VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Adıyamanlı depremzede Erol Gölgeler, “Memleketten ayrılmak çok zor. Kuşu altın kafese koymuşlar, yine de ‘vatanım’ demiş. Bizim vatanımız orası, biz orada doğduk büyüdük. O yüzden çok duyguluyum” dedi. Depremin ardından yakınlarının tavsiyesiyle ailecek İzmir’e gelerek ev tuttuklarını anlatan Gölgeler, “Daha önce hiç İzmir’e gelmemiştim, ilk defa geldim. Kısmet böyleymiş. Keşke gezmeye gelseydik buraya. Ama olmadı” diye konuştu.
Koşullar düzelince Adıyaman’a dönmek istediklerini de kaydeden Gölgeler, “Oradaki durum çok kötü. Adıyaman diye bir şehir kalmadı sayılır. Çok korkunç. Bizim evin durumu şu anda orta hasarlı diyorlar ama oturulacak gibi değil. Tabii ki gitmeyi planlıyoruz ama bu şekilde nereye, nasıl gideceğiz? İnsanlar orada 40-45 gündür devamlı dışarıda çadırlarda. Bir de sel baskını oldu. İnsanlar orada çok zor durumda” dedi.
“Kendi kendimizi avutmaya çalışıyoruz ama ne kadar avutsak da olmuyor”
Gaziantepli Nahırcı ailesiyse Ramazan’ı çocuklarından ayrı geçirdikleri için hüzünlü. Çocuklarının bir süre İzmir’de kaldıktan sonra Gaziantep’e döndüğünü söyleyen Tekin Nahırcı, “Çoluk yok çocuk yok. Bizim için çok zor. Allah kimseye göstermesin bu acıyı” dedi. Eşi İnci Melek Nahırcı da deprem korkusundan kurtulamadıklarını söyleyerek, “Bizim evimiz az hasarlı. Ama şu anda yine var sallanma. Sabah yine oldu zaten. Biz burada biraz daha kalmayı düşünüyoruz. Şimdi daha ben oraya kolay kolay gidemem. Biraz sıkıntılarımız geçmesi lazım” dedi.
Depremde en fazla yıkımın yaşandığı yerlerden biri olan Antakya’dan İzmir’e gelen Murat Uludağ ise “İçim çok vurgun. Evimiz tamamen yıkıldı. Şu anda Allah razı olsun İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden, bizi ağırlıyorlar. Memnunuz ama insan kendi memleketi gibi elbette memnun olamıyor. İnanılmaz bir acı. Kendi kendimizi avutmaya çalışıyoruz ama ne kadar avutsak da olmuyor” şeklinde konuştu. Uludağ ailesiyle İzmir’e yerleşmeyi planlandıklarını da belirterek, “Burada kalmayı düşünüyoruz ama ileriki zamanlarda ne olur, hayat şartları bizi nereye götürür, bilemem” dedi.
“İnsanın yemek yiyesi gelmiyor"
Malatyalı öğretmen Erkan Uçar da orucunu evinden ve sevdiklerinden uzakta açan diğer bir depremzedeydi. Uçar, “İnsan hüzünleniyor. Şu anda oraları düşünüyorum. Oralarda gerçekte durum çok vahim. İnsanın yemek yiyesi gelmiyor ama hayatta kalmak için de yemek gerekiyor. Yani anlatılacak gibi değil. Cümlelerin, kelimelerin gücü yetmez. Durum çok kötü” ifadelerini kullandı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait misafirhanede konakladığını söyleyen Uçar, “İlk geldiğimde çok kötü durumdaydım. Burada bizimle ilgilenenler bizi çok iyi rahatlattılar. Bunlar da geçecek, inşallah daha güzel şeyler olacak” dedi.
Kahramanmaraşlı ev kadını Saadet Tıraş’ınsa memleketi gözünde tütüyor. Büyükşehir Belediyesi misafirhanesinde kalan Tıraş, “Sağ olsunlar, Allah razı olsun. Bizi burada kabul ettiler, kucakladılar. Çok rahatız. Ama memleketimizden ayrıldığımız için, memleket o halde olduğu için çok hüzünlüyüz. Benim evim arızalı ama yıkılan yerler çok oldu. (Kahraman)Maraş kalmadı, Güzelim Maraş bitti. Ben dönmek istiyorum da çocuklar göndermiyor beni. Gözümüz arkada kalır diyorlar. Ama yine de gideceğim ben” diye konuştu.
Büyükşehir Belediyesi Ramazan ayı boyunca deprem bölgesiyle dayanışmada
İzmir Büyükşehir Belediyesi Konak Meydanı’nda yapılan iftarla eş zamanlı olarak depremde yıkımın yaşandığı Osmaniye, Adıyaman ve Hatay’da da 25 bin kişilik iftar sofrası kurdu. Büyükşehir Belediyesi’nin her yıl Ramazan aylarında İzmir’de düzenlediği meydan iftarlarının bütçesi bu yıl afet bölgesindeki depremzedelerin sahur ve iftar yemeklerine ayrıldı. Ramazan ayı boyunca deprem bölgesinde toplam 136 bin kişilik iftar yemeği verilecek. Ayrıca bu iftarlarla birlikte toplam 75 milyon liralık ayni ve nakdi destek de sağlanacak.
Büyükşehir Belediyesi, İzmir’de de Ramazan ayı boyunca 10 ayrı Biz İzmir Dayanışma Noktası’nda toplam 215 bin kişilik iftar yemeği, 50 bin haneye gıda paketi, 76 bin 515 haneye 400 TL’lik nakdi yardım ulaştırılacağını açıkladı. Büyükşehir’in yatılı kurumları olan hastane, huzurevi, kadın sığınma evleriyle İzmir’e yerleşen depremzedelerin konakladıkları yurt, pansiyon ve otellere de iftar yemeği sunulacak.