. Ulaştırma Bakanlığı’na bazı kanalların yayınının kesilmesi için yazı yazan Savcı Serdar Coşkun’un yaptığının, Almanya’da Hitler döneminde görev yapan Nazi savcılarının yaptığından farkının olmadığını söyledi.

Samanyolu Haber Radyo’da Cumartesi sabahları yayınlanan Hafta Sonu programına bu hafta Türkiye’nin önemli hukukçularından Prof. Dr. Metin Günday konuk oldu. Gündemdeki hukuki gelişmelere dair baroturk.com sitesi Genel yayın Yönetmeni ve Samanyoluhaber.com yazarı Mehmet Aysan’ın sorularını yanıtlayan Prof. Günday, önemli tespitlerde bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la Doğan Grubu arasında yaşanan tartışmalara değinen Günday, “Cumhurbaşkanlığı makamında oturan bir insanın eleştirilere karşı daha hoşgörülü olması gerekir. Cumhurbaşkanı’nın görevi ile ilgili yapılan eleştiriler, hakaret sayılamaz. Ayrıca dünyanın hiçbir hukuk devletinde hakaret suçu tutuklama gerektirmez.” dedi.

Parlamenter rejimlerde yasama ve yürütmenin denetiminin yargı eliyle sağlandığını belirten Prof. Dr. Günday, “yargının denetim yapamadığı ülkelere hukuk devleti denilemez” dedi.

Ankara Cumhuriyet Savcısı Serdar Coşkun’un bazı medya organlarının yayınlarının kesilmesi hakkında Ulaştırma Bakanlığı’na yazdığı yazıyı da yorumlayan Prof. Günday, “Sayın Savcının yaptığının Hitler dönemindeki nazi savcılarının yaptığından farkı yoktur. Mahkeme kararı olmadan talimat vermek, onlara has bir uygulamadır. Sayın Savcı eğer bunları okumuş olsaydı, bu yazıyı yazmazdı. Savcının görevi iddiada bulunmaktır. Mahkemenin yerine geçip karar vermek değildir. O kararı vermek mahkemenin görevidir. Ayrıca yayın yapmak, dizi yayınlamak ne zamandan beridir terör faaliyeti olmuştur.” dedi.

Prof. Dr. Metin Günday, tahliye kararı verdikleri için tutuklanan hakimlerle ilgili soruya karşılık şu değerlendirmeyi yaptı; “Hakimlerin kararları yine yargı içerisinde düzeltilir. Yargıçlar verdikleri kararlardan dolayı tutuklanamaz. Tutuklanıyorlarsa o ülkede artık yargı bitmiştir. Ayrıca MİT tırlarını durdurdukları için de savcılar tutuklandı. Orada savcı görevini yapmıştır. Eğer yapmasalardı, görevi kötüye kullanmış olurlardı.”

Son dönemde kanunsuz verilen emirlerin uygulanması ile ilgili de değerlendirme yapan Günday, “İçeriği kanunsuz olan bir emir asla uygulanamaz. Uygulanırsa, emri veren de uygulayan da suç işlemiş olur. Mahkeme kararları mutlaka uygulanmalıdır. Mahkeme kararı uygulamayanlar, kim olurlarsa olsunlar, bir gün mutlaka yargı önünde hesap verirler” dedi.

Bir soru üzerine HSYK 2. Daire Başkanı Mehmet Yılmaz’ın tahliye kararı veren hakimlerle ilgili HSYK’nın verdiği karardan dolayı geç kaldıkları gerekçesiyle Cumhurbaşkanı’ndan özür dilemesinin yanlış olduğunu belirten Prof. Günday, “Cumhurbaşkanı HSYK’nın amiri değildir, HSYK Daire Başkanı burada bağımsız bir yargıç gibi değil, Adalet Bakanlığı’nın bir bürokratı gibi davranmıştır” dedi.

Polis Akademisi ve Polis Kolejleri’nin kapatılması, öğrencilerin kapı önüne konulması ve yüzlerce Emniyet Müdürü’nün yasayla resen emekli edilmesine de değinen Günday, “Biz 80 darbesinden sonra üniversiteden atıldık. Hatta o yasada bir daha devlet memurluğu yapamazlar maddesi vardı, ama birkaç yıl sonra görevimize geri döndük. Türkiye’de hukuk yavaş işler ama, yanlış hesap mutlaka Bağdat’tan döner. Bu mağduriyetler bir gün mutlaka giderilir. Bu çocuklara yapılanın haksızlık ve zulüm olduğunu görmek için hukukçu olmaya gerek yok, kime sorsanız bunu zaten söyler.” dedi.