29
Kasım, BM tarafından ilan edilen
Filistin Halkıyla Dayanışma Günü. BM, 29 Kasım 1947’de Filistin’i
Yahudi ve Arap olmak üzere iki bölgeye ayırma kararı aldı. Karar kısmen uygulandı ve
İsrail devleti kuruldu. Ve 40 yıldır devam eden İsrail-Filistin gerginliğini fiilen başlatmış oldu. Bettina Marx’ın yorumu:
Kuzey Kore,
Zimbabve,
Darfur ya da
Ruanda’da yaşananlar dikkate alındığında, belki de İsrailli gazetecinin bu ifadesini biraz abartılı bulanlar olacaktır. Ancak bütün bu
ülkelerde diktatörler ya da zorba rejimlerin işbaşında olduğu unutulmamalı.
Oysa Filistin, İsrailli yöneticilerin sık sık kullandığı kendi ifadeleriyle, ‘
Ortadoğu’nun tek demokratik ülkesi’ İsrail’in, bir hukuk devletinin işgali altında... Her geçen gün daha fazla yoksulluğa batan Filistinliler, güçlü bir orduya sahip ve vatandaşlarına her türlü
refah ve lüksü sağlayan İsrail devletinin zulmüyle karşı karşıyalar.
Filistinlilerin hakları son yıllarda giderek daha fazla oranda budandı; hayat sahaları kısıtlandı. Filistin halkı ne gariptir ki tam da barış sürecinin başlamasıyla birlikte küçüldükçe küçülen bölgelerde
yaşamaya zorlandı. Özgürlükleri ellerinden alınırken geleceğe ilişkin umut ve beklentileri eriyip gitti.
Filistin’in bahtı, asıl İsrail devletinin kuruluşuyla karardı. İsrail’in kuruluşu, Filistin halkının büyük kısmı için
sürgün, yerinden yurdundan olma,
toplumsal yapıdan koparılma ve kaçışla aynı anlamı taşıyor.
İngiltere yönetimindeki Filistin, BM kararıyla ikiye bölündü. BM kararı, milyonlarcası Nazi
Almanyası tarafından öldürülen Yahudilere bundan sonra bir daha katliamlara uğramayacakları bir ülke sunmayı hedefliyordu. Ancak Filistinliler bunun bedelini vatanlarından ve haklarından olarak ödemek zorunda kaldılar.
Olayların başlangıcı hatırlandığında uluslararası toplumun Filistin halkına karşı sorumluluğu bir kez daha netleşecektir. Ancak Filistin halkıyla
dayanışma görevi, basit açıklamalarla geçiştirilemez. Uluslararası toplum, Filistinlilerin kendi devletlerine ve onurlu yaşam hakkına kavuşmaları için gereken her adımı atmalı. BM üyesi her ülke için geçerli bu sorumluluk, tarihi nedenlerden dolayı Almanya’yı daha fazla bağlıyor. İsrail’e karşı tarihi ödevleri bulunan Almanya, yükümlülük alanını İsrail devletine yer açmak zorunda kalan Filistin’e genişletmelidir.”
dw-world.de