Pentagon’un “seçkinlerinin” yürüttüğü bu operasyonlar, büyük basın-yayın organlarının bile bilmediği, görmediği el altından yürütülen bir “dünya savaşı” anlamına geliyor. ABD Donanması’na bağlı SEAL komandoları, Bin Ladin’i öldürdükten sonra, birliğin karanlık operasyonları gün ışığına çıkmış oldu. O zamana kadar, Irak, Afganistan, Yemen, Somali gibi çatışmaların yaşandığı yerlerde yürütüldüğü düşünülen ABD özel operasyonlarının, dünya genelindeki yaygınlığı kamuoyu tarafından bilinmiyordu. Geçen yıl, Washington Post gazetesinin bir haberinde, ABD’nin özel operasyon güçlerinin 75 ülkede görevlendirildiği bildirilmişti. ABD Özel Operasyon Komando Birliği Sözcüsü Albay Tim Nye, yakın zamanda yaptığı açıklamada bu sayının 2011 sonu itibarıyla 120’yi bulacağını belirtti. “Afganistan ve Irak dışında birçok farklı yerde varlık gösteriyoruz” diyen Albay’ın bu sözleri, Pentagon’un, dünyanın dört bir yanında “gizli bir savaş” yürüttüğünün kanıtı niteliğinde. ORDUNUN İÇİNDEKİ “GİZLİ ORDUNUN” OLUŞUMU ABD Özel Operasyonlar Komando Birliği (SOCOM), 1980 yılında İran’daki ABD’li rehineleri kurtarma planının başarısızlıkla sonuçlanması üzerine karar verilerek, 1987’de kuruldu. Ordunun tüm birimlerine mensup askerlerden oluşan SOCOM, suikastlardan kontrgerilla baskınlarına, ABD’nin en özel ve gizli operasyonlarını gerçekleştiriyor. Bunun dışında, SOCOM komandoları, yüksek öneme sahip hedefleri sorguya çekmek için gizli bir hapishaneler ağına da sahip. Bu hapishanelerin sayısının sadece Afganistan’da 20 civarında olduğu tahmin ediliyor. SOCOM için sürekli çalışan personel sayısının 60 bini bulduğu belirtiliyor. Sayının, 11 Eylül 2001’den bu yana hızla arttığı biliniyor. Bu tarihten sonra, birliğin bütçesi de dörde katlanarak 9.8 milyar dolara ulaştı. Bu rakamların daha da artması ve operasyonların daha geniş bir bölgeye yayılması da söz konusu. Deniz Kuvvetleri’nden Amiral Eric Olson’a göre, 11 Eylül’den sonra ABD’nin “anahtar bölge” olarak addettiği alanlar değişti, stratejik odakları sanayileşmiş kuzey ülkelerinden güneye kaydı. Olson, bu değişimden sonra, yeni stratejiye uygun olarak, odaklanılan ülkelerin dillerini ve kültürlerini öğrenmeye yönelik bir program başlatan SOCOM’un 51 ülkeyi “öncelikle ilgilenilmesi gerekenler” listesine aldığını belirtti. SOCOM’un operasyon düzenlediği her yeri, çeşitli sebeplerle açıklamaktan kaçındığı belirtilirken, “siyah” özel harekât timlerinin Irak, Afganistan, Yemen gibi ülkelerde öldürme/yakalama işlerini, Yeşil Bereliler gibi “beyaz” güçlerin de El-Kaide' class='textetiket' title='El Kaide haberleri'>El Kaide gibi terörist gruplara karşı gizli savaş verdiğini açıklandı. Geçen sene, SOCOM’un kamuoyuna açık kaynaklarından elde edilen bilgilerde, ABD’nin en seçkin birliklerinin Belize, Brezilya, Bulgaristan, Burkina Faso, Almanya, Endonezya, Mali, Norveç, Panama ve Polonya’da ortak tatbikatlar yaptığına değiniliyordu. Bu yıl da benzer eğitimler Dominik Cumhuriyeti, Ürdün, Romanya, Senegal, Güney Kore, Tayland ve başka birçok ülkede gerçekleştirildi. PENTAGON’UN GÜÇLÜ SEÇKİNLERİ Büyük bütçesi, birliklerine verdiği kapsamlı eğitim ve Kongre’deki etkili savunucularıyla SOCOM, Pentagon’un son derece güçlü bir oyuncusu. Siyasal gücüyle bürokratik savaşları kolayca kazanabiliyor, en son teknolojiyi temin edebiliyor, kabul görmüş bilimsel yöntemlerin ve hipotezlerin dışında kalan araştırmalar yaptırarak, kendine güç sağlayacak her türlü uygulamayı gerçekleştirebiliyor. Olson, SOCOM’un Savunma Bakanlığı içinde bağımsız, küresel etkinliği olan, ülkenin bütün askeri birimlerinin sahip olduğu yetki ve sorumlulukları elinde bulunduran bir yapı olduğunu belirtiyor. Bu oluşum, ABD ordusu için de bir yenilik anlamına geliyor. Örneğin, teşkilatın önemli unsurlarından sayılan, birincil görevi “şüpheli teröristleri” izlemek ve öldürmek olan Ortak Özel Operasyonlar Komutanlığı’nın (JSOC), bugün CIA’den de rol çaldığı görülüyor. Olson, yüksek profilli suikastlar, düşük seviyeli hedefli cinayetler, yakalama-kaçırma işlemleri, evlere gece baskınları, yabancı güçlerle ortak operasyonlar gibi yöntemlerle yürütülen “gizli savaşta” kapsamında bin Ladin’e yönelik gece baskının “son derece sıradan” olduğunu, her gece bir düzine kadarının yapıldığını da itiraf ediyor.