Suriye’nin kanlı diktatörü Beşşar Esed, ülkenin kuzeyini ve doğusunun neredeyse tamamen kaybetti. Şu anda başkent Şam başta olmak üzere batı ve güney kesimlerini elinde tutmaya çalışıyor. Rusya ve İran’ın güçlü silah ve militan desteğine rağmen Esed’in bu savaşı uzun bir süre daha devam ettirmesi mümkün görünmüyor. Bunun farkında olan Esed’in Nusayrilerin yoğun olarak yaşadığı ülkenin batı kesimlerine çekilmesi ve burada bir ayrı bir devlet kurmaya çalışması kuvvetle muhtemel. Bu mezhep odaklı devletin teşkili Esed’in Suriye’nin geri kalan kısımlarını kaybetmesi durumunda B planı hükmünde.
Nusayriler, Suriye nüfusunun yaklaşık yüzde 10’unu oluşturuyor ve ağırlıklı olarak ülkenin Akdeniz kıyısındaki Lazkiye ve Tartus vilayetlerinde yaşıyor. Fransızlar bölgeyi işgal ettikleri 20. yüzyılın başlarında bu iki vilayeti kapsayan bir alanda Nusayri Devleti’ni kurmuş, başkenti Lazkiye olan devlet 1936 yılına kadar varlığını sürdürmüştü. Ancak toplam nüfusu 1,5 milyondan fazla olan bu iki vilayette her ne kadar Nusayrilerin çoğunlukta olduğu iddia edilse de Sünniler de büyük bir yekun oluşturuyor. Son zamanlarda başta Banyas olmak üzere bazı kentlerde Sünnilere yönelik gerçekleştirilen etnik temizlik, ülkenin diğer kesimlerinde yaşayan Nusayrilerin Tartus ve Lazkiye’ye yerleş(tiril)meleri veya bu vilayetlerde arazi ve yer satın almaları, bunun dışında Esed’in yakın bir süre önce Merkez Bankası’ndan sonra Dışişleri Bakanlığı yazışmalarını da Tartus’a taşıması rejimin söz konusu B planını çoktan yürürlüğe koyduğunun en önemli göstergelerinden.
Zaman'da yer alan analiz habere göre İsrail kontrolünde üllkenin güneyinde kurulacak bir Dürzi devleti ile birlikte bu Nusayri devleti, Sünni dünyası için büyük bir felaket anlamına gelecek. Tarihi Bilad-ı Şam’ın Akdeniz’e kapıları kapanacak. Bu tür bir senaryo Lübnan’daki Şii milis örgüt Hizbullah ve İran’ın yanı sıra İsrail’in de işine yarayacak. İran en azından Nusayri devleti yoluyla Akdeniz’e ulaşma hedefini ıskalamamış olacak. Bu devlet ve -daha düşük bir ihtimalle olsa da- yine kurulması düşünülen bir ‘Dürzistan’ İsrail için de kuzeyden gelebilecek tehlikeleri azaltacak. Bu Nusayri devletçiği, Rusya’nın da mutlak surette Akdeniz’deki varlığını sürdürmesine ve tabii çıkarlarını korumasına yarayacak.
Muhaliflere destek verip vermeme konusunda net bir politika ortaya koyamayan Batılı ülkelerin parçalanmış bir Suriye’ye çok fazla ses çıkarmaları söz konusu değil. Netice İsrail’in faydasına olacağı için ABD’nin de böyle bir oluşuma itiraz etmesi beklenmiyor. Türkiye ve Arap ülkelerinin, bölgesel politikalarında bu yaklaşan ihtimali hesaba katması gerekiyor.