Eroğlu, Sarayönü'ndeki parti
genel merkez binasınından, meydana toplanan kalabalığa hitaben yaptığı konuşmada, ağır bir görev yüklendiklerini, ancak UBP'nin
iktidar tecrübesi olan bir parti olduğunu hatırlattı.
''
Türkiye'nin anavatanım olmasından dolayı gurur duyuyorum'' diyen Eroğlu, ''Anavatanımız sayesinde huzur ve güven içinde yaşıyoruz binlerce teşekkür'' diye konuştu.
Eroğlu, ''Şimdi birlik beraberlik zamanıdır'' diyerek, partililere, ''zaferlerini olgunluk içinde kutlamaları ve taşkınlık yapmamaları'' çağrısı yaparak,
destekleri için teşekkür etti.
''Ulkede namuslarıyla, şerefleriyle, onurlarıyla yaşayacakları bir
anlaşma istediklerini'' kaydeden
Derviş Eroğlu, kazanılmış hakları koruyacak bir anlaşmanın yollarını arayacaklarını söyledi.
Eroğlu, anlaşma masasında sadece Rumların istediği değil,
Kıbrıslı Türklerin istediğinin de olacağını belirterek, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'a müzakerelerde destek olacaklarını yineledi.
UBP'yi anlaşma ve AB karşıtı göstermeye çalışanlar olduğunu ifade ederek, ''Bizim anlatmaya çalıştığımızı
halkımız anlamış ve bizi iktidara taşıdı'' diyen Eroğlu, ''Birlik beraberliğimizi koruyacağız.
Müzakere masasında elimizin daha da güçlü olması için güçlü olması için güçlü hükümetimizi, güçlü ekonomimizi sağlayacağız'' diye konuştu.
Eroğlu, ''bu
topraklarda huzur ve güven içinde yaşayacakları bir anlaşma arayışı içinde olacaklarını, anavatan Türkiye'nin de bundan farklı düşündüğünü sanmadığını'' kaydetti.
Eroğlu, müzakere masasında güçlü olmak için birlik ve beraberlik içinde olmak gerektiğini dile getirdi.
UBP olarak son bir imtihandan daha, ''bazı müdahalelere rağmen'' başarıyla çıktıklarını, UBP'lilerin partilerini iktidara taşıdığını kaydeden Eroğlu,
seçim arifesinde söylenmemesi, konuşulmaması gereken bazı yalanların gündeme taşındığını söyledi. Eroğlu, ''UBP Genel Başkanı olarak hiç bir
yasa dışı eylemin içinde olmadığını ve olamayacağını'' belirtti.
Destek için partililere teşekkür ederek, ''yarınların daha güzel olacağını'' ifade eden Eroğlu, ''UBP iktidarı ülkemize hayırlı olsun, Anavatanımıza hayırlı olsun'' dedi.
Eroğlu seçim afişlerinde kullandıkları çocuğu da kucağına alarak kalabalığa gösterdi.
UBP'lilerin seçim zaferini kutlamaları sürüyor.
SEÇİMİ ÖNDE TAMAMLAYAN UBP'NİN SEÇİM BİLDİRGESİNDEN:
KKTC'de bugün yapılan
erken genel seçimi önde tamamlayan ana muhalefet
Ulusal Birlik Partisi (UBP), Kıbrıs müzakerelerinde, ''öngörülen federasyona, ancak adadaki iki bağımsız ve
egemen devletin oluşturacağı konfederal bir yapı noktasından başlanıp evrim yoluyla ulaşılabileceği'' görüşünde.
UBP'nin seçim bildirgesinde duyurduğu dış
politika ve
savunma konularındaki görüşlerde, ''UBP, Kıbrıs'ta bir anlaşmanın ancak iki halkın, iki devletin temsilcileri arasında yapılacak görüşmeler yolu ile sağlanabileceği görüşündedir ve daha önce olduğu gibi bu yöndeki süreçleri desteklemektedir'' deniliyor.
