Dışişleri'nin İsveç'teki casusluk faaliyetlerinin belgesi

Türk büyükelçiliklerinin ve hükümete bağlı yurtdışında faaliyet gösteren kuruluşların uluslararası sözleşmelere ve bulundukları ülkelerin kanunlarına aykırı bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yönelik ajanlık faaliyeti yürüttüğü ve fişleme yaptığı bir kez daha belgeleri ile ortaya çıktı.

SHABER3.COM

Nordic Monitor sitesinde yer alan habere göre Dışişleri’ne ait 8 Mart 2019 tarihli gizli ibareli bir belgede İsveç’te sürgünde yaşayan gazeteciler ve sivil toplum örgütü mensupları hakkında karalayıcı bilgiler yer alıyor.

15 Temmuz sonrası kapatılan Today’s Zaman Ankara eski temsilcisi Abdullah Bozkurt, Meydan Gazetesi eski genel yayın Yönetmeni Levent Kenez ve 17-25 büyük yolsuzluk soruşturması kapsamında görevden uzaklaştırılan eski emniyet müdürü Murat Çetin’den silahlı terör örgütü üyeleri olarak bahsediliyor.



Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Emniyet Genel Müdürlüğü’ne servis edilen Araştırma ve Güvenlik İşleri Daire Başkanı Muteber Kılıç imzalı yazıda Stockholm Center for Freedom ve Nordic Research and Monitoring Network adlı İsveç kanunlarına tabii sivil toplum kuruluşları terör yapılanması içerisinde gösteriliyor.


Adı gizli kalma şartı, büyükelçiliklerin Erdoğan hükümeti muhalifleri aleyhine ajanlık faaliyetleri içerisinde olduğunu teyit eden belgeyi değerlendiren eski üst düzey bir diplomat, MİT’e ve Emniyet’e fişleme notunu yollayan dairenin bir nevi postacılık görevi yürüttüğünü ve fişleme belgelerinin Stockholm’deki Türkiye Büyükelçiliği tarafından hazırlanmış olmasının Dışişleri teamüllerine göre çok yüksek bir ihtimal olduğunu ifade ediyor.

Haberde yer alan diğer belgelerde fişleme ve yakın takip faaliyetlerinin sadece Dışişleri ile sınırlı kalmadığı görülüyor.



Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Dairesi başkan yardımcısı Erdoğan Kartal imzalı 27 Mart 2019 tarihli başka gizli bir belgede  Abdullah Bozkurt, Murat Çetiner ve Levent Kenez hakkında ayrıntılı birer dosya oluşturulduğu ve bu dosyaların iade işlemlerinin başlatılabilmesi ve kırmızı bülten çıkartılabilmesi maksadıyla Interpol şubesi ile paylaşıldığı bilgisi yer alıyor.



Yine Emniyet tarafından yürütülen başka bir soruşturma için 14 Ağır Ceza Mahkemesi’ne yollanan 21 Mart 2019 tarihli gizli belgede süpheli eski emniyet müdürü Murat Çetiner hakkında ayrıntılı fişleme belgelerinin dosyaya eklendiği  ve Çetiner’e ait sosyal medya hesaplarının kanunsuz bir şekilde hacklenmeye çalışılarak kimlik tespiti çalışması yapıldığı görülüyor.



5 Mart 2019 tarihli bir başka belgede de Interpol dairesi başkanı Lütfi Çiçek tarafından İstanbul Cumhuriyet başsavcılığına gönderilen bir yazıda Abdullah Bozkurt için daha önce kırmızı bülten çıkarılması için yazışmaların yapıldığı aynı işlemin Levent Kenez için de yapılması için olurların beklendiği yer alıyor. Aynı belgede şahısların Dışişlerine bağlı Konsolosluk Net sistemine göre Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği kayıtlarında yer aldığı bilgisi paylaşılıyor.

Belge ile ilgili TR724’de açıklama yapan Levent Kenez, yurtdışında yaşayan vatandaşlara yönelik hizmet veren Konsolosluk Net sistemini asla kullanmadığını, büyükelçilikte çalışan memurların kanunsuz bir şekilde kendisi adına sanki kendisi kullanmış gibi kayıt oluşturduklarını tahmin ettiğini ve çok da şaşırmadığını söyledi.

Fişleme listelerinde geniş bir şekilde yer alan Abdullah Bozkurt da twitter hesabından fişlemelere sert tepki gösterdi: “Erdoğan ve adamları Türkiye’ye iadem beklentisi ile devlet imkanlarını suistimal ederek beni sindirmeyi ve gözümü korkutmayı düşünebilir. Ancak ben susmayı ve korkmayı reddediyorum. Çekinmeden konuşmaya ve baskıcı rejimi ifşa etmeye devam edeceğim”.

İsveç, Erdoğan hükümetinin yurt dışında yürüttüğü kanunsuz istihbarat faaliyetlerine yabancı bir ülke değil. 2017 yılında patlayan skandalda Türkiye Stockholm Büyükelçiliği’nin, imamlar aracılığıyla Diyanet’in ve AKP’nin Avrupa’daki yan kuruluşu o zamanki adı UETD olan (şimdiki adı UID-Uluslararası Demokratlar Birliği) işadamları örgütlenmesinin ajanlık faaliyeti yürütttüğü İsveç medyasına geniş bir şekide yer almıştı.

Çıkan haberlerde hükümete çalışan kişilere ait ses kayıtları ve fotoğraflar da yer almıştı. Dönemin başbakanı Binali Yıldırım’a yakın olduğu ifade edilen İsveç UETD Başkanı Özer Eken’e ait ses kayıtlarında İsveç’te yaşayan Türklerin ajanlık için ikna edilmeye çalışıldığı ve “Sen devletine yardım edersen devlet de sana yardım eder” ifadeleri kamuoyunda büyük tepki çekmişti. İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström bir açıklama yaparak skandalı büyük bir suç iddiası olarak nitelemiş ve derin kaygılarını dile getirmişti. Dönemin Stockholm Büyükelçi Kaya Türkmen İsveç medyasına yaptığı açıklamada İsveç makamların kendisinden izahat istediğini  kabul etmiş, Gülen cemaati hakkında bilgi topladıklarını itiraf etmişti.
<< Önceki Haber Dışişleri'nin İsveç'teki casusluk faaliyetlerinin belgesi Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER