İkinci Dünya Savaşı'nın bitimiyle birlikte Cezayir'in farklı kentlerinde bağımsızlık için gösteri düzenleyen halkın üzerine ateş eden Fransız askerleri 45 bin kişiyi katletmişti. Fransa'ya göre ise öldürülen gösterici sayısı 1.500 ile 8 bin kişi arasındaydı. Katliam yapılan şehirlerden Guelma'da öğrencilerle konuşan Fransız Büyükelçi Bajolet, Fransa'nın artık geçmişin üzerini örtme niyetinde olmadığını belirtti. Büyükelçi katliamların Fransa Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkelerine ve tarihine silinmez bir leke sürdüğünü de ifade etti. 1945 yılında ülkenin kuzeyindeki Setif kentinde başlayan ve daha sonra Guelma ve Kerrata şehirlerine de sıçrayan bağımsızlık yanlısı gösterileri Fransa ağırlıklı olarak sömürge ülkelerden getirttiği lejyoner askerleri kullanarak bastırmaya çalışmış, çocuk-yaşlı ayırımı gözetilmeksizin binlerce kişi açılan yaylım ateşleri sonucu katledilmişti. Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika, tüm bu olup bitenleri soykırım olarak nitelendirince Fransa ayağa kalkmıştı. 1830 yılında Cezayir'i işgal eden Fransa'ya karşı zaman zaman alevlenen bağımsızlık yanlısı eylemler genellikle çok kanlı bir şekilde bastırılmıştı. 1954-62 yılları arasındaki 'Bağımsızlık Savaşı'nda ölenlerle birlikte Fransa'nın Cezayir'de 1 milyondan fazla kişiyi katlettiği tahmin ediliyor. Bajolet'den önceki Fransız Büyükelçi Hubert Colin de Verdiere de 1945'teki gelişmeleri mazur görülemeyecek bir trajedi olarak adlandırmış, fakat bu açıklamalar hiçbir zaman Cezayir'i tatmin etmemişti. 1830-62 yılları arasındaki Fransız sömürge dönemi Cezayir'de özellikle son 3 yılda ağırlıklı olarak dillendiriliyor. Fransa'nın sömürge döneminde yaptığı katliamlardan dolayı özür dilememesi dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ile Buteflika arasında bir 'dostluk anlaşması' imzalanmasına da engel olmuştu. 'Dostluk Anlaşması Projesi' Fransa'nın yeni Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy tarafından rafa kaldırılmış durumda. Geçtiğimiz yıl sonunda Cezayir'e resmî bir ziyaret gerçekleştiren Sarkozy, Fransa'nın Cezayir'de affedilemez suçlar işlediğini söylemişti. Cezayir ise bu tür açıklamaların yapılanları açıklamakta yetersiz kaldığını ifade ediyor.