AHMET NESİN- ARTIGERCEK.COM
Biliyorum başlık biraz hafif oldu ama başına buyruk dediğimde içine her şey giriyor. Bir insanda "BEN" hastalığı başladığında onu düzeltmeniz artık olası değildir. Bunun siyasi yaşamda da, sanatsal yaşamda da o kadar örneği var ki, tez konusu bile olabilir. Siyasi yaşamda örnekleri Bülent Ecevit, Yalçın Küçük, Deniz Baykal ve Doğu Perinçek bana göre başı çekiyorlardı, ta ki Recep Tayyip Erdoğan gelene kadar. Saydığım 3 kişiye dikkat edin, yanlarında bugüne değin sivrilen yada sivrilmek isteyen kimse barınamamıştır. Sadece "Ben ve benim düşüncelerim" diye yaşamaya başladığınızda zaten otomatik olarak faşizmi uygulamaya başlamışsınız demektir.
Türkiye ülke olarak önemli bir ülke, en azından sınırlarından dolayı önemli bir ülke ve bu açıdan çok da şanslı bir ülke olduğu söylenemez. Sovyetler Birliği dağılmadan önce komünizmi bulaşıcı bir hastalık sanan geri zekalılar açısından tehlikeli bir ülkeydi, şimdi de Orta Doğu'daki hareketlilik ve İslami durum ve şeriat açısından tehlikeli durumda. Tabi en önemlisi de Kürtlerle barışınca ülkenin uçuruma gideceğini zanneden ve bu yüzden barışı savaşa çevirmesi açısından tehlikeli bir ülke Türkiye.
İşte saydığım bu nedenlerden dolayı Türkiye'de derin devlet mekanizması hiç eksik olmaz. Kimse onlar kadar devletini sevemez ve devlet sevgisini kendi tekelinize aldığınız zaman, karşı düşünceye yapmayacağınız yoktur. Ben eşim Hilal'e ne derece âşık olduğumu kanıtlayabilirim, kimsenin O'nu benim kadar sevemeyeceğini, özleyemeyeceğimi, her insanda olduğu gibi arasıra yanlışlarımla beraber anlatabilir ve ikna edebilirim. Gerçi bunu hareketlerimle gösteririm, kanıtlama gibi bir uğraşım olmaz, olmamalıdır da ama devletimi geri kalan nüfustan daha çok sevdiğimi kanıtlayamam, böyle bişey olmaz ve dediğim gibi insanı faşizme ve düşmanlığa götürür.
Bu noktaya gelmemim nedeni Recep Tamam Erdoğan'ın yaptıkları, söylediği bir söz ve dünyanın Erdoğan'a karşı aldığı tavırdır. Erdoğan kendisini çok sevdiğinden ve halka da kendisini sevdirmek zorunda olduğundan "Avrupa, Almanya Türkiye'yi kıskanıyor" diye bişey söyledi.
Herkesi işin içine alalım, dünya Türkiye'yi kıskanmıyor, sabah yatağından çıktığında ne tür saçmalık yapacağını, nasıl bir faşizm uygulayacağını bilmediğimiz, yakınlarının bile bilmediği Recep Tamam Erdoğan'ı kıskanıyor.
Dünya barış sürecinden bir gecede savaş sürecine geçen Erdoğan'ı,Gezi olaylarında öldürülenler için "Ateş emrini ben verdim" diyen,
Irak'ta yapılan Kürtlerin referandumuna karışan,
Dünya barışını hiçe sayarak IŞİD'e tırlar dolusu silah gönderen,
Suriye'deki Kürtlerin nasıl yaşamak istediğine karışan ve savaş açıp, cinayetler işleyen,
Yine Suriye'de ÖSO adı altında Kürtlere karşı savaşan çapulcu dincileri savunan,
Başbakanlığından itibaren ilk 8-10 yılını NATO'cuları savunarak Şenghay 5'lisini savunan askerleri hapse atıp, daha sonra onlarla barışıp NATO'cu subayları hapse atan Erdoğan'ı,
Ağzını açtığında cahilliğinden dolayı doları hop hop oynatan, yükselten Erdoğan'ı,
İnşaattan anlarmış gibi, "Bana 4 yıl dediler ama siz bunu 2 yılda bitirin" diye emir verip yolların çökmesine neden olan Erdoğan'ı kıskanıyorlar.
Yazmadıklarımı siz aklınıza getirin ve yazıya ekleyin. İşte bu yüzden Fransa Cumhurbaşkanı Macron, "Cumhurbaşkanlığının kötü yanları da var, her hafta Erdoğan'la telefonda görüşmek zorunda kalıyorsunuz" diyebiliyor. O yüzden mafya gibi Hollanda'ya girmeye çalışan genç, deneyimsiz kadın bakan hakkında ülkeye girilmez yazısı çıkıyor.
O yüzden 2-3 gün sonra Almanya'da yapılacak olan resepsiyona Merkel gelmeyeceğini açıklıyor. O yüzden Suriye çözüm masasında Rusya devlet başkanı Putin sizi azarlayabiliyor.
Onlar 15 Temmuz darbe girişiminden Erdoğan'ın haberi olduğunu ama kendi darbesine çevirmek için sessiz kalıp onlarca insanın öldürülmesine göz yumduğunu ve 180 bin silahı dağıtışını da biliyor ve ağızlarının suyu akıyor.
Norveç başbakanına "Size Suriyelileri, değil, IŞİD'lileri gönderirim" dediğini ve başbakanın da "Sizin ağzınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu" dediğini ve bu uluslararası potunu kıskanıyorlar.
Almanya ve Fransa'da açıklama yapan Arap şeriatçıların "Son zamanlarda Türkiye'den daha fazla silah yardımı gelmeye başladı" dediklerini okuyor ve kıskançlıktan ölüyorlar.
Dünya Türkiye'yi değil, Erdoğan'ın faşizmini, tek adam diktatörlüğünü, başına buyruk kararlar almasını kıskanıyor. Sadece ve sadece kendi çıkarlarını gözeterek bir ülkeyi yönetmeye çabalamasını kıskanıyor.
Ama kıskanmadıkları bişey var, o da onlar da, ben de bir gün Erdoğan'ın bu yaptıklarından dolayı, hem Türkiye'de hem de dünya mahkemelerinde yargılanacağını biliyor. İşte o yüzden Almanya'daki resepsiyona 4 parti katılmama kararı aldı ve Merkel de gelmeyeceğini açıkladı. Belki sonra kararını değiştirir, bilemem ama bu utanç Türkiye'ye yeter de artar bile. İşte bu utancı kimse kıskanmıyor.