Türkiye’nin de
aday ülke sıfatıyla 2004’te
imza koyduğu ve
Avrupa liderlerinin birlik için bir “devrim” olarak nitelendirdiği AB Ana
yasası,
Fransa ve Hollanda’daki
referandumlarda reddedilerek 2005’te tozlu raflardaki yerini almıştı. Ancak AB’nin daha etkin bir rol sağlamak için bu kez
Lizbon Anlaşması adı altında revize edilen “anayasa” önceki gün İrlanda’dan çıkan yüzde 67’lik
evet oyuyla artık hayata geçmeye çok yakın.
Polonya ve Çek Cumhuriyeti’nin de metni kabul etmesinin ardından Lizbon Anlaşması AB’nin yeni
yol haritası olarak 2009 sonunda ya da en geç 2010 başında resmiyet kazanacak.
Anayasa’nın getirdiği en önemli yenilik birliğin
görev süresi 2.5 yıl olacak bir “başkan” tarafından temsil edilecek olması. AB Başkanlığı için en kuvvetli aday ise eski
İngiltere Başbakanı
Tony Blair... Fransa’nın da desteğinin ardından 500 bin dolar maaşlı ilk başkanın
İngiliz lider olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Ancak İngiltere’de genel seçimlerde iktidarı üstlenmeye hazırlanan Muhafazakâr Parti AB’nin başına İşçi Partisi’nin sembol isminin geçmesinden hiç memnun değil. Muhafazakar Partili
Londra Belediye Başkanı Boris Johnson, “Blair Avrupa’nın yeni Napolyonu olacak. Buna izin verilmemeli. Referandum yapılsın” dedi. Lizbon Anlaşması’nın getireceği diğer yenilikler ise şöyle:
* AB
Dışişleri ve
Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi pozisyonu yaratılacak. Böylece, dış
politikada tek seslilik sağlanacak.
* 2014’ten itibaren Konsey kararlarında “çifte çoğunluk” şartı aranacak. Bu, AB kararları için, üye ülkelerin yüzde 55’inin oyu ve toplam nüfusun yüzde 65’ine sahip ülkelerinin oyunun gerekliliğini şart koşuyor. Ancak
dış politika,
bütçe ve
vergi gibi konularda oy birliği aranacak.
* Üye ülkelerin meclisleri, AB Komisyonu’nun hazırladığı yasa tasarıları üzerinde söz sahibi olacak. Meclislerin üçte biri talep ederse tasarılar, yeniden incelenecek.
* Antlaşma ile üyeler arasında daha yakın bir askeri
işbirliği sağlanacak ve
Avrupa Birliği genelinde bir
savunma politikası uygulanacak.
VATAN