''UBP, KKTC Cumhurbaşkanına Anayasal görevine sadık kalarak Kıbrıs Türk Halkı'nın egemenliğini, eşitliğini, güvenliğini içeren bir anlaşma için ortaya koyacağı tüm çabalarda tam destek verecektir'' ifadesine yer verilen bildirgede, özetle şöyle deniyor:
''UBP, 'ben yaparım olur' zihniyetine karşıdır ve
Cumhuriyet Meclisinde temsil edilen siyasi partilerin Kıbrıs konusunda ortak bir platformda buluşmasını sağlamak için uğraş verecektir.
UBP, Anavatan Türkiye ile olan tarihi, stratejik,
ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel bağlarımızı yaşamsal olarak görmektedir ve bunları daha da geliştirecektir.
Kıbrıs konusu 'Ulusal bir Davadır'. UBP, Kıbrıs konusundaki süreçleri Anavatan Türkiye ile birlikte uyum içinde devam ettirecektir.
UBP, barışçı bir partidir ve komşu Rum Devleti ile halkına karşı olumsuz duygular beslememektedir. Partimiz, karşılıklı saygı anlayışına bağlı kalınması ve eşitlik koşulu ile Rum siyasi partileri ile
diyalog içerisinde olmayı, aynı şekilde iki Halk arasındaki güvensizliği gidermeye yönelik etkinlikler düzenlenmesini gelecek açısından yararlı görmektedir.
UBP, çağdaş değerlere bağlıdır,
insan hakları,
serbest piyasa ekonomisi ve
demokrasiye yürekten inanmıştır; KKTC'deki tüm partilerden çok önce
Avrupa Birliği'ne (daha önce, Avrupa Ekonomik Topluluğu-AET, Avrupa Topluluğu-AT) uyumlu siyasi ve ekonomik yapılanmayı benimsemiş bir parti olarak Kıbrıs Türk Halkı ve devletinin yerini
Avrupa Birliği'nde görmektedir.
UBP, Anavatan Türkiye'nin yerinin de Avrupa Birliği olduğuna yürekten inanmaktadır.''
''Ada'daki iki devlet, iki halk, iki demokrasi gerçeği teslim edilerek Kıbrıs Türk Halkı'nın Avrupa Parlamentosunda temsil edilmesinden yana olduğu'' vurgulanan bildirgede, ''Ancak UBP, sözde Kıbrıs Cumhuriyeti çatısı altına sokulmamız sonucunu doğuracak hiç bir öneriye sıcak bakmayacaktır' deniliyor.
UBP iktidarının, Türk Cumhuriyetleri ile siyasi, ekonomik, kültürel ve sportif bağların güçlendirilmesine büyük ağırlık vereceğinin kaydedildiği bildirgede, İKT ile ilişkilerin de geliştirileceği belirtiliyor.
''KKTC SALDIRI ALTINDA''
''Kıbrıs Türk Halkı'na verilen sözlerin havada kalmasına ve Rum tarafının kendi tahakkümüne dayalı bir çözüm istediğini açıkça ortaya koymasına rağmen mevcut iktidarın görüşme sürecine başlarken içine düştüğü durum, süreç boyunca izlediği tutum ve özellikle 'tek egemenlik' prensibini kabul etmesi Kıbrıs Türk Halkı'nın haklarının savunulması açısından affedilemez hatalardır.
KKTC bugün daha önce benzeri görülmemiş bir hukuksal, siyasi ve diplomatik saldırı altındadır.
İzolasyon bütün şiddetiyle sürerken kısıtlamaların kaldırılmasını neredeyse politik vaatlerinin temeli haline getirenler bu konuda da sınıfta kalmışlardır.
Avrupa mahkemelerinde açılan
davalarla varlığımız ve egemenliğimiz, toprak ve mülkiyet haklarımız hiçe sayılmakta, iktidarın hataları sonucu adeta sözde Kıbrıs Cumhuriyeti'ne yama olmaya zorlanmaktayız.''
