DW: Doğan Medya Grubu'nun satılması Türkiye'deki basın özgürlüğü açısından ne anlama geliyor?
Christian Mihr (Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Almanya Başkanı): Türk medyası açısından bir dönüm noktası. Yüksek tirajlı Hürriyet gazetesi ile televizyon kanalı CNN Türk'ün de sahibi olan Doğan Grubu bağımsız gazeteciliği temsil ediyordu. Doğal olarak orada da gazeteciler her gün sansür ve otosansür baskısı altına giriyor ve kırmızı çizgilerde durduruluyorlardı. Yine de bizim açımızdan Doğan Grubu bağımsız ticari bir medyacılık kuruluşu sayılıyordu. Satılması bir dönüm noktası olacak. Çünkü son bağımsız gazeteler olan Cumhuriyet, Evrensel ve BirGün'ün toplam tirajı 45 bini geçmiyor. Doğan Grubu çok daha fazla satıyordu. Her şeyden önce, Doğan Grubu'nun herhangi birine değil de, hükümete son derece yakın olan Demirören Grubu'na satılması beni endişelendiriyor.
Basın özgürlüğü geçmişte mi kaldı?
Her gün basın özgürlüğünü savunan ve ona göre çalışıp yaşamaya gayret eden meslektaşlarımız olduğu için Türkiye'deki basın özgürlüğünün sona erdiğini söyleyemem. Cumhuriyet, BirGün ve Evrensel gazeteleriyle Diken ve Bianet internet sitelerini buna örnek gösterebilirim. Bize bu kuruluşlarda çalışan meslektaşlarımıza destek olmak düşer. Yine de basın özgürlüğü açısından bir kara günden söz edebiliriz.
Doğan Medya Grubu'nu satın alan Demirören Holding'den ne bekliyorsunuz?
Keşke bir sürpriz olsa, diyorum. Ama aslında hükümete yakın diğer yayın organlarıyla aynı çizgide olacağını tahmin ediyorum. Bu da Türkiye'deki gelişmelerle ve hükümetin politikalarıyla ilgili eleştirel yaklaşım sergilenmeyeceği anlamına gelir. Türkiye'nin Afrin'i işgali, insan haklarının durumu ve kitle hâlindeki tutuklamalar gibi güncel gelişmelerde olduğu gibi.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü 180 ülkenin yer aldığı küresel basın özgürlüğü endeksinde Türkiye'yi 155'inci sıraya yerleştirmişti. Türkiye'nin sıralamadaki yeri değişir mi?
Gerçekten Türkiye çok aşağı sıralarda yer alıyor. Nisan sonunda yeni küresel sıralamayı açıklayacağız. Doğan Medya Grubu'nun el değiştirmesinin Türkiye'ye basamak atlatacağını sanmıyorum. İki yıl önce Türkiye için yayınladığımız ‘Media Ownership Monitor'da medya kuruluşlarının kimlere ait olduğunu detaylı bir şekilde araştırmış ve medya politikasıyla özel şirketler arasındaki yakın bağların olumsuzluğuna işaret etmiştik.