Zaman'ın konuya ilişkin sorusunu cevaplandıran diplomatik kaynaklar, "Kendisine iyi şanslar diliyoruz. Daha önce birçok
ülke bunu denedi." ifadelerini kullandı. Kaynaklar,
Kıbrıs'ta çözüm için Rum tarafına
baskının şart olduğunu vurguladı. Bu çerçevede
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon'un önceki gün
Güvenlik Konseyi'ne sunduğu Kıbrıs'taki müzakerelere ilişkin raporu da olumlu olarak değerlendirdi. Genel Sekreter'in, müzakerelerin süresiz olarak devam edemediğini vurgulayarak Rumlara
mesaj verdiğini kaydetti.
Almanya Başbakanı Merkel, önceki gün Türk basın kuruluşlarının temsilcilerine yaptığı açıklamada,
Kıbrıs sorununun hem
Türkiye-AB ilişkilerini hem de AB-NATO ilişkilerini olumsuz etkilediğini belirterek, sorunun çözümü için önümüzdeki şubat ayında adaya gideceğini açıklamıştı. Merkel, Türkiye'den limanlarını Rumlara açmasını istemişti. Merkel'in Kıbrıs çıkışının, Türkiye'nin NATO-AB işbirliğini engelleme konumunu koruduğu
Lizbon Zirvesi'nin ardından gelmesi dikkat çekti. Diplomatik kaynaklar, AB-NATO ilişkilerindeki tıkanmada Rum faktörünün fark edilmesini önemli bir gelişme olarak zikrediyor.
Ankara, Kıbrıs sorunu çözülmeden NATO-AB işbirliğindeki tıkanmanın aşılamayacağına dikkat çekerek, bu konuda Rumlara baskı yapılmasını
tavsiye ediyor.
19-20 Kasım'da Lizbon'da NATO şemsiyesi altında kurulması kararı alınan
füze kalkanının detaylarına ilişkin tartışmalar sürüyor. Liderler, nihai bildiride NATO'ya
Mart 2011'de yapılacak
savunma bakanları toplantısına kadar füze savunma sistemi konsültasyon, komuta ve
kontrol düzenlemeleri geliştirmesini, Haziran 2011'deki savunma bakanları toplantısına kadar ise füze savunma sisteminin
uygulama adımlarını içeren bir
eylem planı hazırlaması talimatı vermişti.
KALKAN KONUSUNDA TARİHLER ESNEYEBİLİR
Türkiye'nin de komuta kontrol merkezinin oluşturulması sürecinde yer alacağını ifade eden diplomatik kaynaklar, pazarlık yapılacak detayların zorluğuna işaret ederek, söz konusu tarihlerin esneyebileceğini belirtti. NATO'da Türkiye dahil bazı ülkelerin milli füze savunma sistemlerinin bulunmadığını ve İttifak ile ABD'nin aşamalı uyarlamalı savunma sistemlerinin entegre edilmesinin ardından söz konusu ülkelerin kendi milli kalkanlarını oluşturmasına gerek kalmayabileceğini ifade etti. ABD'nin kalkan projesinin NATO çatısı altına alınmasının Türkiye açısından önemine işaret eden kaynaklar, maliyetleri de etkileyebilecek pazarlıkların çetin geçeceğini kaydetti.
Aynı kaynaklar, projenin NATO şemsiyesine alınmasının Türkiye'nin milli
füze kalkanı konusunda NATO ve AB üyesi ülkelerin dışında üretilen sistemleri kullanamayacağına dair iddialara da katılmıyor. Bu konuda uzmanları aksi yöndeki görüşlerine dikkat çekiyor. Diplomatik kaynaklar,
İran'ın ismi zikredilmese de Türkiye'nin NATO füze kalkanı projesine onay vermesinin komşularla sıfır sorun siyasetinin altını oyduğu yolundaki yorumları da reddediyor: "Türkiye, 1952'den beri NATO'ya üye. İran da bunu biliyor."