[Safvet Senih yazdı] Dolma, şarj olma

Samanyoluhaber yazarı Safvet Senih 'M. Fethullah Gülen Hocaefendinin Kehf Sûresiyle ilgili tespitlerini' okuyucusu ile paylaştı.

SHABER3.COM

Dolma, şarj olma...
SAFVET SENİH | Samanyoluhaber

Bir önceki yazımızda, M. Fethullah Gülen Hocaefendinin Kehf Sûresiyle ilgili tesbitlerinin bir kısmını takdim etmiştik. Bu orijinal görüş ve tesbitlere devam ediyoruz:

“Üçüncüsü: Ashab-ı Kehfin  saraya mensup insanlar olduğu rivayet edilir. O dönemde, bir insanın saraydaki refah, saadet ve huzurunu terk ederek, başta kral ve bütün bir toplumun reddedeceği bir yola girmesi olacak şey değildir. Ashab-ı Kehf’in böyle davranması elbette etrafın dikkatini çekmiş, onların bir din, bir düşünce uğruna asla katlanılmaz  veya yapılamaz gibi algılanan fedakarlıklara katlanmaları, için neş’et ettikleri toplumda şok tesiri yapmıştır. Yapmış ve milletin dikkat nazarlarını onların tebliğ ve temsil ettiği mesaja çevirmiştir.

“Dördüncüsü: Eğer onlar, ‘Mağaraya girelim, bugün-yarın bu kral öldükten ve DEVLET  TERÖRÜ  yok olduktan sonra halkın yeniden arasına girer ve dinimizi tebliğ ederiz düşüncesi’ içinde idilerse, mağarada kaldıkları 309  yıl boyunca İBADET  SEVABI  almış, dolayısıyla da niyetlerinin derinliğine göre de hep kazanmış sayılırlar. Zira, bir insanın ‘Şu yorgun halimde değil de, biraz dinledikten sonra gece kalkıp huzurluca ve istirahat etmiş olarak yatsı namazını kılarım’  düşüncesiyle yatması, onun uykusunu bile ibadete çevirir. İşte Ashab-ı Kehfin düşüncelerini, “Şimdilik biraz saklanalım; daha sonra inkârın şok tesiri kırılır, biz de döner, yeniden tebliğde bulunuruz’ şeklinde değerlendirmek lâzım. Rica ederim, siz saraydaki yumuşak döşeklere mağaranın sert taşlarını tercih etseniz ve müreffah bir hayatı bırakıp mağarada kuru ekmeğe razı olsanız, dahası bir çok kadın-erkeğin önünüzde elpençe divan durması, emirlerinizi beklemesine mukabil, bir köpekle arkadaşlığa razı olsanız öyle bir sevap beklentisi içine girer misiniz? Elbette girersiniz. İşte Allah (c.c.) elbette onların bu beklentilerine, niyetlerinin derinliğine göre mutlaka mükafât verecektir.

“Beşincisi: Mağara, aslında DOLMA,  ŞARJ OLMA YERİ  ve kendini, özünü keşfetme mekânıdır. Neden mi? Zira inkar düşüncesiyle, fikren yaka paça olma ve hele kuvvet dengesinin olmadığı bir zamanda onu tutup sarsma, ırgalama ve nihayet mağlup etme, ancak peygamberane bir güç ve azim ile olur. Şimdi Allah Rasulünün (S.A.S.)  hayatına bakın! O da peygamberlik ufkuna ulaşmak için, peygamberlik henüz kendisine gelmeden önce ALTI  AY  MAĞARA  DÖNEMİ  geçirmemiş midir? Daha sonra Hz. Muhammed Aleyhisselamın arkasında, ama mutlaka O’nun çizgisinde mücadele edenlerin hayatında hep birer mağara dönemi olmuştur. Evet İmam Gazali’nin, İmam Rabbani’nin, Mevlana Halid’in ve Üstad Bediüzzaman’ın hayatlarında da hep bu şarj olma, özünü ve kendini bulma, ilhadla (inkârla) mücadele için gerekli olan enerjiyi toplama adına inzivaları olmuştur. Süresine gelince, bu Efendimiz (S.A.S.)  için altı aydır da, diğer evliya, asfiya ve mukarrebinden ise, beş sene, on sene hatta altmış sene bile halvet yaşayanlar olmuştur.
“Aslında aynı şey; TARİHΠ DEVR-İ  DÂİMLER  içerisinde tarihi yeniden inşa edecek insanlığı yeniden MİHVERİNE oturtacak cemaatler ve toplumlar için de geçerlidir. Evet, o fütüvvet ruhunu temsil eden insanların hemen hepsinin hayatlarında bir mağara dönemi görmek mümkündür.

“Evet insanın bazı ledünnî hitaplara mazhar olabilmesi, ilhamlarla şahlanabilmesi ve semavî varidata açık hale gelebilmesi için bir mağara dönemine ihtiyacı vardır.

“Meselenin böyle önemli mesaj yönü alındıktan sonra, Kitap ve Sünnet-i Sahiha’da söz konusu edilmeyen hususlara dalarak karanlığa taş atmak vadilerinde dolaşmak; Ashab-ı Kehf’e mağara tayin etmek, bölge belirlemek, onları ve kavimlerini tazyik eden ZÂLİM  HÜKÜMDARIN isminden söz etmek nefse çerez birer bilgi kırıntısından ibarettir ve ruha, iman, marifet, muhabbet ve zevk-i ruhanî adına bir şey vermemektedir.”
“Ulu Rabbimiz!  Katından bir rahmet ver ve şu davamızda doğruluk ve muvaffakıyet ihsan eyle bize!..”
Şu süreç ile, Ashab-ı Kehf ile ilgili Hocaefendinin tesbitleri nasıl birbiriyle örtüşüyor. İnşaallah ders ve ibretimizi çok iyi alırız.
<< Önceki Haber [Safvet Senih yazdı] Dolma, şarj olma Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER