Bugünkü yazısında küçülme verileri ve döviz kurlarındaki yükselişe değinen Sayek Böke, "Algıyı yönetebilmek için döviz kurunu, özellikle de doların düzeyini 7.00’ın altında tutabilmek için milyarca dolarlık uluslararası rezervimizi heba etti mesela. Sonuç, doları 7.00’ın altında tutmak için son birkaç ayda yaklaşık 40 milyar dolarlık rezervin ucuza Türkiye’den çıkış yapan yabancılara satılmış olması..." ifadelerini kullandı.
Böke şöyle devam etti:
Sonuç, bugün döviz kurunun 7,35 TL düzeyine yerleşmiş olması… Sonuç, TL’nin sadece son bir ayda 25 kuruş değer kaybetmesinden kaynaklı enflasyonda yaşanacak artış, sadece önümüzdeki 12 ay içerisinde ödememiz gereken 171,4 milyar dolarlık borcumuzun TL yükünün daha da artması demek.
Algıyı yönetebilmek, sanal bir refah duygusu yaratmak için bir kez daha vatandaşı borca boğmayı seçti iktidar.
Sadece bu sene başından itibaren KOBİ’lerin bankalara borcu 218 milyar TL, hane halklarının borcu ise 197 milyar TL arttı. Oysa aynı esnada pek çok üretici iflasın eşiğinde, milyonlarca emekçi işsizliğin karanlığına mahkûm edildi. Gelirsiz bırakıldı. Pandemi döneminde işsiz gelirsiz kalanlara sahip çıkmayıp halkına IBAN veren devlet, 13 Mart -1 Haziran arası pandemi döneminde Osmangazi köprüsü dahil Gebze-İzmir otoyolu, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Avrasya tüneli için rantçı yandaş müteahhitlere 1.5 milyar TL ödedi. Aynı dönemde vatandaşını günde 39 liraya mahkûm eden devlet…
Ve gerçek çözümler yerine vatandaşı borçlandırarak sorunu ötelemeyi seçmekle de ancak bu kadar oluyor işte; yüzde 9,9 küçüldük.
Ekonomik çöküş bu işte... Ülkenin kaynaklarını zenginliklerini yok eden çöküş… Zenginlik içinde halkı yoksulluğa mahkûm eden çöküş…