Türkmen Terzi
Türkiye'nin başkenti Ankara, geçtiğimiz hafta sonu Alevi ibadethanelerine (cemevleri) ve vakıflarına yönelik dört ayrı saldırıya tanık oldu. Saldırıya uğrayan Alevi vakıflarını temsilen avukat Hüsniye Şimşek, saldırıların kronolojisinin baskınların "önceden organize ve planlı" olduğunu gösterdiğini söyledi. Ancak Emniyet, saldırıların gerçekleştirilmesinden sadece meczub bir şahsın sorumlu olduğunu ileri sürerek planlı ve koordineli bir saldırı olasılığını reddetti.
Emniyete göre Cumartesi günü yapılan saldırılar, İzmir'den gelen 24 yaşındaki Ahmet Ozan K. tarafından Ankara’nın farklı mahallelerinde bulunan Ana Fatma Cemevi, Şah-ı Merdan Cemevi, Gökçebel Köyü Derneği ve Türkmen Alevi Bektaşi'ne yapıldı. vakıflar. Yerli ve yabancı medyada çıkan haberlerde, 45 dakikalık bir zaman diliminde gerçekleşen saldırıları, bu kadar kısa sürede tek bir kişinin nasıl gerçekleştirmiş olabileceği sorusu gündeme getirildi. Polis, saldırıların aynı kişi tarafından gerçekleştirildiğini iddia ederken, bazı Alevi liderler ve muhalefetten isimler aslında saldırılardan devlet yetkililerin sorumlu olduğunu ve son olayların, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) 2023 genel seçimlerini kazanma şansını artıracak kaotik bir ortam yaratma umuduyla Türkiye'deki farklı gruplar arasında kin ve nefret tohumları ekmek için düzenlediği bir komplo olduğunu iddia etti.
Son Anketler, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a kamuoyu desteğinin azaldığını gösteriyor.
Demokratik Aleviler Derneği (DAD) Eş Genle Başkanı Musa Kulu, saldırılardan Erdoğan'ın AKP'sini sorumlu tuttu. Kulu, Cemevlerine yapılan saldırıların tesadüf olmadığını, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın toplumu tehdit ettiğini, bu saldırıların, iktidarın seçimler yaklaşırken Alevileri nasıl kaosa sürüklemek istediklerinin göstergesi olduğunu dile getirdi. Son saldırıların münferit olaylar olmadığı konusunda uyarıda bulunan Kulu, “Hitler faşizmi Türkiye'yi rehin almadan önce aydınların, yazarların ve vatanını seven Türklerin Alevilere yönelik bu saldırılara karşı çıkmalarını” istedi.
Saldırılarda hedef alınan Şah-ı Merdan Cemevi’ni ziyaret eden CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer Süleyman Soylu’yu şu sözlerle eleştirdi: “Sayın Soylu öyle genelge yayınlamayla bu iş olmaz, bir an önce bu provakatif eylemi gerçekleştirenlerin bulunması ve gerekli işlemlerin yapılmasını talep ediyoruz. Elbette ki bu saldırı bizim birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize yapılan bir saldırıdır ama kimse zannetmesin ki bizler geri adım atacağız, bizler susacağız, bizler korkacağız; asla korkmuyoruz.” CHP Ankara milletvekilleri Yıldırım Kaya ve Ali Haydar Hakverdi de saldırıların planlı provokasyonlar olduğunu ve kirli oyunların sahneye konduğunu ifade ettiler.
Saldırıların ardından, Ankara'nın Mamak ilçesinde çok sayıda Alevi federasyonu ve derneği hükümete karşı protesto gösterileri düzenledi. CHP ve HDP milletvekilleri ile çok sayıda sivil toplum kuruluşu Alevilerin protestolarına destek verdi.
Alevilere yönelik saldırılar son yıllarda artarken HDP'li milletvekili Ali Kenanoğlu Ekim 2020'de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya, son yıllarda Alevilere karşı işlenen 36 nefret suçunun failleri hakkında bakanlığının ne tür yasal işlemler başlattığına ilişkin bir soru önergesi sunmuştu.
Aleviler tarihsel olarak Türkiye'nin en kalabalık dini azınlık grubu ama Diyanet, Cemevlerini halen ibadet yeri olarak tanımıyor. Aleviler kendi ibadet yerlerine de camilere tanınan hakların tanınmasını istiyor.
2011'de Suriye savaşının patlak vermesinden bu yana Türkiye'deki Alevilerin durumu daha da kötüleşti. Türk Alevilerinin tarihsel ve kültürel olarak Suriyeli Alevilerle güçlü bağları var. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, Alevi mezhebine mensup ve Türkiye'nin Suriye sınırındaki Hatay şehri, Suriye'de yaşayan Alevilerle aile bağları olan çok sayıda Alevi'ye ev sahipliği yapıyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın Esad'a karşı muhalif isyancı gruplara verdiği desteğe karşı çıkıyor ve bazı CHP milletvekillleri çatışmanın ilk yıllarında Suriye hükümetiyle ilişkileri sürdürmek için Esad'ı ziyaret etti. Türkiye’de Aleviler, AKP'nin Suriyeli radikal gruplara verdiği desteğe karşı çıkıyor. Aleviler, Türkiye'nin Suriye sınırındaki Reyhanlı kasabasında 2013 yılında 53 sivili öldüren bombalı saldırılardan bu yana Suriye'deki şiddetin Türkiye'ye sıçramasından korkuyorlar.
Aleviler, 15. yüzyıldan itibaren Osmanlı İmparatorluğu'na karşı defalarca ayaklandılar ve İran'ı Şii İslam'a dönüştürmekten sorumlu hanedan olan Safevilere sempati duydukları için birçok kez zulme uğradılar. Cumhuriyet devrinde de 1937'de Dersim (Tunceli) isyanına on binlerce Alevi öldürüldü. 1978 Maraş, 1980 Çorum ve 1993 Sivas katliamlarında da yüzlerce Alevi vatandaş katledildi ve binlercesi yaralandı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aleviliği anlamak, reformlar uygulamak ve Alevi mezhebi mensuplarına ibadet haklarını vermek için 2009 yılında “Alevi açılımı” başlattı. Bu girişime rağmen Aleviler, 2011'den bu yana AKP'nin otoriterliğinden en çok etkilenen dini azınlık gruplarından biri olmaya devam ediyor. Aleviler sonuç olarak son dönemlerde artan dini-etnik gerilimin körüklediği her türlü saldırıya karşı giderek daha savunmasız hale geldi.
Ankara'da Alevilere yönelik saldırıların, Muharrem orucunun ilk gününde, Hz. Hüseyin’in Kerbela’da katledildiği yas gününün yıldönümünde gerçekleşmesi kaos planı şüphelerinin artırdı. Erdoğan'ın AKP'si ve seçim ortağı Milliyetçi Hareket Partisi, Alevileri korumak için çok az şey yapmakla kalmadı, aynı zamanda sorunun aktif bir parçası haline gelerek, Alevi toplumu için bir kaos ve tehlike ortamı oluşturdu.