İsrail'in etkili gazetelerinden Yediot Ahronot'ta yayımlanan bir makalede, İsrail devletinin esas olarak
siyaset kurumu ve hükümetin dışındaki gayrı resmi 4 güç odağı tarafından yönetildiği ileri sürüldü. Yazıda, eğitimden
savunmaya kadar kritik birçok alanda kararlara etki eden bu grupların, İsrail demokrasisi adına rahatsız edici bir tablo oluşturduğu belirtildi.
İbrani Üniversitesi'nden Siyaset Bilimi Profesörü Gabriel Sheffer'in kaleme aldığı yazıda,
Ehud Olmert,
Benjamin Netanyahu ve Ehud
Barak arasındaki başbakanlık yarışı nedeniyle tartışmaların, bu isimlerden hangisinin İsrail toplumunun özlediği 'güçlü lider' olabileceği üzerinde odaklandığı belirtildi.
Gabriel Scheffer, İsrailli siyasi liderlerin tarih boyunca politikalarını uygulamaktaki başarısızlıklarının, siyasi istikrarsızlık, parti bolluğu ve siyaset kurumuna duyulan güvensizlik gibi çeşitli nedenlere atfedildiğini belirterek, bununla birlikte siyaset ve parlamentonun zayıflığına rağmen yerel ve diplomatik düzeyd
e devlet politikalarının şekillenmesinde bir
kesinti olmadığına işaret etti. Bu durumun akıllara 'Şu halde İsrail devletini kim yönetiyor?' sorusunu getirdiğini belirten yazar, 'Mevcut politik
sistem ve bilhassa pratikte, İsrail devletini kimin idare ettiği sorununun yakından incelenmesi halinde (ki bu pek sık yapılan birşey değil), rahatsız edici bir tablo ortaya çıkmaktadır' ifadesini kullandı.
İLK GRUP ASKERLER
İsrail'in, bir ölçüde kendileriyle bağlantılı ve
kontrol altındaki 'güçlü liderlerle' birlikte, seçilmiş olmayan ve çoğunlukla gizli hareket eden gayrı resmi dört '
şebeke' tarafından yönetildiğini savunan Sheffer, bunların, üyelerinin kalıcı olmadığını ve yapılarının da değiştiğini belirtti. Ancak bu gruplar arasında ortak bir
gündem, ideoloj ve çıkar birliği olduğunu, kamuoyu ile siyasileri etkileme gücü taşıdıklarını kaydetti. Scheffer'e göre dört şebekeden ilki, aktif görevde ya da eski askerlerden oluşan üst rütbeli komutanlar, istihbarat kurumlarının başkanları ve
savunma sanayiinde etkili olan işadamlarından oluşan 'Savunma ağı.'
Scheffer'a göre hem sağcı hem de solcu figürlerden oluşan bu grup, savaş ve barışa giden bütün kararlarda etkin rol alıyor. Bu grubun üyelerinin daima fikir birliği içinde hareket etmediklerini belirten yazar, yine de nihai kararlarda ortak tavır alındığını belirterek, güney Lübnan'ın tahliyesi, İsrail'in
Gazze ile irtibatını kesmesi ve güvenlik duvarı gibi konuları buna örnek gösterdi.
İKİNCİ GRUP KAPİTALİST ŞEBEKE
Ülke yönetiminde etkin olan ikinci sınıfı 'kapitalist şebeke' olarak nitelendiren Scheffer, bu grubun İsrail'in en zengin 12 ila 18 ailesinden oluştuğunu belirtti. Sermaye sahibi bu çevrenin
özelleştirme sürecine
destek verdiğini, düşük
vergi ve düşük
ücret yanlısı olduğunu belirten yazar, üst seviyedeki siyasilerle bağlantıları yoluyla uyguladıkları liberal politikaların
ülkedeki en üst ve en düşük gelirli grupları arasında uçurumu artırdığını kaydetti.
ÜÇÜNCÜLER HAHAMLAR
Scheffer'e gore İsrail'in yönetiminde etkin olan üçüncü grup katı Ortodoks Hahamlık kurumu. Bu sınıfın üyeleri din ve devlet ilişkileri konusunda ortak anlayışa sahip ve medeni haklar, dini eğitim alan öğrencilere askerlik muafiyeti tanınması, yabancılara yönelik tutum ve İsrail'in işgal altındaki topraklarda izlediği politikalar üzerinde etkililer..
'Derin İsrail'in önemli bir unsuru olarak bürokrasiyi zikreden Scheffer,
Hazine,
Merkez Bankası, Savunma ve Eğitim Bakanlıklarındaki üst düzey bürokratların Knesset'ten geçen
yasaları şekillendirirken, pasif kalmak suretiyle de istemedikleri yasa tekliflerinin onaylanmasına engel olma gücüne sahip olduklarını kaydetti.
Tarih boyunca İsrail'in bütün başbakan ve etkili bakanlarının bir ölçüde bu gruplarla bağlantılı olduğunu savunan Scheffer, halen
seçim yarışında
rakip olan
Başbakan Ehud Olmert, Likud Partisi'nin Başkanı Benjamin
Netenyahu ve
Savunma Bakanı Ehud Barak'ın da bunlar arasında yer aldığını savundu. Scheffer'e göre Olmert ile Netenyahu, kapitalist ve dinci çevrelerle bağlantılıyken, Barak ise savunma sanayii ve kapitalist çevrelerle güçlü bağlantılara sahip ve her üçü de üst düzey bürokratlarla ilişkilerini geliştirmek için çaba harcıyor.
DEMOKRASİNİN HASTALIKLARI
Mevcut durumun İsrail demokrasisinin başlıca sorunu olduğuna dikkat çeken Scheffer, egemenliğin asıl sahibi olan halkın temsilcilerine güç verilmedikçe İsrail'de demokrasinin bu hastalıkları taşımaya devam edeceğini savundu. Scheffer, durum değişmedikçe, halkın ihtiyaçlarını dikkate alan yetenekli ve hevesli politikacıların çıkması halinde bile bunların etkinlik kazanamayacağı değerlendirmesinde bulundu.
YENİ ŞAFAK