Gülen'in, yıllar önce başlattığı
diyalog hamlesiyle medeniyetler çatışması tezine karşı çıktığı vurgulandı. Ünlü London School of Economics'te yapılan konferansın "Birlikte yaşama ve diyalog" başlıklı oturumunda "Gülen'in medeniyetler çatışması tezine cevabı" başlıklı bir tebliğ sunan Amerikalı akademisyen Richard Penaskovic, Huntington'ın tezine, 'hoşgörü, dinler arası diyalog ve sevgi ile olumlu bir
cevap verdiğini' söyledi. Huntington ile Gülen'in gelecek anlayışlarının çok farklı olduğunu belirten Penaskovic, "Huntington nerede çatışma görüyorsa Gülen, orada barış görüyor. Huntington'ın
İslam-Batı ilişkisinden kararlı bir şekilde karamsar olduğu noktada Gülen,
ümit ve iyimserlikten bahsediyor." şeklinde konuştu.
Gülen'in eğitim ve bilgiye verdiği öneme dikkat çeken Amerikalı araştırmacı, Gülen'in "bilgiyle gücü eşleştirdiğine ve geleceğin bilginin etrafında olacağına" inandığını ifade ederek, eğitimin iyi bir şekilde verildiği takdirde medeniyetler çatışması tezlerini çürüteceğine güvendiğini söyledi. Alabama'daki Auburn Üniversitesi'nde
öğretim üyesi olan Penaskovic, "Gülen'in inancı, renksiz, kokusuz ve tatsız bir
bardak suya benzetilebilir. Gün ışığına tutulduğunda bütün güzellikleri ve gizemleri yakalayan ve yansıtan bir prizma oluyor. Gerçek değişmiyor. Fakat gerçeğin görüntüsü bizim durduğumuz ve baktığımız noktaya göre değişiyor." şeklinde konuştu. Konferansa Yeni Zelanda'dan katılan araştırmacı Douglas Pratt ise, "Dinlerarası diyaloğa İslami yaklaşımlar: Gülen'in katkıları" başlıklı, Gülen Hareketi'nin diyalog faaliyetlerini
analiz ettiği sunumunda, "
Fethullah Gülen, diyalog şampiyonu." dedi. Diyaloğun, İslam inancının özünde olduğunu ve Gülen'in buna büyük önem verdiğini ifade eden Pratt, Gülen'in önerdiği diyalogla,
Müslüman ve gayrimüslimlerin, önyargı, şüphe ve yarım doğruların ötesine geçerek İslam'ın gerçekten ne olduğunu ve hoşgörü ve sevgi gibi değerlerin ne kadar İslami değerler olduklarını görebildiklerini dile getirdi.
"Adanmış öğretmenler"
"Eğitim ve ortak değerlerin uygulanması" konulu oturumda
Türkiye ve İngiltere'deki okullar üzerine bir tebliğ sunan
İngiliz araştırmacı Ian Williams, Gülen'in teşvikleriyle açılan okullardaki öğretmenlere dikkat çekti. Gülen Hareketi'nin, öğretmenliği, manevi bir faaliyet olarak gördüklerini belirten Williams, okullardaki öğretmenlerin bu işi bir tutkuyla yaptıklarını ve kendilerini adadıklarını belirterek, İngiliz okullarında bütün çabalara rağmen bunun başarılamadığını söyledi. Central England Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde
öğretim üyesi olan Williams, Türkiye ve dünya genelindeki okulların, maddi durumu iyi insanlara hitap eden elitist okullar olduğu yönündeki eleştiriye ise okulların kesinlikle nitelendirildiği gibi elitist olmadığını, tam tersine alt sınıflardan insanların çocuklarının yukarılara çıkmasına imkan veren liyakate dayalı (meritokrasi) bir
sistem üzerine kurulduğunu belirtti. ABD'deki
Houston Üniversitesi'nden
Helen Rose Ebaugh ise okulların ve hareketin faaliyetlerinin finansmanıyla ilgili tartışmalar olduğu yönündeki bir soruya, bunun cevabının "Türklerin verme kültüründe" olduğunu bildirdi. Hareketin genel finansmanını
hesap etmenin, faaliyetlerin tamamen lokal ve merkezî olmamasından dolayı mümkün olmadığını ifade eden Amerikalı akademisyen, "Cevap, bir şey talep etmeden verme felsefesi." şeklinde konuştu.
Konferansa katılan akademisyen ve gazetecilere önceki
akşam Londra'nın kuzeyindeki Wisdom School'da akşam yemeği verildi. Victorian dönemine ait tarihî bir binada eğitim veren okul, geçtiğimiz yıl eğitime başlamış ve 35 öğrencisi var. Üç gün boyunca Gülen Hareketi'ni tartışan akademisyenler burada, okul müdürü ve yetkililerden eğitim faaliyetleri hakkında doğrudan bilgi aldı.
Türk okulları, alt sınıfı yukarıya taşıyor
Konferansa Türkiye ve İngiltere'deki okullarla ilgili bir tebliğ sunan İngiliz araştırmacı Ian Williams, öğretmenlere dikkat çekti. Gülen'in teşvikiyle açılan okullardaki Türk eğitimcilerin, yaptıkları işi 'manevî bir faaliyet' olarak gördüklerini belirten Williams, öğretmenlerin bu işe kendilerini adadıklarını ifade etti. Bütün çabalara rağmen İngiliz okullarında bunun başarılamadığını söyledi. Türk okullarının, 'maddî durumu iyi insanlara hitap eden elitist eğitim kurumları' olduğu yönündeki eleştiriye karşı çıkan
bilim adamı, şu tespitte bulundu: "Tam tersine, alt sınıflardan insanların çocuklarının yukarılara çıkmasına imkân veren liyakate dayalı bir sistem var."