Amerikalı askeri ve istihbarat yetkilileri,
Libya'da kimin kontrolünde bulunduğu şu sırada kesin olarak bilinmeyen
silahların,
Kaddafi'ye sadık güçler tarafından son dayanak olarak kullanılmasından endişe etmenin yanı sıra kimyasal ve nükleer maddelerin,
El-Kaide' class='textetiket' title='El Kaide haberleri'>El Kaide gibi
terör örgütlerinin eline geçmesi riski üzerinde duruyor.
Söz konusu materyal, Libya'daki ayaklanmadan önce,
ABD'nin
destek verdiği bir silahsızlanma
anlaşması çerçevesinde Kaddafi'nin kontrolünde bulunuyordu.
Hardal gazı ve diğer kimyasalların, Trablus'un güneydoğusunda saklandığı, yüzlerce ton işlenmemiş
uranyumun, başkentin doğusundaki
küçük bir nükleer merkezde korunduğu belirtiliyor.
ABD
Dışişleri Bakanlığı, silah
imha ekipleri aracılığıyla, isyancıların kontrolündeki bölgelerde
uçaksavar roket sistemlerinin yerini tespit ederek yok ettirmek için 3 milyon dolar harcadı.
ABD ve müttefiklerine göre, kimyasal silahlar ve işlenmemiş uranyum, Kaddafi'ye
muhalif güçlerin başkente doğru ilerlemesine karşın halen Libya hükümetinin kontrolünde bulunuyor. Ancak bunun ne kadar süreceği belirsizliğini koruyor.
Kaddafi'ye sadık yetkililerin içine düştüğü umutsuzluğun giderek artmasının, bu materyali kullanmama yönündeki uluslararası anlaşmalara uyma zorunluluğunu ortadan kaldırabileceğine işaret ediliyor.
ABD
Dışişleri Bakanlığı, muhalif liderlerle bu konuyu görüşmek üzere Libya'ya uzmanlar göndererek, bu silahların
ülke dışına kaçırılmasının önüne geçmeye çalışıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığının silahların kontrolünden sorumlu sözcüsü Jamie Mannina, gazetecilere açıklamasında, Libya'da varlığı bilinen kimyasal silah depolarının, iç savaşın başlamasından bu yana izlendiğini bildirdi.
Ancak Amerikalı yetkililer, Libya hükümetinin güvenlik güçlerinin görevlerini bırakıp kaçması durumunda, bu silahların güvenlik altında tutulması için NATO'nun sahada yeterli adamı bulunduğundan kuşku duyuyor.
Amerikan istihbaratından bir yetkili, 30 bin civarındaki uçaksavar roketlerin ne kadarının ya da diğer ölümcül materyalin, 6 aylık bir hava bombardımanının ardından yerinde kalacağını tahmin edemediğini kaydetti.
Bir önceki Amerikan yönetimiyle vardığı anlaşma çerçevesinde nükleer programının büyük bir kısmına son veren Kaddafi'nin, -halen bu silahlara ulaşabilecek durumdaysa-,
militan gruplara satmaya yetecek kadar silah sahibi olduğu zannediliyor.
Demokrat Parti Maryland
Milletvekili, ABD
Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi üyesi Dutch Ruppersberger, ''Bu silahları halen kullanabilecek çok sayıda Kaddafi taraftarı var.
Silahları ele geçirip, Irak'taki isyancılar gibi kullanabilirler'' dedi. Ruppersberger, bu silahların korunamaması durumunda El Kaide sempatizanları tarafından ele geçirilmesi endişesini de ifade etti ve ''tek bir roket bile büyük zarar verebilir'' dedi.
Libya, kitle imha silahları programını durdurmayı, ABD ve Batı ülkelerinden gelen
ekonomik ambargo baskısı karşısında, 2003 yılında durdurmuştu.
Kaddafi, nükleer programı için kullandığı materyali teslim etmiş ve ABD'nin, 2009 yılında Trablus'taki bir nükleer araştırma reaktöründen yaklaşık 6 kilogram uranyumu ortadan kaldırmasına izin vermişti. Buna karşın, Trablus'un doğusundaki nükleer reaktörde 500 ila 900 metrik ton işlenmemiş uranyum bulunduğu belirtiliyor.
Şu aşamada
patlayıcı olarak kullanılması için rafine edilerek zenginleştirilmesi gereken uranyumun, nükleer silahlar üretme kapasitesi olanlara yüksek kar karşılığında satılmasından endişe ediliyor.
''Global Green'' (
Küresel Yeşil) adlı çevre koruma kuruluşundan Paul Walker, Trablus'un, 2003'ten sonra önemli miktarda kimyasal silahını yok ettiğini, ancak 23 ton hardal gazının imhasına geçen yıla kadar başlamadığını belirtti.
Amerikalı yetkililere göre, teröristlerin eline geçerse çok büyük
tehlike arz edecek olan bu hardal gazı, Trablus'un güneyinde bir merkezde saklanıyor.