İşte Kıbrıs raporu

Dünya Bankası KKTC'yi A'dan Z'ye inceleyip 300 sayfalık rapor hazırlamış.

İşte Kıbrıs raporu

Dünya Bankası uzmanları KKTC için 300 sayfadan oluşan bir rapor hazırladı. Hazırlanan rapor, KKTC'nin bütçesinden sosyal güvenlik sistemine, bankacılık sektöründen tarıma, eğitimden yerel yönetimlere kadar birçok alanda çarpıcı tespit, değerlendirme ve öneri içeriyor. "Ekonomide istikrarlı gelişme ve AB'ye uyum" hedefiyle hazırlanan rapor, AB üyeleri ve Güney Kıbrıs'la kıyaslamalı verilerden oluşuyor. Dünya Bankası uzmanlarının KKTC'de ilgili birimlerde yaptıkları detaylı çalışma sonucu hazırladıkları rapor, başta kamu açığı, devletin uyguladığı sübvansiyon sistemi ve sosyal güvenlik olmak üzere birçok alanda reformun kaçınılmaz olduğuna vurgu yaptı. Bu konularda yaşanan ciddi sorunların, ciddi bir reform sürecine tabi tutulmaması halinde kalkınmada istikrarın sağlanamayacağına ve şu anki refah düzeyinin gelecekte sürdürülebilir olmayacağına dikkat çekilen raporda, Güney Kıbrıs ve AB üyeleriyle kıyaslamalı önerilerde bulunuldu. Sağlık ve enerji dışında hemen hemen tüm sektörlerin incelemeye alındığı raporda, uzun tespitlerin ardından "eğitim kalitesinin endişe kaynağı" olduğu belirtildi ve ilk ile orta öğretim için "eğitim günü AB ülkelerinden yüzde 20 daha az, öğretmenin iş yükü hafif, ücretler cömert" şeklinde tespitlere yer verildi. Üniversiteler konusunda ise, üniversitelileşme oranındaki yükseklik, "öğrenci alınırken gerekli titizliğin gösterilmemesine" bağlandı. Bugün KKTC'deki Kıbrıs gazetesi tarafından özeti yayımlanan raporda, sosyal güvenlik sistemi geniş bir bölümü kapsıyor. Rapor bu konuda, "emeklilik harcamalarının çok yüksek olduğu" ve "işgücünün sadece yüzde 42'sinin emeklilik kapsamında olduğu" gibi tespitlerle ülkede bugünkü sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilir olmadığı belirtildi. Kayıt dışı ekonominin standartların çok üzerinde olduğu ve kamu görevlileri dışındaki kesimlerin gelirleri oranında vergi vermedikleri belirtilen raporda, vergi sistemindeki adaletsizliğe de dikkat çekildi ve gelir vergisi oranlarının çok yüksek olduğuna işaret edildi. UNDP tarafından yönetilen AB finansmanlı "Gelecek İçin Ortaklık" programı çerçevesinde hazırlanan "Kıbrıs'ın Kuzey Kesiminde Ekonomik Büyümenin Sürdürülebilirliği ve Kaynakları" adlı raporda, tarım sektörü ile yerel yönetimlerin sorun ve avantajları ile reforma gerek duyulan konular da ayrı bölümler halinde irdelendi. Rapor nasıl hazırlandı? Değerlendirme raporuyla birlikte yaklaşık 300 sayfalık rapor, Başbakanlık AB Koordinasyon Merkezi koordinasyonuyla ilgili birimler ve sivil toplum örgütleriyle işbirliği halinde hazırlandı. Bunun için Dünya Bankası'nın her alanla ilgili uzmanları geçen yıl KKTC'ye gelerek ilgili birimlerde mesai yaptı. Örneğin kamu maliyesiyle ilgili uzman Maliye, sosyal güvenlikle ilgili olan Çalışma Bakanlığı'nda, uzmanlar ilgili birimlerde yetkililerle, konuyla ilgili sivil toplum örgütleriyle de işbirliği halinde tespitler yaptılar ve bu rakamları Güney Kıbrıs ile AB üyeleri, özellikle de ekonomileri gelişmemiş AB'ın yeni üyeleriyle kıyaslayarak rapor haline getirdi. 