Kıbrıs konusundaki tarafları uzlaştırma çabaları BM çerçevesinden çıkartılıp, ne Anavatan Türkiye'nin ne de KKTC'nin üye olmadığı AB şemsiyesi altına sokulamaz.
İktidarın bu konulardaki suskunluğu halkımızın haklarının korunmasına zarar vermektedir.''
KIBRIS GÖRÜŞMELERİ
Bildirgede, ''UBP'nin görüşmelerin belirli esaslar temelinde yapılması ve bir sonuca varılması noktasında üzerine düşeni yapacağı'' belirtilerek, bu esaslar şöyle açıklandı:
''Öngörülen federasyona, ancak adadaki iki bağımsız ve egemen devletin oluşturacağı konfederal bir yapı noktasından başlanıp evrim yoluyla ulaşılabilir. Bu yolun izlenmesi çözümün yaşayabilir olması açısından daha güvenli olarak değerlendirilmektedir.
Yeni ortaklığı oluşturacak devletlerde kalacak yetkiler egemen yetkiler olmalıdır.
Herhangi bir anlaşma, iki halk ve iki devletin egemen eşitliği temelinde yapılmalıdır.
'Oluşturucu
Eyalet/Devlet- Constituent State' kavramı haklarımızın korunması açısından tatmin edici değildir, Rum tarafının açıklamaları bunun kanıtıdır. 'Founding State - Kurucu Devlet' kavramı üzerinde ısrar edilmelidir. Egemenliğin kaynağının Kurucu Devletler olduğu açıkça belirtilmelidir.
Olası bir Anlaşmada
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, isim, sıfat ve tüm sembolleri ile öngörülen yapının Kıbrıs Türk kanadını oluşturmalıdır.
İki kesimlilik kesinlikle sulandırılmamalıdır.
Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin devamı tartışılmazdır.
Toprak konusu ancak bütünlüklü bir çözümün parçası olarak tüm konularda uzlaşma sağlandıktan sonra, en son ele alınıp halledilmesi gereken bir konudur. Bu konu ele alınırken, Ada'daki gerçekler, iki halk, iki devlet olgusundan yola çıkılmalı iki kesimlilik prensibiyle güvenlik ve yaşayabilirlik kriterleri mutlaka gözetilmelidir. Toprak konusunda sınır düzenlemelerinin ötesine geçilmemelidir.
Mülkiyet konusu salt bir hukuk veya insan hakları meselesi olarak görülemez. Kapsamı ve boyutu nedeniyle bu konunun çözüm yeri uluslararası mahkemeler değil, görüşme masasıdır. Soruna çözüm arayışları bütünlüklü bir anlaşma çerçevesinde sürdürülmeli, bu yapılırken 1975
Nüfus Mübadelesi Anlaşması ve oluşan iki kesimliliğe ters düşülmemelidir.
Olası bir anlaşmanın AB mahkemelerinde veya uluslararası hukuk kuruluşlarında dava konusu yapılmaması için, anlaşma AB'nin birincil hukuku olmalıdır.
Olası bir uzlaşma sonrasında
referanduma gidilmelidir. İki tarafta eş zamanda yapılacak referandumlarda iki halkın söz konusu uzlaşmaya onay vermesi esastır.
İki taraftan biri veya her ikisinin de 'hayır' demesi halinde ne olacağı referandum öncesinde açık bir şekilde ortaya konulmalı, iki halk oy kullanırken bunu da bilmelidir. Bu arada Kıbrıs Türk Halkı'nın sonu gelmez görüşmelerde kaybedecek zamanı olmadığını da vurgulamakta yarar görmekteyiz. Takvimleme konusunda ısrar edilmeli, ancak BM Genel Sekreteri'nin iyi niyet görevine aykırı yöntemlerden kaçınılmalıdır. Uzlaşı arayışları sürerken, bizimle yeni bir ortaklığı istemediğini defalarca kanıtlamış olan ve hala çılgınca silahlanmaya devam eden Rum komşularımızla birleşmekten başka çaremiz olmadığı psikolojisinden uzak durulmalıdır. Halkımız Rum'la birleşmeye mahkum değildir.''