Adana Barosu, MİT TIR'ları haberleri dolayısı ile Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün tutuklanmasını protesto etti. Adana Adliyesi önünde toplanan ve cübbelerini giyen avukatlar, 'Özgür basın susturulamaz, faşizme karşı omuz omuza, susma; sustukça sıra sana gelecek, basına uzanan eller kırılsın, gün gelecek devran dönecek; AKP halka hesap verecek" şeklinde sloganlar atarak, Atatürk Parkı'ndaki Atatürk Anıtı'na kadar yürüdü.
CHP Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer ve Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cafer Esendemir'in de destek verdiği eylemde konuşan Baro Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, AK Parti iktidarına sert eleştirilerde bulundu. Bugünü 'basın özgürlüğü ve ülke demokrasisi için kara bir gün" olarak niteleyen Çıtırık, demokrasilerin en temel unsurunun basın ve ifade özgürlüğünden oluştuğunu kaydetti. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan bu özgürlüklerin tamamen ihmal edildiğini belirten Çıtırık, mahkemenin iki gazeteciyi 'tutuklama' kararını 'garabet' olarak tanımladı. Sulh Ceza Hakimliklerinin olağanüstü dönemlere özgü mahkemeler olduğunu savunan Çıtırık, bunların Anayasa'nın 37. maddesinde güvence altına alınan 'doğal yargıç' hükmüne aykırılığına dikkat çekti. Bu mahkemelerin siyasi iktidarın emrinde bir yargının oluşması doğrultusunda hizmet ettiğini ileri süren Çıtırık, "Bu hakimliklerle olan temel sorunumuz şuradadır: Türkiye hukuk devleti anlamında çok ağır ihlallerin içerisinden geçiyor. Ağır koşullarda cop yiyerek, gazlanarak ve yargılanarak Türkiye savunması üzerine düşeni yapmaktadır. Bizi üzen üç saç ayağından ikisini oluşturan iddia ve karar makamının omurgalı duruş sergileyememesinden yatmaktadır." dedi.
'HUKUK YÖNÜNDEN GARABET BİR KARARDIR'
Kuvvetli suç şüphesi ve somut delil ve gerekli şartların bulunması halinde kişilerin tutuklanabileceğini hatırlatan Çıtırık, "Erdem Gül ve Can Dündar delilleri mi karartacaktır? Kaçma şüpheleri mi vardır? Bu dosya ile ilgili tanık yada mağdurlara bir baskılama mı yapacaklardır? Verilen bu karar siyasidir. Kararın hiç bir hukuki yönü yoktur. Hukuk yönünden garabet bir karardır. Ve vicdanları kanatmaya devam etmektedir." diye konuştu.
'MALUMUN İLANI'
1 Ocak'ta Kırıkhan, 19 Ocak'ta Ceyhan'da MİT'e ait TIR'ların durdurulduğuna işaret eden Çıtırık, şöyle devam etti: " Bu TIR'larda yapılan incelemelerde 1000 adet havan topu, 30 bin adet makineli tüfek, 50 bin adet ağır makineli mermisinin bulunduğu devletin kayıtlarına geçmiş bilinen bir gerçektir. Yapılan önleyici dinlemeler sonucu MİT'e ait TIR'larla Suriye'ye silah taşındığı artık tapelere bile düşmüştür. Can Dündar ve Erdem Gül, bugün malumun ilanını ve aynı zamanda gazetecilik temel bildirgelerinde yer alan 'yurttaşın haber alma hakkını' yerine getirmiştir. Artık herkes tarafından bilinen ve savcılık kayıtlarından dolayı hesap vermesi gerekenler değil, bunu dile getirenlerin yargılandığı bir sürecin içerisinden geçiliyor. Siyasi iktidar, olaylarda suç üstü yakalandığı; korku ve telaş içerisinde bulunduğu için Bayurbucak Türkmenleri'ne 'yardım malzemesi götürdüklerini' iddia etmişti. Ancak gerek Türkmenler cephesinden yapılan açıklamalarda gerekse Cumhuriyet gazetesinden yayınlanan haber ile görüntülerde asla gıda ve insani, ilaç yardımının bulunmadığı; göstermelik olarak çelik kasaların açılması sırasında üst tarafına yerleştirildiği; altta çoğunluğun Rusya tarafından imal edilen havan topu, askeri malzeme ve teçhizat olduğu saptanmıştır. Hal böyleyken dönemin Başbakanı, daha sonra Kaçak Saray'ın sakini olan kişi 'bu haberleri yapanların yanına kar kalmayacağını ve mutlaka onlarla hesaplaşacağını; emrinde olan yargı organlarına bir nevi bu iki gazetecimizi hedef göstermiştir. Bugün Türkiye tutuklu gazeteciler ülkesidir. 4'ü imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü olmak üzere 32 gazeteci tutukludur. AB ilerleme raporunda Türkiye'nin ifade ve basın hürriyetine; toplantı ile gösteri hakkına gerekli özeni göstermediği, sürekli hak ihlalleri içerisinde bulunduğuna dair ağır eleştirilere yer verilmiştir."
'SUÇ ÜSTÜ YAKALANMIŞSINIZ'
Bir gün bu kararları alanların Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanacağını iddia eden Çıtırık, demokrasinin sadece dört yılda halkın önüne gelen sandıktan alınan sonucun olmadığını dile getirdi. Örgütlü toplumun bütün unsurlarını ortadan kaldıran, temel hak ve hürriyetleri askıya alan bir iktidarla karşı karşıya olduklarını aktaran Çıtırık, şunları söyledi: "MİT TIR'larının suç üstü yakalandığı süreçte görev alan askeri personel, arama kararlarını uygulayan savcılar ile İl Jandarma Komutanı tutuklu. Tablo ortada suç üstü yakalanmışsınız. Suriye'de çıkan yangını söndürmek yerine, yangını körüklemek Türkiye'nin görevi midir? Sorumluluk sahibi olanların ülke insanlarını bir savaş ortamına sürükleyebilecek kararları neden almaktadır. Artık ayyuka çıkmış bu belgeler, tapeler, tutanaklar, dosyalar bir bütün olarak incelendiğinde Türkiye'nin askeri malzeme, teçhizat yardımında bulundu somut bir şekilde saptanmışken, bunu haber yapmak, geçekleri kamuoyu ile paylaşmak mı suçtur; yoksa bu kararları alıp, gizli bir şekilde yürütüp; daha sonra suç üstü yakalandığında korku ve telaşla muhalifleri susturanlar mı suçludur?
CİHAN