[Haber Analiz - Selçuk Gültaşlı] Oslo katliamı ve Avrupa'nın şaşkınlığı
El Kaide'den Ensar el
İslam'a kadar envaiçeşit "İslami"
terör örgütünün ismi muhtemel failler arasında sayıldı. Dünkü Türk gazetelerine baktığımızda en azından bir kısmının aynen Avrupalı meslektaşları gibi suçu "olağan
şüpheli"lere atmakta hiç gecikmediği görülüyor. Oslo'daki büyük patlamanın şoku yaşanırken bu defa başkente çok yakın Utoya Adası'nda
kamp yapan İşçi Parti'li gençlere bir kişinin ateş açtığı haberi geldi.
Televizyonlara ulaşan ilk eşkal
tarifleri hiç de "
Müslüman" teröristlere benzemiyordu. Adayı kana bulayan
katil, sarı saçlı,
mavi gözlü ve uzun boyluydu. Yani tam bir
Norveç'liyi andırıyordu. Gece geç saatlere kadar o kanaldan bu kanala atlarken yavaş da olsa "İslami" terör tezinin eridiği ve yerine Avrupalıların kafa konforunu bir hayli bozacak yepyeni bir tezin ortaya çıktığına şahitlik ettik. Oslo'da başbakan ve bakanların hayatına kasteden, ardından polis kıyafetiyle yaşları 14-19 arasında değişen 85 çocuk ve genci katleden Anders Behring
Breivik Hıristiyan bir köktendinciydi.
Polis 32 yaşındaki zanlıyı aşırı sağcı, İslam düşmanı ve Hıristiyan fundamentalist olarak tarif ediyordu.
Nobel ödülleri ile andığımız dünyanın en zengin ve en huzurlu ülkelerinden Norveç şu an büyük bir şokta. Uzmanlar, saldırıyı ABD'nin
Oklahoma bombalamasına benzetiyor. Yani hükümetin yaptıklarından hoşlanmayan aşırı sağcıların eylemi. Hadisenin çok daha önemli bir yanı var ki Batı basınında şu ana kadar pek tartışılmadı. Oslo katliamı 1995'te
İsrail Başbakanı İzak Rabin'in katledilmesinden sonra yaşananlara da benziyor. Bütün dünya ve İsrail, Rabin'in katili açıklanana kadar Hamas'tan İslami Cihad'a kadar birçok örgütü potansiyel suçlu olarak ilan etmiş, katilin köktendinci bir
Yahudi olduğu açıklanınca etkisi hâlâ süren bir şok geçirmişlerdi. Bir Yahudi diğer bir Yahudi'yi, hem de İsrail Başbakanı'nı öldürebilir miydi? Dün sadece Norveçliler değil Avrupalılar da televizyonlarda bir Norveçli'nin Norveç'e bunları nasıl yapabileceğini tartışıyordu. Norveç katliamı dünyaya iki
mesaj veriyor: Fanatizmin, köktendinciliğin vatanı, dini, dili, milliyeti yok. Her din, her kültür, her coğrafya kendi fanatiklerini yetiştiriyor. İkincisi ve daha önemlisi son dönemlerde her kötülüğün Müslümanlardan, İslam'dan ve göçten kaynaklandığını savunan Avrupalı siyasetçiler ve partileri "ötekileri" açıkça
hedef haline getiriyor. Her vesile ile İslam'a ve Müslümanlara, Çingenelere, göçmenlere
hakaret eden Avrupalı siyasetçilere artık "yeter" denmesi gerektiği Norveç trajedisi ile bir defa daha ortaya çıktı.