunlardan bazıları, Akasya, Torun Center, Ant Hill, Star City Outlet Center, eski Zaman Gazetesi'nin binası, Ağaoğlu My City, Meydan AVM, 16/9, Ora AVM, Forum İstanbul, Kiptaş Ünalan gibi AVM'ler ve binalar.
Acil yollar İSPARK oldu
Öte yandan 2002 yılında İl Afet Koordinasyon Kurulu kolluk kuvvetleri, itfaiye ve sağlık araçları için 562 adet acil kaçış yolu tespit etmişti. Ancak acil kaçış yolları uzun zamandır İSPARK olarak kullanılıyor. TMMOB, bu konuda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'yla görüşeceklerini, olumlu tepki alacaklarını düşündüklerini söylüyor.
2002’de ayrıca her mahalleye afet konteynerleri kurulması kararlaştırılmıştı. Deprem sonrası acil ihtiyaçları karşılayacak turuncu renkli bu konteynerlerin de çoğu ortadan kayboldu. Konteynerlerden birini Esentepe mahallesinde bulduk.
Esentepe Mahallesi Muhtarı Muharrem Çınar, çoğu deprem konteynerinin önemsiz görüldüğünü, yağmalandığını, bu nedenle başka yerlere aktarıldığını ifade etti. Konteynerlerin içinde jeneratör, çadır, ilk yardım çantası, battaniye, su, kesici ve delici aletler gibi malzemeler bulunuyor. Muhtar Çınar, 5-6 ayda bir konteyneri içini açıp suyu değiştirdiklerini, bakımını yaptıklarını söylese de konteynerin açılması kilitlerin paslanmasından dolayı 15 dakikayı buluyor. Yağmur sularından dolayı problem yaşadıklarını aktaran Çınar, bizim ziyaretimiz sonrasında önlem alıp kilitleri yağlayıp bantla kapattı.
Molozlar denize mi dökülecek?
Diğer yandan deprem sonrasında ortaya çıkacak büyük bir tehlike daha var: Yıkılan binalardan oluşacak molozlar, inşaat ve fabrika atıkları, evsel atıkların ne olacağı bilinmiyor.
Bu konuda da acil planlama yapılması gerektiğini söyleyen Yer Bilimleri Profesörü Naci Görür, 1999 depreminde bu atıkların denizde atıldığı bilgisini aldıklarını söylüyor. Görür, "Bu atıkları siz binlerce kamyonla senelerce, günlerce taşısanız bitiremezsiniz ve bunları koyacağınız yer de yok. Bunları denize götürseniz, o denizde besin zinciri vasıtasıyla insanlara kanser olarak döner. Fabrikalar ve iş yerlerini düşünürseniz göller, denizler ve toprağın kirlenmesi insanı doğrudan etkileyecektir” uyarısını yapıyor.
Depremlerde can kaybı ve yaralanmaları azaltmak bireysel bilinçlenme ile de mümkün. Arama Kurtarma Derneği AKUT'a göre en önemli önlemlerden biri olan acil durum çantası 72 saat yardım gelmeyeceği varsayılarak hazırlanmalı. Düdük, fener, pilli radyo, çakı, makas, iğne iplik, yedek piller, uyku tulumu, reflektörlü yelek, polar battaniye ve önemli evrakların fotokopilerinin bu çantanın içinde bulunması gerekiyor.
Uzmanlar uyarıyor. Deprem tehdidi karşısında gerekli düzenlemeler bir an önce yapılmalı. Bilinçlendirme kampanyaları hızlandırılmalı. Siyasi çekişmelerden ve ranttan uzak acil önlem çağrısı yapan TMMOB, bakanlıların ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte çalışması gerektiği görüşünde.