Çin'e giden ipek yolu
İran'da başlar. Özellikle Çin petrol şirketi Sinopec'in günlük olarak 150.000 varil
ham petrol ithal etmeyi planladığı Yadaravan petrol yataklarında başlar. Şirket
Ekim 2004'te 70 milyar dolar olduğu söylenen bir
anlaşma yaparak, burada yeni petrol rezervleri keşfetti. Ancak sonraki gelişmeler ve Çin'in İran'ın geniş doğalgaz rezervlerinden yüksek miktarda satın alması, ileriki dönemlerde bu enerji anlaşmasının değerini 200 milyar doların üzerinde bir rakama çıkarabilir. Günlük
gazete başlıklarına bakalım: İran kendi uranyumunu zenginleştirmek istiyor. Bu konu çözümlenmedikçe artan siyasi gerginlik Çin'in petrol ve gaz ithaline zarar verebilir. Besbelli ki Çin Irak'ta olanların İran'da da olmaması için uğraşıyor.
Batılı petrol şirketlerince, dünyanın petrol rezervlerini ele geçirme girişimlerinde dışarıda bırakılan Çin,
Sudan'ı en büyük petrol tedarikçisi yaptı. Sudan
ekonomik ve askeri gücünde Çin'e bağımlı durumda. Ayrıca Çin, Afrika'nın en büyük ülkesi olan Sudan'ın madeni
yabancı parası için ana kaynak durumunda. Dünya toplumları tarafından Batı Darfur'da soykırım yapması sebebiyle reddedilen Sudan, Çin silahları karşılığında petrol
ihraç ediyor. Çin Sudan petrolünde rekabetle karşılaşmıyor. Çin, Sudan'ın petrol şirketlerinden oluşan konsorsiyumunda hakim en büyük hissedar. Sudan, petrolünü
Kızıl Deniz'e taşıyan 1.500 kilometrelik
boru hattındaki en büyük yatırımcı.
Petrol Çin'e buradan gemiyle gidiyor.
Çin Afrika'dan petrol alışlarını tek bir ülkeyle sınırlamamış durumda.
Dünya Bankası'na göre
Angola, Afrika'nın en büyük petrol tedarikçisi olma yolunda. Dünya Bankası yakın bir zamanda Angola'nın Nijerya'yı geçeceğini düşünüyor. Dünya Bankası'na göre Çin, son günlerde Angola'ya 9 milyar dolar
kredi vermeyi önerdi. İki yıl önce Çin'in Angola'ya günlük 10.000 varil ham petrol karşılığında 2 milyar dolar kredi verdiği bildirildi. Şimdi, Çin'in Angola'ya diğer
enerji kaynakları alt yatırımlarında
yardım etmeye de istekli olduğu görünüyor.
Pasifik'ten
Güney Amerika'ya ipek yolu yapmayı düşünen Çin, Venezuellalı
Hugo Chavez'le ilişkilerini güçlendirerek enerji güvenliğini sağlamaya çalışıyor. Venezuella'nın ham petrolü önce birleşik devletlerde
rafineri edilmeli. Çin'de bu tür tesisler yok. Geçen yıl Çin'in Venezuella'dan yaptığı petrol ithalatı daha çok
asfalt yapımında kullanıldı.
Gerçi Venezuella'nın petrolünü rafineri etmek için yeni tesisler kurulabilir. Çin taahütte bulunduğu petrol için rafineriler kurmak zorunda kalabilir. Çin şu anki ihtiyaçlarını karşılayacak rafineri tesislerine sahip değil. 2006'nın ikinci yarısında Çin'in rafine petrol ürünü ithalatı yüzde 50 arttı.
Venezuella Çin'e petrol satan 3 büyükten biri olmayı isterken, bunun 2010'dan önce olması pek mümkün görünmüyor. Çin'in petrol rezervleri tükendikçe, petrol ve petrol ürünleri için dışarıya bağımlılığı gittikçe artıyor. Ortadoğu'nun dışında Venezuella en geniş petrol rezervlerine sahip ülkelerden birisi ve Çin için de bu açıdan çok önemli bir konumda. Buradaki soru Venezuella Çin'in tükenmek bilmeyen iştahını doyurabilecek mi, yoksa Çin her geçen gün artan petrol talebini karşılamak için başka ülkelerle de anlaşmaya mı çalışacak? Diğer bir soru ise Çin'in petrol ihtiyacını karşılamak için gittikçe dışa daha bağımlı bir hale gelmesinin önümüzdeki yıllarda petrol fiyatları üzerinde yaratacağı etkinin ne olacağı. İleriki dönemde petrol fiyatlarının belirlenmesinde Çin önemli bir aktör olacak.
Dünya / Arif Uğur