- Raporda, Suriye'de kadınların tıbbi yardım olmadan doğum yaptıkları ve hastaların anestezi olmadan hayati ameliyatlara girdikleri şeklinde ifadelere yer verildi.
- Bildiride BM ve uluslararası bağışçıların Suriye tıp ağlarına verdikleri desteği arttırarak sürdürmeleri de talep ediliyor.
- Doktorlar, Suriyeli yaralıların tedavi edilmesi için sağlık konusunda ihtisaslaşmış sivil toplum örgütlerinin bölgeye girebilmesini istiyor.
Dünyaca ünlü 54 doktor, yayımladıkları bildirgede, Suriye'deki hastanelerin yüzde 37'sinin yıkıldığı, yüzde 20'sine ağır hasar verildiği, tahmini olarak 469 sağlık çalışanının hapiste olduğu, 15 bin doktorun yurt dışına kaçmak zorunda bırakıldığı belirtildi.
Aralarında Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı ve Türkiye Adli Tıp Uzmanları Derneği kurucularından Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ve Yeryüzü Doktorları Türkiye Başkanı Dr. Kerem Kınık'ın da yer aldığı 54 doktor tarafından yayınlanan bildirgede, Suriyeli yaralıların tedavi edilmesi için sağlık konusunda ihtisaslaşmış sivil toplum örgütlerinin bölgeye girebilmesinin önünün açılması ve buna yönelik çalışmalar yapılması talep edildi.
Sivillerin kritik tıbbi hizmetlerden yararlanabilmesinin neredeyse imkansız hale geldiği kaydedilirken, "Suriye'deki hastanelerin yüzde 37'si yıkıldı, yüzde 20'sine ağır hasar verildi, tahmini olarak 469 sağlık çalışanı hapiste, 15 bin doktor yurt dışına kaçmak zorunda bırakıldı" denildi.
Bir rapora göre çatışma başlamadan önce Halep'te 5.000 doktor bulunduğu ancak artık sadece 36 doktor kaldığı aktarıldı.
"SALGINLAR DİĞER ÜLKELERİ DE ETKİLEYEBİLİR"
Kamu sağlık hizmetlerinde çöküş yaşandığı vurgulanan bildirgede, şu ifadelere yer verildi:
"Tıbbi kuruluşlara ve personele hedef gözetilerek yöneltilen saldırılar, kasıtlı ve sistematik eylemlerdir. Korkunç boyutlardaki yaralanma vakalarının bakımı yapılamıyor. Kadınlar, tıbbi yardım olmadan doğum yapıyor. Erkekler, kadınlar ve çocuklar, anestezi olmadan hayati ameliyatlara giriyor. Suriye nüfusu, hepatit, tifo ve dizanteri salgınlarına karşı savunmasız durumda. Tıbbi malzeme eksikliği, ciddi ölçüde bulaşıcı bir cilt hastalığı olan ve ağır engellilik haline sebep olabilen şark çıbanı salgınının ağırlaşmasına neden oldu bile. Haziran ayında Suriye'nin kuzey bölgelerinde bir kızamık salgınının kol gezdiğini belirtildi. Bazı bölgelerde, çatışma başladıktan sonra doğan çocukların aşıları yapılmadı."
Suriye'de sağlık alanında yaşanan sorunların dış ülkelerde de salgına yol açabileceğine işaret edilen bildirgede, kanser gibi uzun süreli bakım gerektiren kronik hastalıkları olan hastaların ihtiyaç duydukları tıbbi bakımı alabilecekleri hiçbir yer bulunmadığı bilgisi verildi.
Yaralı ve hastaların tıbbi tedaviye erişmesine izin verilmesi gerektiği vurgulanarak, şöyle devam edildi:
"Uluslararası yardım sisteminin bürokrasiyle birleşmesi, durumu daha da kötü hale getiriyor. Doktorlar ve sağlık profesyonelleri olarak, acilen Suriye'deki meslektaşlarımızın saldırı ya da misilleme korkusu olmadan hastaları tedavi etmesine, tehlikedeki hayatları kurtarmasına ve yaşanan acıyı hafifletmesine izin ve destek verilmesini talep ediyoruz."
"DESTEKLER DEVAM ETMELİ"
Dünyaca ünlü doktorlar tarafından imzalanan bildirgede son olarak şunlar kaydedildi:
"Suriye Hükümeti'ni hastanelere, ambulanslara, tıbbi kuruluşlara ve kaynaklara, sağlık personeline ve hastalara saldırmaktan kaçınmaya, tüm silahlı tarafları tıbbi yardım ihtiyacı bulunan herkesin tedavi edilmelerine izin vermeye ve sağlık kuruluşlarının düzgün bir şekilde faaliyet göstermesine mani olmamaya, BM ve uluslararası bağışçıları ise Suriye tıp ağlarına verdikleri desteği arttırmaya davet ediyoruz"