2004 verilerine göre hazırlanan ve bu yıl KKTC'ye teslim edilen rapor, referans belgesi olarak ilgili birimlere dağıtıldı. Raporu "genelde objektif" olarak niteleyen yetkililer, "Bu rapor dünya bankasının bir reçetesi değil, bir değerlendirme raporu. Özellikle kıyaslamalı bilgilerle çalışmalara ışık tutacak yabancı uzman görüşü" değerlendirmesinde bulundu. İlgili birimlerin temsilcileri ve uzmanlar, rapordaki tespitlerin birçoğunun aslında bugüne kadar KKTC'de yapılan tespitlerle genelde örtüştüğüne ve hükümet programları dahil öngörüleri doğruladığına dikkat çekti. Raporun dünyayı izleyen uzmanlar tarafından hazırlandığına ve kıyaslamalı verilerden oluştuğuna işaret eden uzmanlar, buna rağmen rapordaki önerilerin ülke gerçekleriyle birlikte değerlendirilmesinin önemine de vurgu yaptı. Raporun hedefi: Potansiyel imkânlar Kıbrıs'ın bölünmüş bir ülke olarak AB'ye girdiği ve Kuzey Kıbrıs'ın üyeliğin faydalarından yararlanamadığı vurgulanan raporun "amaç ve özet" bölümünde, başta izolasyon olmak üzere ekonominin gelişmesinin önündeki engellere dikkat çekildi. Temel amacı ise, "adanın yeniden birleşmesini kolaylaştıracak ve AB ile entegrasyonu destekleyecek şekilde Kıbrıs'ın kuzey kesiminin ekonomik kalkınması için strateji konusunda bilgi sunmak" olarak özetlendi. Kıbrıs Türk ekonomisinin nispeten zengin olduğu ve ekonomik kalkınma için büyük miktarda öz kaynağa sahip olduğu belirtilen raporda, özellikle potansiyel imkanlar üzerinde duruldu. Bu bölümde KKTC'nin "gereğinden düşük düzeyde kullanılan ve yeniden yönlendirmeyle büyük fayda sağlayabilecek önemli miktarda mali, insan sermayesi ve kurumsal varlıklara sahip olduğuna" dikkat çekildi. Avantajlar: "Yargı, eğitim düzeyi, yolsuzluk az..." İzolasyonlara rağmen Kıbrıs Türk toplumunun önemli gelişme sağladığı, işleyen kurumlar oluşturduğu ve nüfusunu eğittiği vurgulanan raporda, yaşam standardının yüksek olduğuna işaret edildi. Satın alma paritesine göre kişi başına milli gelirin Güney Kıbrıs'ın yüzde 67'sine denk geldiği ifade edilen raporda, istikrarlı büyüme olması halinde 2020 yılında gelirde dengelenme olabileceği öngörüsüne yer verildi. Avantajlar sıralanırken, toplumun büyük bir insan sermayesine, yani eğitimli ve vasıflı iş gücüne sahip olduğu, toplumun eğitime büyük yatırım yaptığı, kanunlara saygı duyan bir kültürün hakim olduğu ve kamu sektöründe yaygın yolsuzluğun bulunmadığı vurgulandı. Yargı sisteminin yavaş işlemesine karşın etkiye (nüfuza) açık olmaması da avantajlar arasında sıralandı. İzolasyon ve mülkiyet: "En önemli sınırlar" Raporun en ilginç saptamalarından biri,ekonomik kalkınmayı sınırlayan faktörlerle ilgili. En önemli sınırlamaları "ihracatta yaşanan sorunlar ve mülkiyet" olarak özetleyen rapor, ihracat sınırlamalarıyla ilgili bölümde Yeşil Hat Tüzüğü'nün yetersizliklerine vurgu yaptı. Yeşil Hat Tüzüğü'nün çok az miktarda ve sınırlı malların ihracına imkân sağladığı belirtilen raporda, tüzüğün öngördüğü şartlar ve yaşanan güçlükler nedeniyle 3. ülkelere ihracat imkânı sağlamadığına dikkat çekildi. Raporda konuyla ilgili olarak,"Yeşil Hat düzenlemeleri, Kıbrıs'ın kuzey kesimine mal, hizmet ve emeğin giriş çıkışı üzerindeki kısıtlamaların bazılarını kaldırmada faydalı oldu ama bunların başarısı sadece kısmi oldu. Sonuçların Kuzey Kıbrıs'ın ekonomik kalkınması için daha iyi mi yoksa daha kötü bir durum mu yarattığı ise tartışılır durumdadır" ifadesine yer verildi. Kamu açığı: "Kamu harcamaları olağan dışı" Rapora göre KKTC'de ekonomik reformun önceliklerinden birincisi bütçe açığının azaltılması ve kamu borcunun yönetilmesi... Raporun ağırlıklı kısmını oluşturan bu bölümde bir dizi tespit, değerlendirme ve öneriye yer verildi. "Ekonomik kalkınma için ortak vizyon