Mısır'daki darbenin ardından ülkedeki askeri vesayet ve elinde tuttuğu ekonomik güç bir kez daha gün yüzüne çıktı. Ülkedeki neredeyse bütün sanayi kollarında faaliyet gösteren ordu, ekonominin de %25-40'ına hükmeden bir güç görünümünde. Radikal Gazetesi bir zamanlar Türkiye'de de karşımıza çıkan, (halen de OYAK'la bir bölümü devam eden) o manzarayı analiz etti. İşte o analizden çarpıcı kısımlar...
***
Makarna üretiminden maden suyuna, alkollü içecekten bütan gazına, benzin istasyonundan turizm işletmesine, kafeteryadan temizlik şirketine, inşaattan tatil köylerine... Mısır ordusu uzun süredir sadece ulusal savunma ve darbeyle meşgul değil. Akla gelebilecek her işkolunda yarım yüzyıldır oldukça faal bir aktör. Bu devasa güç ekonomik yapıyı da siyasal arenayı da belirliyor. Dolayısıyla ordunun bu sır perdesi aralanmadan, Tahrir’in de darbenin de anlaşılması pek kolay görünmüyor.
Ordunun Mısır’da ne kadarlık bir ekonomiye hükmettiği tam bir muamma. Tahminler yüzde 25 ile yüzde 40 arasında. Mısır’ın GSYH’sinin 2012 itibariyle 255 milyar doları bulduğu düşünüldüğünde, ordunun iktisadi iktidarının en kötümser senaryoda bile ne derece muazzam olduğu ortaya çıkar. Ancak net bir veri bulmak zor. Zira işletmeler denetimden muaf. Herhangi bir bilanço veya bütçeleme kamuya açık değil. Öyle ki, geçmişte bu gücün şeffaf ve hesap verebilir olması yönündeki her cılız talep bile kutsal bir tabu gibi ‘askeri sırra’ çarparak dağıldı. Bu yöndeki girişimler vatan hainliği suçlaması eşliğinde askeri mahkemelerde sonlandı.
...
Ordu malı yurdun malı
Zeinab Abul-Magd’ın çalışmalarına bakılırsa ordu halen gayrimenkul satın alma ve kiralama, temizlik hizmetleri, kafeteryalar, benzin istasyonları, tarım ve hayvancılık, gıda ürünleri, oteller, yazlık evler, turistik tesisler hatta domates konservesi, plastik masa üretimi ve düğün salonu sahipliğine kadar her alanda faaliyetine kesintisiz devam ediyor. Üstelik bu faaliyetler gizli saklı değil. Çoğu şirketin web sitesinde ya ordunun payı bulunduğu veya doğrudan sahibi olduğu açıkça yazılı. En kârlı faaliyet ise inşaat. Ulusal savunma gerekçesiyle arazileri kamulaştırma yetkisi veren yasa sayesinde ülke topraklarının yüzde 80’ine yakınının ordu tarafından kontrol edildiği ifade ediliyor. Bu altyapıyı kârlı bir ticarete çevirmek için Silahlı Kuvvetler Arsa Projeleri Ofisi kuruldu. Ofis, özel şirketlerle birlikte onlarca büyük proje yürütüyor. Örneğin; turizm cenneti Sidi Krir’de deniz kıyısında tatil köyleri, villalar ve turistik oteller yapıldı, yapılmaya da devam ediyor. Sidi Krir’deki tesisleri ve konutları satan ROIAA Gayrimenkul Yatırım şirketinin sitesinde yer alan ilanlarda arazinin Mısır Silahlı Kuvvetleri’ne ait olduğu ve projenin birlikte yürütüldüğü bilgisi yer alıyor. Ülkenin zengin yerlerinden Nasr City’de yine orduya ait yüzlerce konut satılık veya kiralık. En büyük benzin istasyonu zinciri Wataniya da bizzat ordu tarafından kiralanıyor veya işletiliyor.
Aynı şekilde halkın neredeyse tek gıda maddesi haline gelmiş Kraliçe marka makarnalar da ordu menşeli. Bir diğer temel gıda et ise ülkenin orta kesimlerinde yer alan doğrudan orduya ait dev teknolojik kesimhanelerden sağlanıyor. Mısır’ın yegâne domates salçası da yine asker damgalı. Darbeler tarihi benzer Türkiye’de TSK’nın da bir zamanlar domates salçası üretmesi ilginç bir ayrıntı olsa gerek!
...
İki yıl önce Mübarek’e karşı Tahrir’de biriken öfkeli kalabalığın acil özgürlük talebinin altına gizlenmiş bir adalet arayışı da vardı aslında. Ve iki yıl sonra o adalet arayışı bu kez Mursi’ye tepkide ön plana çıktı. Ordu ekonomik terazinin ağır basan kefesindeki konumunu yine darbe peleriniyle örtmüş oldu. Ama Wataniya ve Kraliçe makarnalarının önündeki kuyrukların önümüzdeki dönemde bu kez hedefi kalbinden vuran isteklerle Tahrir’e uzanması hiç de sürpriz olmaz.