Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Hz. Hüseyin ve Ehl-i Beyt mensubu 70 masum insanın şehadetlerinin yıldönümü nedeniyle bir mesaj yayımladı. Bugün Müslümanların Kerbelâ'yı anlayamadığının görüldüğünü belirten Görmez, "Şam'da, Irak'ta, Yemen'de, Suriye'de dünyanın her yerinde yeni Kerbelâlar yaşanıyor. Zalimin de mazlumun da mezhebine ve meşrebine bakılmaz." dedi.
Başkan Görmez, mesajında yaşanan acının, dünyanın hangi bölgesinde yaşarsa yaşasın, mezhebi, meşrebi, ırkı, kültürü, coğrafyası ne olursa olsun, Resûl-i Ekrem'e, ashâbına ve ehl-i beyt-i Mustafa'ya muhabbet besleyen her müminin ortak acısı olduğunu kaydetti. Görmez, "Kerbelâ'da acımasızca şehit edilen Hz. Hüseyin ve arkadaşlarının asil duruşu ve haksızlık karşısındaki onurlu mücadelesi ile bütün müminlerin gönüllerinde taht kurmuş, ona ve yakınlarına bu zulmü reva görenler ise insanlığın ortak vicdanında mahkûm edilmiştir." ifadelerini kullandı.
KERBELA HADİSESİNDEN DERSLER VE İBRETLER ÇIKARMAMIZ GEREKİYOR
Görmez, Kerbelâ'yı bir efsaneye dönüştürerek, sadece tarihte yaşanmış bir acı olarak anlaşılmaması, bu hadiseden dersler ve ibretler çıkarılması gerektiğini vurguladı.
Bugün Müslümanların Kerbelâ'yı anlayamadığının görüldüğüna işaret eden Görmez, şunları kaydetti: "Şam'da, Irak'ta, Yemen'de, Suriye'de dünyanın her yerinde yeni Kerbelâlar yaşanıyor. Müslümanların kanı akmaya devam ediyor. Müslümanların izzet ve onuru tarihte hiç olmadığı şekliyle bugün bizzat birbirleri eliyle yok ediliyor. Maalesef ülkemizde de Kerbelâlar yaşatılmak isteniyor. Savaş, terör ve zulümden dolayı milyonlarca insan yerinden, yurdundan, evinden barkından, hayatından oluyor. Çocuklar umutlarını, hayallerini, geleceklerini yitiriyor.
Bugün en büyük felaket, insanlığın vicdanını ve merhametini kaybetmesidir. İslam Dünyasında ve ülkemizde şahit olduğumuz üzücü olaylar, insanların bedenini, aklını ve yüreğini sattığında ne kadar zalim ve gaddar olabileceğini göstermektedir. Bir tek insanın kalbini Kâbetullah'a bedel kabul eden, bir tek insanın kalbini kırmayı Kâbetullah'ı yıkmaya eş gören bir dinin mensupları nasıl olur da kadın-çocuk demeden katliamlar yapabilirler?"
ZALİMİN DE MAZLUMUN DA MEZHEBİNE VE MEŞREBİNE BAKILMAZ
Görmez, zalimin de mazlumun da mezhebine ve meşrebine bakılmadığının unutulmaması gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti: "Kerbelâ'da yaşanan acı hadise karşısında Sünnî olan da Şiî olan da aynı duyarlılığı gösterir. Mümin her nerede olursa olsun zalime karşı mazlumun yanında duran vicdanlı insandır. Bugün bizlere düşen, kalbimizi, zihnimizi ve ilişkilerimizi yeniden gözden geçirmektir. Bugün yeni Kerbelâlar yaşamamak için daha çok anlayışa, daha fazla sekinete, daha derin ferasete ihtiyacımız vardır. Her türlü kutuplaşmayı bir tarafa bırakarak kardeşlerimize gönüllerimizi açmalı, daha sıkı kenetlenmeliyiz. Tarih boyunca mazlumların umudu olmuş aziz milletimizi bölmeye, aramıza tefrika sokmaya, fesadı körüklemeye çalışan şer odaklarını bertaraf etmeli, kardeşlik misakımızı yenilemeliyiz. Şimdi ortak değerlerimizi yüceltme, Hz. Aliyyü'l-Murteza'nın ifadesiyle hilkatte eş, dinde kardeş olduğumuzu bir kez daha tüm dünyaya ilan etme zamanıdır. Şimdi Hüseynî bir tavır ortaya koyarak, zulmü besleyen ve şiddeti körükleyenlere dur deme zamanıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle ümmeti olmakla şeref duyduğumuz Efendimiz Muhammed Mustafa'ya, onun âline, ashabına salat ve selam ediyor; serdarımız Hz. Aliyyü'l-Murteza'nın şahsında bütün ehl-i beyt-i Mustafa'yı, Hz. Haticetü'l-Kübra'yı, Hz. Fatımatu'z-Zehra'yı, Hz. Hasan'ı, Hz. Zeyneb'i, hassaten şehitlerin serdarı, ser-çeşmesi, seyyidü'ş-şüheda Hz. Hüseyin Efendimizi, Kerbelâ şehitlerini ve bugüne kadar hak, hakikat, adalet, ahlâk, erdem ve fazilet için, izzet ve şeref için can veren bütün şühedayı rahmet, minnet, şükran, saygı ve tazim ile yâd ediyorum."
CİHAN