Türkiye Dışişleri Bakanığı, AB Liderler Zirvesi'nden çıkan bildiriyle ilgili yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklamada, AB Zirvesi Sonuç Bildirisi'nde temel alınan AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve AB Komisyonu tarafından hazırlanan raporun, değerlendirme bölümünde "Olumlu gündemin gereği vurgulanmış olsa da, birkaç üye ülkenin dar görüşlü iddialarının etkisinde ve Türkiye-AB ilişkilerine tek yönlü bakış açısıyla kaleme alındığı görülmüştür" ifadesine yer verildi. Bakanlığın açıklamasında "Bununla birlikte, Türkiye-AB ilişkilerini olumlu gündem temelinde ilerletme konusunda raporla ortaya konulan çabayı ve Zirve Bildirisine yansıtılmaya çalışılan söylemi memnuniyetle karşılıyoruz" denildi.
Türkiye'nin müzakere eden aday ülke olarak AB ile ilişkilerini üyelik hedefi doğrultusunda, işbirliği ve karşılıklı yarar temelinde geliştirmeyi arzu ettiği belirtilen açıklamada, bu konuda AB'den beklentiler dile getirildi.
"AB tarafından olumlu gündem temelinde somut ve yapıcı adımlar atılması haklı beklentimizdir. Bu adımların Zirve bildirisinde koşullara bağlanması, sadece belli alanlara değinilmesi ve Haziran’a ertelenmesinin ise, yakalanan olumlu ivmenin kaybolmasına sebebiyet vermemesini umut ediyoruz."
"Birlikte küresel aktöre dönüştürmek istediğimiz AB"
Dışişleri Bakanlığı Türkiye'nin 18 Mart Mutabakatı’nın tüm unsurları ile yenilenerek uygulanmaya devam edilmesi için somut öneriler sunduğunu hatırlatarak şu görüşlere yer verdi:
"AB tarafının Mutabakatın kapsamlı içeriğini gözardı ederek seçici davranmak ve muğlak ifadelere yer vermek zorunda kalması, birlikte küresel aktöre dönüştürmek istediğimiz AB açısından zayıf adımlar olarak kalmıştır. Hukukun üstünlüğü ve temel haklar alanlarında diyalogdan öte, katılım müzakereleri çerçevesinde fasıl bazında çalışılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu çerçevede, AB’nin 23 ve 24. fasılları, yeni genişleme strateji çerçevesine de uygun olarak, açmasını bekliyoruz."
Açıklamada Türkiye'nin Libya, Suriye, Güney Kafkasya gibi bölgesel krizlerin çözümü yönündeki çabalarını sürdüreceği belirtilerek, AB ile "sadece bölgesel konularda ve sağlıkta değil, ekonomi, enerji, ulaştırma, terörle mücadele, göç yönetimi ve vize serbestisi gibi tüm alanlarda yerleşik üst düzey diyalog mekanizmalarının derhal başlatılması gerektiği" dile getirildi.
"Yunan-Rum ikilisinin tek yönlü kışkırtıcı faaliyetleri"
Dışişleri Bakanlığı bildiride yer alan Doğu Akdeniz gerginliği konusunda AB'ye eleştiride bulundu:
"Yunan-Rum ikilisinin maksimalist tutumunu, tek yönlü kışkırtıcı faaliyetlerini görmezden gelen ya da AB dayanışması ruhuyla engelleyemeyen AB’nin, ülkemizin ve KKTC'nin Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerini yasadışı olarak nitelendirmesi uluslararası hukuka aykırıdır. AB'nin bu konuda yetki ve yargı hakkı da bulunmamaktadır. Kıbrıs konusundaki ifadeler ise Kıbrıs Rum tarafının çıkarlarını savunmaya yönelik, gerçeklikten kopuk yazımlardır ve olası bir uzlaşıya da katkıda bulunmamaktadır. Bildiride Kıbrıs Türklerine ve meşru hak ve çıkarlarına yine atıfta bulunulmaması da, AB’nin Kıbrıs konusunda taraflı ve önyargılı tutumunun devam ettiğini göstermektedir. AB’nin ortak çıkarlarımız yönünde atacağı olumlu adımlar, aday Türkiye tarafından olumlu adımlarla karşılanacaktır."