Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Dr. Masum Türker, Türkiye'de 4 bin 500 IŞİD'li bulunduğunu söyledi. Türker, seçimden istenilen sonucun alınamaması durumunda bazı partilere ve sivil toplum örgütlerine yönelik Hitler döneminde olduğu cadı avının başlatılacağını iddia etti.
Partisinin Bursa il başkanlığında basın toplantısı düzenleyen Türker, Türkiye'nin gelecek 50 yılını belirleyecek bir seçim sürecine girdiğini belirterek, "Bu seçime girerken birden bire hortlayan terör ve parlamentodaki parti liderlerinin ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı gerginliğe dayanan politik yaklaşımları ile siyaseti salt dört partiye dönüştüren bu yapıyla Türkiye'de aynı merkezden yönetilen bu günkü yaşanan tablonun sorumlusu olan aslında gergin bir ortamda yarının hükümetini kurmakla meşguller." dedi.
"TÜRKİYE MAFYA DEVLETİ OLARAK GÖRÜLÜYOR"
Türkiye'nin artık dünyada iyi bir ülke olarak görülmediğinin altını çizen DSP Genel Başkanı, "Bugün yeni Türkiye dendiği zaman akla gelen şey bütün dünyada, hukuksuz bir devlet, mafya hukuku ile yönetilen bir devlet akla geliyor. Yani kanunlar o günkü koşullara göre siyaset istediği şekilde yönetiliyor." şeklide konuştu.
Almanya Başbakanı Angela Merkel'in mülteciler konusunu görüşmek için Türkiye'ye geleceğini anımsatan Türker, şu uyarıda bulundu: "Mülteciler için teklif edilecek parayı kabul etmeleri Türkiye'nin dış politikada onurunu ve gücünü kaybetmesine neden olacaktır. Çünkü böyle bir görüşme ve anlaşma Türkiye'nin yalnız Avrupa Birliği'nden değil, bir Avrupa devleti olması niteliğini kaybedecek. Bizim öteden beri Suriye ile aramıza bir tampon bölge ve güvenli bölge oluşturalım düşüncesi Avrupa için Türkiye olacaktır. Türkiye tampon bölge niteliğinde, tampon ülke olacağı için Avrupa Birliği tarafından kabul edilmeyecektir. Turizmle uğraşanlar Türkiye'den Avrupa'ya rahatlıkla turist götürüp para kazanacaklar diye onurunu ve Avrupalı olma niteliğini kaybetmemelidir. Bu sevindirici olay değildir."
Türkiye'de terörle ciddi bir mücadele olmadığının altını çizen Masum Türker, "Canlı bombalar bilinmesine rağmen bir şey yapılmıyor. Bu konuda hem başbakanın hem başbakan yardımcısı tarafından yapılan açıklamalardan biz biliyoruz ama 'bir eylem yok ki onları yakalayalım' diyorlar. Halbuki hükümet şu anda karşısına belli bir grubu almış, onlara paralel devlet, paralelciler demiş ilk önce yalnız bir tarikattı, şimdi yavaş yavaş o tarikat mensuplarını da aşıp kim eleştiriyorsa onları, o siyasal harekette bulunanları diğer medya mensuplarını hemen aynı kapsama koyup terör örgütü diye takibe alıyorlar ama elinde silah gezenleri almıyorlar." şeklinde eleştirdi.
"DEMEÇ VERMEKLE OLMAZ"
DSP Genel Başkanı Masum Türker, basına yönelik sansür konusunda da şunları ifade etti: "Bir televizyon grubu özellikle seçim üzeri bütün medyanın gücü olarak söyleme özgürlüğünü ortadan kaldırıyorlar hukuksuz bir şekilde. Bu partiler nerede. Demeç vermekle olmaz. Demokratik Sol Parti şuanda parlamentoda olsaydı, parlamentonun olağanüstü toplanıp orada gücünüz var zaten, bu alınan kararların sorumluları hakkında yasal düzenleme yapabilirsiniz."
Türkiye'de şuanda zalim ve bozuk düzen olduğunu anlatan Türker, "Şu anda çok zalim bir düzen var. Dün beraber yola gittikleri, kol kola girdikleri insanlar hakkında soruşturma yapabiliyorlarsa, son 13 yılda bu ülkenin ordusu dünya kamuoyunda güçsüzleştirilmişse ve bu ülkenin bir yüzbaşısı muhalif partinin konvoyunu durduracak kadar sivil idarenin mülki amiri tarafından yönlendirilebilir hale gelmişse bunun manası siyasi gücü ve örgütlenemeyen insanların biat etmesine ve köleleşmesine imkan veren bir yapıdır." dedi.
Terörden sorumlu olarak bu seçim hükumetinin derhal istifa etmesi gerektiğini belirten Masum Türker, Ankara'daki patlama ile ilgili yayın yasağına ilişkin ise şu değerlendirmeyi yaptı: "Patlamada '99 kişinin kimliği tespit edildi, ailesin teslim edildi' dediler. Yasak geldi ve yasağın ardından dün cumhuriyet başsavcılığı 102 kişi öldü, 101 kişinin kimliği belli oldu, bir kişinin belli değil diye açıklama yaptı. Peki bu 101 kişiden hangisi burada parçalanan canlı bombadır. Bu çelişkiyi bile sorgulamayı engelliyorlar. Öldüğü söylenenlerin sayısında bile bir şüphe var. Bu yayın yasağının nedeni Türkiye'de birileri karıştırıp bu patlamaya neden olan süreççe derin devletin olup olmadığını sorgulama hakkını elinden almaktır."
"SEÇİMDEN SONRA BİZE CADI AVI UYGULANACAK"
Makul şüphenin gazetecilere uygulanırken, canlı bombalara uygulanmadığının altını çizen DSP Genel Başkanı Masum Türker, sözlerini şöyle noktaladı: "Türkiye'de şuanda 4 bin 500 IŞİD'li var. Bu 4 bin 500 IŞİD'linin 4 bin 300'ü uyuyan IŞİD'li. Yani aktif terör içinde değil, 200'ü ise eylem yapma üzere hareket halindeki IŞİD'lidir. Bu 4 bin 500 IŞİD'li listesi Türkiye'nin istihbarat örgütlerini elinde var. Bu IŞİD'lilere hiçbir şey yapılmıyor. Bu 4 bin 500 IŞİD'linin şuanda aktif olan 200 IŞİD'liye verilen talimatta şudur; Türkiye'de bütün sol partilerin, hükümet karşıtı sivil toplum örgütlerinin ve HDP'nin bütün faaliyetlerini hedef alacaksınız. HDP ile sol örgütleri ve sol partileri bir araya koyuyor, Demokratik Sol Parti'de bunun içinde. Eğer bir eylem bu günlerde olmazsa seçim sonrası yine Türkiye bu dört partiye mahkum edilirse bu sefer tıpkı Hitler döneminde olduğu gibi cadı avına çıkıldığı gibi, bizi avlamak üzere çıkacaklar. İnşallah o gün bize sahip çıkacak halkımız olur. Sahip çıkılmazsa bile biz bu ülkede gerçekleri söyleriz. Bu yayın yasağının amacı budur. Şu anda makul şüphe gazetecilere uygulanırken, gazetecileri dövenlere uygulanmıyor. Türkiye maalesef mafya devleti haline geldi, o nedenledir ki bazı devlet büyüklerinin çocukları yabancı ülkelerde mafya koruması altında diye." CİHAN