Bilimi ve araştırmacılığı
teşvik amacıyla kurulan, alanında
Avrupa’nın en büyüğü olan ve bütçesi federal
Alman devleti ve eyalet hükümetleri tarafından karşılanan Alman Bilimsel
Araştırma Kurumu (DFG) yıllık
genel kurul çalışmalarını tamamladı. Alman Bilimsel Araştırma Kurumu Başkanı Profesör Matthias Kleiner,
Almanya’nın eğitim ve araştırma yeri olma cazibesinin nasıl arttırılabileceği üzerinde duruyor.
Almanya’nın en büyük zenginliği eğitim. Sorun, nüfus yapısından kaynaklanıyor. Doğum oranı düştüğü için önümüzdeki yıllarda
bilim adamı sıkıntısı çekmeye başlayacak olan Almanya dahi
beyin üretme gücünün azalmasından endişe ediyor.
Reklam işe yaramadı
Bu nedenle de yıllardır Almanya’nın eğitim ve
bilimsel araştırma açısından dünyanın ender ülkelerinden biri olduğu anlatılmaya çalışılıyor. Ancak seçkin
yabancı bilim adamlarını Alman yüksek okullarının cezbetmesinde bazı sıkıntılar mevcut.
Alman Araştırma Kurumu Başkanı Prof. Kleiner, doktorasını tamamlamış bir araştırmacının Alman üniversitelerinde diğer ülkelere kıyasla çok daha az para kazandığını söylüyor. Prof. Kleiner’e göre “Önümüzdeki engeller yüzünden bilimle uğraşan kadın ve erkek akademisyenlere diğer ülkelerdeki kadar ödeme yapamıyoruz. Federal devlet ve eyaletler arasındaki
maaş farkları bilim adamlarının yer değiştirmesini zorlaştırıyor. Bu konuya mutlaka el atılmalı. Almanya gibi
ekonomik bakımdan dünyanın en güçlüleri arasında yer alan bir ülkenin geleceğinin teminatı olan
genç beyinlere bu kadar düşük
ücret ödemesi yüz kızartıcı bir durumdur.”
Doktorasını tamamlayıp bilimsel araştırmacı olarak bir Alman yüksek okulunda çalışmaya başlayan akademisyen 4 bin euro, ekibindeki asistanları ise azami 2 bin euro aylık alıyor. ABD’de aynı vasıftakı akademisyene bunu iki katı ödeme yapılıyor. Yabancı araştırmacılar aynı zamanda Almanya’ddaki bürokratik engellerden de şikayetçiler.
Matthias Kleiner ayrıca, neden bir yabancının bir Alman bilim adamına
tercih edildiğini gerekçelendirme mecburiyetini de eleştiriyor: “İdari mekanizmanın düzeltilmesi şart. Bilim yönetimi de bir idare şekli, son derece özel bir yöneticilik dalıdır. Çünkü bilim bir belediye gibi yönetilemez.”
Bu nedenle Almanya’ya süper beyinlerin değil de ikinci
sınıf bilim adamlarının ilgi duyması şaşırtıcı değil. Alman eğitim politikası bu nedenle
yurt dışından daha fazla birinci sınıf bilim adamı ve akademisyen getirilmesini öngörüyor.
Çinli akını
Bildunterschrift: Großansicht des Bildes mit der Bildunterschrift: Almanya’da iki üniversiteyi dolduracak sayıda Çinli yüksek öğrenim görüyor.
Son zamanlarda Almanya’ya Çinli öğrenci akını başladı. Almanya’da iki üniversiteyi dolduracak sayıda Çinli yüksek öğrenim görüyor. Prof. Kleiner bu nedenle öğrenci ve bilim adamı seçiminde daha ağır kurallar uygulanması gerektiğini savunuyor:
“Kaliteli
eleme kuralları için çaba göstermeliyiz.
Öğrenci değil ama yüksek okullardaki
öğretim ve araştırma görevlileri seçiminde,
Pekin’deki ortağımızla kurduğumuz Çin-Alman
Akademisyenler Merkezi bu işlevi yerine getiriyor.”
Bütün dezavantajlarına rağmen Almanya’nın yabancı bilim adamları nezdindeki imajı son yıllarda düzelme yoluna girdi. Bilimsel araştırma kalitesinin yüksekliği çok beğenilen Almanya’ya daha fazla yabancı dahinin kazandırılması gerektiğini belirten Alman Araştırma Kurumu Başkanı, teknolojik düzeyi yüksek bir ülkenin yabancılara kendini iyi tanıtması gerektiğine işaret ediyor: “Almanya’nın eğitim ve bilim düzeyi çok yüksek. Ama hep durumumuzun kötüleştiğinden, bilimde verimli olamadığımızdan dem vuruyoruz. Halbuki Almanya bilim dünyasının öncelikli adresleri arasında. Bunu dünyaya duyurmak bize çok yarar sağlar.”
DW