Eğer hukuk rafa kaldırılmışsa evet kurar! Eğer devleti bir suç örgütü ele geçirdi ise evet kurar!
Fethullah Gülen ve hizmet hareketinin nasıl tuzaklarla karşı karşıya kaldığını anlayabilmek için daha önceki benzer bitirme planlarını bilmek gerekir!
Bursa hadisesini yazmıştım. 1959'da Süleyman Hilmi Tunahan'ın adı Ulucami'deki bir irtica gösterisine' karıştırılmış ve büyük alim 69 yaşında gözaltına alınmıştı. 59 gün bir hücrede tutulan Tunahan hazretleri, ilk duruşmada tahliye edilmişti! Mahkeme komployu açığa çıkardı. "Süleyman Efendi'den talimat aldık" diyen provokatörler, onu tanıyamamıştı!
Bu yazıda Bediüzzaman Said Nursi' ye kurulan iki tuzağı yazacağım...
Asrın aliminin de 'Padişah gibi yaşıyor’, 'tarikatçı', ‘Siyasi bir gaye güdüyor’ gibi suçlamalar ölünceye kadar peşini bırakmadı! Bazen de halkın gözünden düşürebilmek için alçakça iftiralar attı ve tuzaklar kurdular!
'Said rakı aldırdı'
Yıl 1947, tek parti dönemi. Bediüzzaman Said Nursi, Emirdağ'da mecburi ikamete tabi tutulmuştu. Kimse ile görüştürülmüyordu. Buna rağmen etrafındaki halka genişliyordu. Yazdığı Kur'an-ı Kerim tefsirlerine ilgi büyüktü.
Dini gelişmelerden rahatsız bir kesim onu halkın gözünden düşürmek için planlar yapıyordu. Yılın son aylarına doğru Afyon'dan üç¸ sivil polis memuru ilçeye geldi.
İçki satan bir dükkana giderek bazı müşterilerle görüştüler. Ellerinde, ‘'Said'in hizmetçisi Said'e rakı aldı'' yazılı bir kağıt vardı. İçki satın alan müşterilere bu asılsız belgenin altına imza atmalarını istediler. Ancak hiçbiri buna yanaşmadı. Bir müşteri “Tövbeler olsun, bu yalanı kim imza eder?” diye karşı çıktı. Kumpas başarılı olamadı.
Şeytanın aklına gelmez!
Bediüzzaman, kendi ifadesi ile ‘şeytanın bile aklına gelmeyecek' başka bir iftiraya daha uğradı. Bu sefer, “Sabahlara kadar alem yaptığı, bazı kadınların evine girip çıktığı, tabaklarla baklavalar yenildiği” dedikodusu yayıldı.
Said Nursi bu iddiaya, “Halbuki benim kapım geceleyin dışarıdan ve içeriden kilitliydi ve sabaha kadar bir bekçi o bedbahtın (iftira atan adamın) emriyle kapımı bekliyordu.” cevabını verecekti. (Tarihçe-i Hayat, s. 451)
İftira ve komplolar içiin Said Nursi, “Çocukların dahi anlayacağı basit ve acemice iftiralara tevessül edenler kendilerini halk nezdinde küçük düşürdüler. Risale-i Nurlara ve talebelerine ilişen maskara olur.” demişti.
Bugün düne göre daha organize, daha acımasızlar! Yine de hakikatın er veya geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır! Güneş balçıkla sıvanmaz.
Said Nursi ve talebelerine başka hangi iftiralar atılmıştı? Mahmut Efendi, Muhammet Raşit Erol Efendi ve Esat Coşan Hocaefendi gibi zatlara kurulan tuzaklar nelerdi, yeri geldikçe yazacağım!
Ali Emir Pakkan