Raporda AB'yi en fazla rahatsız eden konu, askerin
siyaset üzerindeki etkisi. Raporda askerin izin alarak ve sadece kendi alanıyla ilgili konuşması gerektiği vurgulanıyor.
AB Komisyonu'nun 8 kasımda açıklayacağı
Türkiye İlerleme Raporu, öncekinden çok farklı değil.
Ankara'yı 'kötü sürprizler' beklemiyor. Raporun en büyük yeniliği kısalığı. AB'nin en büyük sıkıntısı, 'konuşan asker' ile ilgili.
Rapora göre,
sivil-asker ilişkileri alanında kaydedilen tek gelişme yeni
yasa gereği askeri mahkemelerin sivilleri yargılayamayacak olması.
Milli
Güvenlik Politika Belgesi'nin TBMM'de tartışılmamış, gizli bir
belge olmasına dikkat çeken
rapor, ordunun belirgin bir şekilde siyaseti etkileme girişimlerini sürdürdüğünü kaydediyor.
Milli güvenlik stratejisinin oluşturulması ve uygulanması sırasında sivillerin
denetleme görevlerini tam olarak yerine getirmeleri de AB'nin istekleri arasında yer alıyor.
Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da
milli güvenlik tanımının genişliğinden yakınılırken,
jandarma üzerinde sivil etkisinin artırılmasının sağlanamadığı belirtiliyor.
Raporda askerin izin alarak ve sadece kendi alanıyla ilgili konuşması gerektiği vurgulanıyor.
301'nci madde:
Raporda bir başka
eleştiri konusu, 301. madde. Hırant Dink davası örnek gösterilerek, 301'inci maddenin
Avrupa standartlarına getirilmesi talep ediyor.
Azınlıklar:
Azınlıklar konusunda da eleştiri var. Raporda,
diyalog ihtiyacından bahsediliyor, ana dilleri
Türkçe olmayan çocukların türk okul sistemi içerisinde ana dillerini öğrenememelerinden yakınılıyor.
Raporda, çingenelere ilk kez kapsamlı bir yer ayrılması da dikkat çekiyor. Belgede, Heybeliada Ruhban
Okulu'nun hala kapalı olması ve 'ekümenik' sıfatına izin verilmemesi de tespitler arasında yer alıyor.
Güneydoğu Anadolu:
Raporda, Alevilerin hala ayrımcı uygulamalara maruz kaldıkları da belirtiliyor.
Güneydoğu Anadolu'da ise durumun kötüleşmesinden
PKK sorumlu tutuluyor ama
Şemdinli davasındaki gelişmelere de atıf yapılıyor.
Raporda
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
Kürt sorununun çözümüyle ilgili adımının devamının gelmediğini vurgulanıyor, yetkililerle seçilmiş yerel
politikacılar arasında neredeyse hiç diyalog olmadığının altını çiziyor.
Kıbrıs meselesi:
Kıbrıs konusunda ise farklı bir yaklaşım yok. AB, Türkiye'den Kıbrıs konusundaki yükümlülüklerini yerine getirmesini istiyor, Rum yönetiminin tanınmasının, sürecin esas unsurlarından biri olduğunu vurguluyor.
Raporda, Türkiye'nin Kıbrıs
eylem planına atıfta bulunuluyor ve Türkiye'nin Kıbrıs sorunun çözümü için gösterdiği çabalar övülüyor.