Systems Biology Enstitüsü'nde bağırsak mikrobu araştırmacısı olan Sean Gibbons, çalışmadan topladığı verilerin kapsamının çok güçlü göstergelere sahip olduğunu söylüyor. Yine de, insanlarla benzer deneyler yapmayı düşünmeden önce daha fazla test yapılması gerektiğine inanıyor.
Bağırsaklarımızdaki bakteriler, günlük ruh halimizden genel sağlığımıza kadar her şeyi etkiler. Bu “bağırsak mikrobiyomu” yaşamımız boyunca diyet tercihlerimize göre değişiyor. Örneğin yağlı, kolestrollü ve işlenmiş gıdalar tüketirsek bunlarla beslenmekten hoşlanan bakteri türleri bağırsaklarımızda hızla çoğalıyor ve beynimize aynı türde gıdalardan daha fazla yemesini söylüyor. Eğer sağlıklı sebze, meyve ve yemişler tüketirsek bu kez de bu gıdalardan beslenen bakteriler artarak aynını yapıyor.
Her ne kadar genç farelerin yaşlı fareler üzerinde gençleştirici etkileri olabileceği görülse de, henüz mikrobiyomun yaşa bağlı bilişsel gerilemeler üzerindeki etkisi netleştirilmiş değil.
Deney nasıl yapıldı?
Bilim insanları, 8 hafta boyunca haftada iki kez bir besleme tüpü kullanarak yaşlı fareleri bir bulamaç dışkı ile beslediler. Kontrol grubu olarak, bazı yaşlı fareler ise diğer yaşlı farelerden dışkı nakil aldı.
Ekibin ilk fark ettiği şey, genç fare mikropları verilen yaşlı farelerin bağırsak mikrobiyomlarının gençlerinkilere benzemeye başlamasıydı. Ortak bağırsak mikrobu 'enterococcus', örneğin genç farelerde olduğu gibi, yaşlı farelerde de çok daha bol hale geldi.
Beyinde de değişiklikler oldu ve yaşlı farelerin beynin öğrenme ve hafıza ile ilişkili bir bölgesi olan hipokampüsü genç farelerin hipokampüsüne fiziksel ve kimyasal olarak daha benzer hale geldi.
Bilişsel kapasite arttı ama sosyal kapasite değişmedi
College Cork Üniversitesi'nde çalışmayı yöneten sinirbilimci John Cryan, “Yaşlanma sürecinde geri sarma düğmesine basabiliriz” diyor.
Bununla birlikte, genç dışkı verilen yaşlı fareler için bazı şeyler gözle görülür şekilde değişmedi. Örneğin, birçok bağırsak bakteri türü aynı kaldı ve yaşlı fareler daha sosyal olmadılar ki Cryan bunu şaşırtıcı bulduğunu belirtiyor. Çünkü diğer çalışmalarda mikrobiyomun sosyal etkileşimleri de etkilediğini görmüş.