Kissinger, Washington Post gazetesi için kaleme aldığı ''Lübnan'dan sonra'' başlıklı yazıda, ''Orta Doğu'nun nükleer silaha sahip olmasıyla sonuçlanabilecek olası bir medeniyetler savaşından kaçınmak için Avrupa ile ABD'nin birlik içinde olması gerektiğini'' ifade etti. Kissinger, ''Geçmişteki deneyimler ne olursa olsun, ılımlı Arap devletleri tarafından desteklenen Atlantik Paktı yanlısı siyasete öncelik verilmesi gerekir'' ifadesini kullandı. Uluslararası gözlemcilerin, soğuk savaşın sona ermesinden bu yana tanımlanmış ortak bir düşman kalmamasına karşın, Avrupa ile ABD arasındaki ilişkilerin sürme şansı olup olmadığını tartıştığını hatırlatan Kissinger, ''Şimdi biliyoruz ki yeni bir dünya düzeni oluşturmalı ya da potansiyel dev bir felakete karşı gelmeliyiz. Bu da Atlantik'in tek bir kıyısı tarafından yapılamaz'' diye yazdı. Büyük tehdidin sadece milliyetçi bir idealle harekete geçen gruplar tarafından değil, aynı zamanda uluslararası gruplar tarafından da geldiği uyarısında bulunan Kissinger, Lübnan'daki Şii Hizbullah ile Irak'taki radikal Şii gruplara desteğinden ve nükleer programına devam etmesinden dolayı İran'ın rolünü vurguladı. Dönemin ABD Başkanı Richard Nixon'ın ulusal güvenlik danışmanı ve daha sonra da dışişleri bakanı olan, Nixon'dan sonra gelen Gerald Ford döneminde de dışişlerinde kalan Kissinger, İsrail ile bir aylık savaştan sonra Hizbullah'ın hala tehlikeli olduğunu ifade ettiği yazısında, ''Büyük olasılıkla Hizbullah'ın bir sonraki eylemi, savaşta kazandığı prestiji kullanıp, demokratik prosedürleri hareket geçirerek, Beyrut hükümetini sindirmeye ve hükümete egemen olmaya çalışmak olacaktır'' görüşünü dile getirdi.