olmadığı ve bütçe uygulamalarında sıkı politika uygulanmadığı" belirtilen raporda, buna neden olarak "Türkiye'nin cömert finansmanı" gösterildi. Bu "politikanın", bazı "ekonomik aktörlere" büyük transferler yapılmasına, kamu istihdamının büyümesine ve kamu çalışanları için yüksek ücret ile yan haklara yol açtığı belirtilen raporda, kamu açığının nedenleriyle ilgili ayrıntılı analizlere yer verildi. Kamu harcamalarının AB-9 (AB'ın yeni 9 üyesi) ülkelerinin ortalaması ve Güney Kıbrıs'a nazaran olağan dışı yüksek olduğu belirtilen raporda, farkı yaratanın ise cari bütçe olduğuna dikkat çekildi. Kuzey Kıbrıs'ta kamu ücretlerine Gayrı Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH)'nın yüzde 15'inin harcandığı ifade edilen raporda, bu rakamın AB-9'da yüzde 9 olduğu kaydedildi. KKTC'de kamu sektörünün öneminin vurgulandığı raporda, merkezi idarenin harcamalarının toplamının GSYİH'nın yüzde 60'ına denk olduğuna işaret edildi. Bu rakamın AB ortalamasının çok üzerinde olduğu belirtilirken, belediyeler ile kamu işletmelerinin harcamalarının (transferler) da dahil edilmesi halinde yüzde 60'tan çok daha yüksek olduğu yorumuna yer verildi. Rapora göre, kamu sektörü iş gücünün 1/6'sını istihdam ediyor. Kamu harcamaları GSYİH'nın 2/3'ünü buluyor. Kamu sektörünün toplam istihdam içindeki payının zaman içinde azalmasına ve 1980 yılında yüzde 30 iken 2003 yılında yüzde 19'a düşmesine karşın, bu rakamın standartlara göre yüksek olduğu ve özelikle ücretler ile yan haklar nedeniyle özel sketörün gelişmesine engel oluşturduğu belirtildi. Kamu harcamalarında en önemli unsuru transferlerin oluşturduğu vurgulanan raporda, çoğunluğu emekli maaşlarından oluşan transferlerin GSYİH'nın yüzde 29'u oranında olduğu kaydedildi. Kayıt dışı ekonomi: "Gelir vergisi çok yüksek" Kuzey Kıbrıs'ta dünya standartlarının çok üstünde kayıt dışı ekonomi olduğu ve gelir vergisi oranının çok yüksek olduğu da raporda yer alan dikkat çekici tespitler arasında. Bu bölümde, "Sosyal vergilerin neti, GSYİH'nın yaklaşık yüzde 32'si civarında. Bu rakam AB'ın yeni üyesi 9 ülke için yüzde 18-22. İdarenin oldukça büyük bir kayıt dışı sektörün var olduğuna inandığını göz önüne alırsak, böylesine yüksek vergi, kayıtlı sektörden ağır vergiler alındığının göstergesidir. Bu da faaliyetlerin kayıt dışında kalması için kuvvetli teşvikler sağlamaktadır" ifadesine yer verildi. Esas gelir kaynağını oluşturan KDV'nin AB normlarına uyumlaştırılması gerektiği de belirtilen raporda, ithalat üzerinden yüzde 15, yerel ürünler üzerinden yüzde 5 vergi oranının müktesebata uygun olmadığı belirtildi ve bu oranların uyumlaştırılması önerildi. KDV'yle ilgili çok sayıda oran bulunması da raporda eleştirilen bir diğer unsur ve bu konuda da yeniden düzenleme öneriliyor. Kişisel gelir vergisinin ise KDV'den sonra ikinci büyük gelir kaynağı olduğu belirtilen raporda, bu konuda da bazı saptamalar yer aldı. Buna göre, kişisel gelir vergisi oranları çok yüksek. 2004 yılında bu oranın yüzde 40 olduğu belirtilen ve gelir vergisinin devlet memurları tarafından ödendiği vurgulanan raporda, yüzde 10 oranındaki kurumlar vergisinin ise düşük olduğu kaydedildi. Raporda, kamu borçları ve vergi borçlarına sık sık af getirilmesinin sakıncaları da vurgulandı ve bu durumun "borçların ödenmemesi" gibi ahlaki tehlikeler yaratabileceği uyarısında bulunuldu. CİHAN
<< Önceki Haber İşte Kıbrıs raporu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER