Döviz kurundaki artışın sanayi üzerindeki tahripkar etkisini irdelediği yazısında, Yeniçağ Gazetesi yazarı ve ekonomist Esfender Korkmaz, "Kur sanayimizi de vurdu" başlıklı yazısında, kurun artmasıyla ihracatın artmadığını ve kapasite kullanım oranının düştüğünü hatırlattı.
Diğer ülkelerden farklı olarak Türkiye'de böylesi bir tablo çıkmasının iki nedeni olduğunu ifade eden Korkmaz, "Birisi, üretimde ithal aramalı ve hammadde girdi oranı yüksektir. Yani üretim dışa bağımlıdır. Kur artınca ithal girdi fiyatı da artıyor. İkincisi, Türkiye de yatırım için hukuki ve demokratik altyapı yoktur. İthalat pahalı da olsa kimse içeride ikame yatırımı yapmıyor. 2016 yılından beri değer kaybeden TL, Başkanlık sisteminin uyum sorunu ile birleşince imalat sanayinde kapasite kullanım oranı da düşmeye başladı" yorumunu yaptı.
"TL'nin değer kaybetmesine paralel olarak imalat sanayinde toplam kapasite kullanım oranı ve aynı zamanda ara malları ve hammadde üretiminde kapasite kullanım oranlarının düştüğünü görüyoruz. Oysaki ithalat pahalı olduğu için tersine aramalı ve hammadde kapasite kullanım oranının artması gerekirdi" tespitinde bulunan Korkmaz'ın yazısının satır başları şöyle:
"Bu süreç aynı zamanda Türkiye'nin erken sanayileşme sürecini hızlandırdı.
Erken sanayisizleşme sanayi sektörünün GSYH payının azalması değildir. Azalma süreci yapısal dönüşümdür. Bu dönüşüm iktisadi gelişme sürecinde hizmetler sektörünün daha hızlı büyümesinden ileri gelir.
Türkiye'de de hizmetler sektörünün GSYH'da payı arttı. Sanayi sektörünün payı azaldı. Ancak bu düşüş teknoloji gelişmeden ve Türkiye iktisadi gelişmesini tamamlamadan ortaya çıktı. Bu nedenle Türkiye erken sanayisizleşme sürecine girdi.
Söz gelimi; Avrupa'da sanayisizleşme var ve fakat GSYH artıyor. Demek ki Avrupa da ekonomik bünye değişiyor. Bazı gelişmekte olan ülkelerde ve bizde ise sanayileşme tamamlanmadan erken sanayisizleşme başladı.
Bizde 2001 krizi ve IMF ile yaptığı stand-by düzenlemesi ile uygulamaya konulan güçlü ekonomi programı ile erken sanayisizleşme dönemi başladı. Program; bankacılık sektörünün yeniden yapılanması, mali disiplin, özelleştirme üstüne inşa edilmişti. Reel sektör ve özellikle sanayi sektörünün teşviki ve geliştirilmesi için bir satır bile yoktu.
AKP iktidarı önce 2001 IMF güçlü ekonomiye geçiş programını daha sıkı uyguladı. Sonraları sanayileşmenin önünü açan planlamayı rafa kaldırdı. 2009 öncesi düşük kur yüksek faiz çoğu sanayiciyi de spekülatör yaptı. Teşvikler sanayi sektörü yerine konut sektörüne aktarıldı. Sanayisizleşme bağıra bağıra geldi."